Mardin...

650 190 462
                                    

Merhabalar efendim :) yeni bir bölüm ile daha karşınızdayım.
Bu bölümü hikayemin baş kahramanı ve ilk okurum olan MerveErden745 e ithaf ediyorum...

Hikâyenin bu bölümünü yazar anlatımıyla okuyacaksınız. Buyurunuz efendim. Keyifli okumalar :)

Uçaktan iner inmez, annesini aramalıydı genç adam. Onu daha fazla merakta bırakmamak için. Vatan aşkından mı? yoksa başka bir şeyden mi? bilinmez; ama Mardin'in havası bile bir hoş gelmişti geç adama. Derin bir nefes alıp, temiz havayı ciğerlerine doldurdu ve annesini aramak için telefonunu çıkardı cebinden.

"Alo" annesinin sesini duymak bile mutlu etmeye yetiyordu onu.

"Alo annem, ben uçaktan indim de onu haber vermek için aradım merak etme diye."

Annesinin derin nefesler alıp verdiğini duyuyordu.

"Ahh oğlum, canım benim iyi ki aradın. Kaç defa aradım belki telefonun açıktır diye ama kapalıydı."

"Evet annem daha yeni indim şimdi açtım telefonu."

Yolculuk yaklaşık 2 saat sürmüştü. Ve genç adam gelir gelmez telefonunu açıp annesine haber vermişti. Çünkü onu daha fazla üzmek istemiyordu; yeterince üzülmüştü zaten.

"Oğlum, beni habersiz bırakma olur mu? Kışlaya varınca yine ara beni merak ederim ben bilirsin."

Bilirdi ya bilmez olur muydu hiç.
"Tamam annem ararım. Şimdi kapatmak zorundayım yerleşince ararım yine sonra görüşürüz kendine dikkat et annem."

"Görüşürüz yavrum asıl sen kendine dikkat et Allah'a emanet ol oğlum..."

Yaklaşık bir saattir kışlada kendisine ait olan odada oturuyordu. Artık Hakan değil, Teğmen Hakan'dı. Bu bile içini kıpır kıpır etmeye yetiyordu genç adamın. Küçük penceresinden Mardin'in dağlarına baktı uzun uzun.

Bu dağlar artık onun meskeni, eviydi.
Dağlarda arazi eğitimlerine çıkacak, bazı geceleri bile dağlarda geçirecekti askerleriyle birlikte. Derin bir nefes aldı ve hayallere daldı. Acaba onu nasıl günler, aylar ve hatta yıllar bekliyordu? Buradan ayrılmayı düşünmüyordu; çünkü asker olmaya karar verirken özellikle, Doğu veya Güneydoğu'da görev yapmak istiyordu. Buradaki insanların yüreğine dokunmak istiyordu Hakan; çünkü bi defasında babası' oğlum doğu' da ve Güneydoğu' da insanlar askerden, polisten çok korkuyor. Görevde iken bize sürekli yiyecek bir şeyler getirirlerdi. Bizi çok severlerdi ama nedenini bilmediğim bir şekilde korkarlardı da' demişti. Aslında buraya gelmek istemesinin en büyük nedeni de babasının yıllar önce söylediği bu sözlerdi. Babasının nedenini bilmediği, onların yüreklerindeki o korkuyu tamamen yok etmek, yerine sadece sevgi doldurmak için çok istemişti bu topraklara gelmeyi. Şimdi isteğine kavuşmuşken, buralardan hemen gitmeye niyeti yoktu.

Odanın kapısı tıklatıldı ve odaya bir asker girip, "teğmenim Orhan yüzbaşı sizi çağırıyor"dedi.

Orhan yüzbaşıyı ilk geldiğinde görmüştü. Kendisini karşılamaya gelmiş ve çok sıcak davranmıştı. Onu daha şimdiden sevmişti genç adam.

"Peki hemen geliyorum" dedi genç adam ve asker, selam verip odadan çıktı.

Bu kadar resmiyete gerek var mı acaba? diye düşündü bir an. Ama burası asker ocağıydı ve disiplin gerekiyordu bununda farkındaydı.
Yine de samimiyeti daha çok seviyordu ve aklının bi köşesine, askerlerle bu konuda konuşması gerektiğini not etti odadan çıkarken.

Benim Adım Savaş (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now