3.2 | leona dracula'nın görevi

Start from the beginning
                                    

Kapıyı açıp, toplantı odasına girdi. Evin dışına karşıt bir şekilde, koyu renk duvarları olan ve kimse tarafından temizlenmeye luzüm görülmediğinden kirli olan bir odaydı bu. İçeride uzun bir masa, dağınık sandalyeler ve odanın sol tarafında kalan şömine ve şömineye bakan iki koltuk dışında neredeyse hiçbir şey yoktu.

Sirius, Leona'ya cevap vermek yerine, "Koltuklara geçelim mi?" dedi.

Leona da kafasını sallayıp, eski püskü olduğu uzaktan dahi belli olan koltuklardan birine oturdu. Sirius, karşısında kalan koltuğa oturmadan asasıyla şömineye bir büyü yaptı ve şömine yanmaya başladı.

Şöminenin verdiği sıcaklık, Leona'nın içini ürperten hissi geçirmiyordu ne yazık ki.

"Bir şey demeyecek misin?" dedi Leona, aralarında sessizlikten hoşlanmayarak.

"Ne diyebilirim ki?" dedi Sirius, umutsuz bir tınıyla. "O zamanki şartlarda onu yapmam gerekiyordu, Leona. Ben de yaptım. Üzgünüm, özür dilerim fakat gerçekleri değiştiremem."

Leona, uzun uzun, gözlerini şömineye çevirmiş çocuğa baktı. Hala gri lenslerini kullanıyor olması garip gelmişti. Sonuç olarak çevresindeki herkes onun bir vampir olduğunu biliyordu fakat Sirius Black, bu gerçekten pek hoşlanmıyor gibiydi.

"Artık ölmemden korkmuyorsun, değil mi?" dedi Leona sesine alay katarak. Saat gece yarısından olmasından dolayı mı yoksa kafasının davul gibi olmasından dolayı mı bilinmez, dili çözülmüştü.

"Tabii ki korkuyorum." dedi Sirius gözlerini şömineden kaldırıp Leona'ya dikerek.

"Ama yine de beni çağırdın." dedi Leona.

"Birincisi, benim önerim sadece seninle konuşup bildiklerini öğrenmekti. Seni burada isteyen Dumbledore'du. Bil diye söylüyorum, burada emirleri o verir. İkincisi, senden başka bir Dracula tanısam onu çağırırdım- sanırım."

Sessizlik yine esir aldı ikisini. Eh, Leona'nın buna verecek bir cevabı yoktu. Birkaç dakika sonra ise sert sözleri içinde bir pişmanlık oluşturdu.

"Kusura bakma." dedi Leona kısık bir sesle. "Bugün benim için çok zordu."

Sirius, Leona'ya baktı. Daha sonra ise dudağının kenarıyla gülümsedi. Ona bakmayı bu kadar özlediğini bilmiyordu.

"Bana bakarak gülümsemen hiç hoş değil." dedi Leona rahatsızca yerinde kıpırdanarak.

"Pardon." dedi Sirius bu sefer sırıtarak. Arkaya doğru yaslandı ve bakışlarını, şöminenin üstünde duran tabloya çevirdi. Bir muggle tablosuydu bu. Hareketsiz ve soluk renkliydi. Tablodaki yaşlı kadın, sert bakışlarla doğru ileri bakıyordu. Sirius, muggle tablolarının her zaman çok sıkıcı olduğunu düşünmüştü fakat bu tablo ona ilgi çekici geliyordu, tezat bir şekilde.

"Sence Dracula ve Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen karşı karşıya gelse kim kazanır?" dedi Sirius bakışlarını tablodan kıza çevirerek.

Leona, düşünceli düşünceli baktıktan sonra omuz silkti. "Dracula'nın güçleri konusunda çok tartışmalı fikirler var. Bazıları büyü-işlemez olduğunu dahi iddia ederken... Karmaşık."

"Dracula, birden Adı-Anılmaması-Gereken-Kişi'yi alaşağı etse ve her şey, eski güzel günlere dönse çok hoş olurdu." dedi Sirius, sesinde umut kırıntıları taşıyordu.

"Muhtemelen bu senaryo sonunda Dracula İngiltere'nin bir yarısını vampire dönüştürerek kölesi yapar, diğer yarısının da kanını içer." dedi Leona gülerek. Sirius da ona katıldı.

"Buna yağmur beklerken doluya çatmak deniyordu, değil mi?" dedi Sirius.

"Yağmurdan kaçarken, doluya tutulmak." diye cevapladı onu Leona. Sirius Black'in deyim ve atasözlerini hatırlama konusunda ciddi sıkıntıları vardı.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now