episode 8

2.4K 258 31
                                    

Keyifli okumalar 🍸

"Ayağın tamamen iyileşmeden neden geldin, Sun?" Soo Yun'a bakıp omuz silktim, okula kendi isteğimle gelmemiştim tabii ki. Bu okuldan da, bu şehirden de nefret ediyordum.

İznim bitmişti, aslında gelmeyebilirdim ama annem bir şeyler olduğunu anlar ve beni darlamaya başlardı. Bu sorunumu ailemin bilmesini istemiyordum, bilseler bile uzun bir süre bana inanmazlardı heralde. Çünkü onların yanındayken tamamen başka biri oluyordum.

"Neler yaptın ben yokken?" demiştim bir süre sessizlik ve düşünmenin ardından.

"Ay ben Laeyo ile sevgili oldum, öyle dolaşıyoruz işte beraber. Fazla bir şey değişmedi." ardından aklına bir şey gelmişcesine heyecanla bana dönüp bağırarak konuşmaya başlamıştı.

Soo Yun hakkında yeni fark ettiğim şeyse heyecanlanınca bağırarak konuştuğuydu.

"Ya Yoongi sana çarptı ve seni hastaneye kadar götürdü. Orada biraz konuştum ama pek cevap alamadım galiba." son sözlerini mırıldanarak söylemişti.

Tam konuşacağım sırada en dipte ki masada arkadaşlarıyla oturan ve bana bakan Yoongi dikkatimi çekmişti. Anında başımı Soo Yun'a çevirip kaşlarımı çattım.

"Sayende tüm kafetarya Yoongi'nin bana çarptığını biliyor Soo Yun, tebrikler." sinirle yürüyerek en başta ki masalardan birine oturmuştum. Soo Yun'da yanıma yerleşip dudağını aşağı sarkıtarak bana bakmaya başladı. "Özür dilerim, kendime hakim olamıyorum." hakim olamıyorsan savcı ol derdim ama iğrenç bir espiri olduğu için demiyorum.

"Olan oldu zaten." derin bir nefes verip elimde ki karton kahve bardağıla oynamaya başlamıştım.

"Ooo okulumuzun en eziği sonunda teşrif edebilmişler, bebeğim sen yokken çok sıkıcıydı günler." önümde ki kahveyi aldığında istifimi bozmadan ellerime bakmaya devam ettim. Nefret ediyordum bu kendini beğenmiş şerefsizden. Beni rezil edince eline ne geçiyordu anlamıyorum.

"Ah, Sun bebeğim." çenemden tutarak zorla ona bakmamı sağlamıştı. "Beni masana davet etmeyecek misin?" cevap vermeden düz ifademle bakmaya devam etmiştim. "Bunu 'geç canımın içi' olarak algılıyorum." çenemi elinden kurtararak Soo Yun'a baktım.

Kaza yaptığım gün bir ümit bu salak şey geçmiştir sanmıştım, Yoongi ile rahat konuşabiliyordum falan ama geçmemişti, geçseydi şimdi güzel bir yumrukla Minki'nin burnunu kırmıştım.

"Ne istiyorsun yine gerizekali Minki?" Minki, sinirle Soo Yun'a bakıp masaya yumruğunu vurmuştu, elinin altında soğan olsaydı param parça olmuştu şimdi.

"Seni istemediğim kesin, şimdi bizi yanlız bırak." demişti tek kaşını kadırıp sinirle Soo Yun'a bakarak. "Yok ya-" Soo Yun'un sözünü başka bir ses kesti.

"Tüm kızlara yavşaman bitti şimdi yeni gelenlere mi sardın, uçkuruna düşün Minki?" tanıdık sesi duyduğumda başımı kaldırıp Minki'ye alayla bakan Yoongi'ye bakmaya başladım. "Ben yavaşamam, insanlar bana yavşar Yoongi." demişti Minki. Yoongi, karşımda ki sandalyeyi çekerek oturmuş ve Minki'ye dönerek bacaklarını açmıştı.

"O'na anlat, belki o inanır." alt tarafını işaret ettiğinde şaşkınca gözlerimi belerttim. O ise gülerek Minki'ye bakıyordu. "Ne o, ezik arkadaşını mı koruyorsun? Tıpkı sana benzediği için mi?" Yoongi, biraz daha Minki'ye yaklaşıp gözlerine baktı.

"Burada bir ezik varsa, o da sensin." alnına bir fiske vurarak geri çekilmişti, Minki ise sinirle öne doğru atılıp Yoongi'nin yakalarını kavradı. Yoongi ise sadece gülüyordu, çok rahatttı, sanki o'na bir şey yapamayacağından emindi. "Sırf okulun sahibinin oğlusun diye rahat davranıyorsun ama okul dışında vasıfsız birisin Yoongi. Bunu unutma." Minki, Yoongi'nin yakalarını ittirerek bırakmış ve sinirle bana dönmüştü.

"Seninle sonra görüşeceğiz." ben ne yaptım be?!

Tanrım, şuan canımı alır mısın?

"Hiç bir sikim yapamaz." demişti Yoongi Minki'nin arkasından bakarken ama daha çok bana hitaben konuşuyor gibiydi.

"Oha, resmen Min Yoongi seni korudu!" demişti Soo Yun kulağıma doğru sessizce bağırarak. Ben hala Yoongi'ye bakıyordum, cidden beni korumuştu. Birden bana doğru dönüp kollarını masaya yaslayarak bana bakmaya başladı.

Normalde yabancı birinin gözlerine beş saniyeden fazla bakamazdım ama

7
8
9
10

Yoongi ilkti, gözlerine bakarken tedirgin olmuyordum nedense. "Teşekkürler." dediğimde başını iki yana sallayıp dudaklarını ıslatmıştı. "Ayağın nasıl?" öksürerek başımı eğip bir süre ayağıma baktım.

"İyi, sadece biraz topallıyorum." başımı kaldırıp Yoongi'ye baktığımda başını salladığını görmüştüm. "Üzerinde fazla durmamaya çalış." başımı onayla allayıp Soo Yun'a bakmıştım, hiç konuşmuyordu. "Şey, ben Laeyo'nun yanına gideyim, beni bekliyordur." hızla yanımdan kalktığı sırada şaşkınca arkasından bakakalmıştım.

"Neden Minki'ye cevap vermek yerine ablak ablak çocuğun yüzüne bakıyorsun?" cevap veremeyeceğimi anladığımda masadan kalkarak yürümeye başladım.

Fakat topalladığım için pek hızlı değildim.

"Cevap vermek istemediğin şeyler olduğunda, 'cevap vermek istemiyorum' demen yeterli." kolumu kolundan geçirdiğinde kaşlarımı çatıp Yoongi'ye bakmıştım. "Ne yapıyorsun?" istifini bozmadan cevap vermişti.

"Seni gideceğin derse götürüyorum."

🍸

Geçen bölüm Yoongi'yi dekanın oğlu yazmışım yanlışlıkla öyle değil aslında okulun sahibinin oğlu kafası karışanlar olur düzelteyim dedim.

ı miss you ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin