ep. 3

65 14 37
                                    

Taehyung toplantı bittikten sonra, her gece yaptığı direkt Irene'in odasına yönelmişti. Odanın kapısını açmadan önce etrafı birkaç kez kontrol etmiş, güvenli olduğuna emin olunca odaya girmişti. Kraliçe uyuyordu, olması gerektiği gibi.

Taehyung bir an tüm planı unutup, kraliçeyi izlemeye başladı. 'Uyurken de her zamanki gibi asil' diye düşündü. Birkaç daha adım atıp kraliçenin yatağının yanına geldi. Yüzünü incelemeye başladı; dudakları, gözleri..yüzünün her ayrıntısının mükemmel olduğunu düşündü. Yüzünü incelerken gözü bir an geceliğinin askısı düştüğü için ortaya çıkan göğüslerine kaydı. Anında yanlış şeyler yaptığını düşünerek gözünü kapattı ve derin nefes aldı.

Taehyung Irene'in yanına birkaç adım daha atıp, kraliçe'nin omzuna öpücük kondurdu. Ardından hemen odadan çıktı. Eğer bu yaptıkları birisi tarafından görülseydi anında kellesi uçurulurdu.

-

"Bizden olan askerleri doğru yerlere yerleştirdiniz değil mi?" SeokJin, Taehyung'un yerine sorulması gereken soruları sorarken diğer lordlar da kafaları ile onaylıyorlardı. "Isyancılar hazır mı?" SeokJin'in son sorusuna cevap vermek için Namjoon lafı almıştı. "Hepsi hazır, kraliçe saraydan çıkarıldıktan sonra anında isyan'a başlayacaklar." Namjoon, masadaki suyu kafasına dikerken Jungkook kahkaha patlatmış ardından sözü Jimin almıştı. "Isyanlar çıkınca kral olmadığı için bir bok yapamayacak," Jimin sözünü tamamlayamadan, Hoseok cümleyi tamamladı. "Bu yüzden de isyanları Taehyung bastıracak." Jungkook tekrar kahkaha attığın da sözü bu sefer Yoongi almıştı. "Ve halk kralın sorumsuzluğundan dolayı onu tahttan indirip Taehyung'ı çıkaracaklar." Yoongi'nin cümlesini tamamlaması ile hepsi kahkaha atmış, oturdukları sandalyelere iyice yerleşmişlerdi. Hepsi Taehyung'ın kral olmasının daha iyi olacağını savunuyordu.

-

"Lütfen şu gerdanlığımı verir misin?" Kraliçe nedimelerinden birine gümüş gerdanlığı gösterirken her şey çok normaldi. Bir nedimesi elbisesinin iplerini sıkıyor, biri saçını örüyor, biri de takılarını takıyordu. Geri de kalanlar ise kraliçenin odasını topluyordu. "Tamam gidin." Gümüş gerdanlığı işaret ettiği nedime kraliçenin tacını taktıktan sonra herkes odadan çıkmıştı.

Herkesin çıkması ile Irene derin bir nefes aldı. Normalde kralın hazırlandıktan sonra odaya gelip kraliçe ile taht odasına inmeleri gerekiyordu ama Suho yoktu. Suho'nun yokluğu aklına geldikçe Irene'in morali bozuluyordu. Ülke de bir veba salgını vardı ve Suho yoktu ortada. 'Gerçekten mükemmel kral' diye geçirdi içinden.

Kraliçe düşüncelerinden sıyrılıp odadan çıktı. Taht odasına ilerleyip onu beklemeden kahvaltıya başlayan ana kraliçeye baktı, ardından göz devirip tahtına oturdu. Konuşma geçmeden kahvaltıyı tamamlamışlardı. Ana kraliçe oturduğu sandalyeden kalkmış, Suho'nun boş tahtına oturmuştu.

"Oğluma evlat verebilseydin burada olacaktı." Kraliçe, ana kraliçe'nin dediği şeyi umursamadan gelen saray hekimi ile muhatap oldu. "Durumlar nasıl?" Ana kraliçe, genç kraliçeye sinirlenmiş kahkaha atmıştı. Sadece Irene'in duyacağı ses tonunda "artık takmamaya başlamışız." demişti. Irene saçma bir gülücük atıp saray hekimi kyungsoo'yu dinlemeye başladı. "Şu anlık veba ciddi bir sayıda yok ama ölümler çok hızlı ilerliyor. Kendinizi korumak için karantinaya almalısınız." Saray hekimi son durumları anlattıktan sonra revire geri dönmüş vebalırla ilgilenmeye başlamıştı.

-

Ana kraliçe odasına çekildiğinde Irene'de odasına doğru ilerleyecekken nedimelerinden biri geldi. "Majesteleri, köpeğiniz bahçe de askerlere saldırmaya başlamış. Askerler onu vurmaya kalkıştılar, son anda yetiştim." Nedime tek nefeste ona söylenen cümleleri söyledikten sonra derin nefes almıştı. Irene ise kendini koruması gerektiğini bildiği halde bahçeye koştu. Tam bahçeye çıktığı sırada hamle yapmasına izin verilmeden bir asker tarafından boğazına kılıç dayanmıştı. Kraliçenin rehin alındığını gören askerler-hain olmayanlar-anında saldırıya geçtiler ama hainlerin sayısı çoğunlukta olduğu için birşey yapamamışlardı.

Kraliçenin ellerini kalın bir ip ile arkadan bağlayıp bahçedeki sandalyeye oturtmuşlardı. Birisi de kaçmasın diye sırtında kılıç tutuyordu. Saraydaki tüm çalışanlar taht odasına toplatılmış, lordların odalarının kapılarına asker konulmuş, karşı gelen askerler öldürülmüştü.

"Kalk!" Kraliçenin sırtında kılıç tutan asker kraliceyi oturduğu yerden kaldırmıştı. Kraliçe asla duruşunu bozmadan; başı ve omzu dik, asla asaletinden ve gücünden ödün vermeyerek ayağa kalkmış götürülmesi gerektiği yere kadar ilerliyordu. Irene, saraydaki kuleye götürülmüş oraya hapsedilmişti ama yine de kendinden asla ödün vermiyordu.

-

Askerlerden biri Taehyung'un odasına girmiş işlemlerin tamamlandığını söylemişti. Taehyung saçma sapan gülümseyip askeri kovmuştu.

"Sıra bende sorumsuz Kral Suho."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Queen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin