episode 27

1.9K 215 58
                                    

Keyifli okumalar 🍸

"Uyuyamadın mı?" duyduğum ses ile başımı sesin geldiği yöne çevirip gülümsedim. "Belli ki sende uyuyamamışsın." yanımı patpatladığımda Yoongi gülümseyerek yanıma oturmuştu.

Uyuyamadığımdan dolayı hava almak için kamp alanının buralarda yürüş yapmak istemiştim, ağaçların arkasında böyle bir gölet olduğunu görür görmez hemen buraya geldim. Ay'ın mükemmel görüntüsü gölete yansıyor ve çok hoş bir manzarar çıkıyordu ortaya. İnsanlardan uzak, sessiz ve huzur vericiydi.

"İnsanlardan uzak yerleri her zaman sevmişimdir." gözlerimi karşımda ki manzaradan çekmeden Yoongi'ye hitaben konuştum. "Benziyoruz." başımı sallayarak gülümsedim. Haklıydı, bir çok konuda benziyorduk.

Üzerimde hissettiğim bakışlar ile başımı Yoongi'ye çevirerek şakayla konuştum. "Çok güzelim değil mi?" şımarıkça saçımı arkaya savurarak sırıttığımda Yoongi yüzünde ki güzel tebessüm ile bana bakmaya devam etmişti. "Evet, çok güzelsin." kaşlarımı havalandırarak yutkunmuş ve önüme dönerek gergince etrafıma bakınmaya başlamıştım. Hava çok güzeldi, hafif hafif esiyordu bile, peki ben neden sıcaklıyordum?

"Utanmış gibisin?" duyduğum şey ile gülerek kendimi şaret ettim. "Ben mi? Neden utanacağım ki?" ağzımdan bir 'hah' çıkmasına engel olamamıştım. "Bilmem, sen söyle neden utandığını?" dudaklarımı ıslatıp elimi boynuma atarak hafifçe ovaladım, nedensizce kendimi gergin hissediyordum.

Yoongi, parmaklarını çeneme yerleştirip kendisine bakmamı sağlamıştı, dudaklarını ıslattığında bakışlarım refleks olarak dudaklarına inmişti, ayın loş ışığı ıslak dudaklarını daha fazla öne çıkartıyordu. Yavaşça yaklaşmaya başladığında yutkunarak elimin altında ki kumaşı sıkmıştım, neden böyle mal gibi kaldığımı gerçekten merak ediyordum. Dudaklarında ki bakışlarımı gözlerine çıkarttığımda dudaklarıma baktığını fark etmiştim.

Tanrım, hava git gide sıcaklamaya mı başlıyordu?!

Aramızda milimetreler kala durup dudaklarımda ki bakışlarını gözlerime çıkarttığında sonunda kendime gelebilmiştim. Elimi elinin üstüne koyarak gülümseye çalıştım. "Ne yapıyorsun?" dudaklarını ıslatarak ısırdığında yutkunma ihtiyacı duymuştum. "Seni aşka inandırmaya çalışıyorum, seni aşka inandırana kadar peşimi bırakmayacağımı söylemiştin. Fikrini mi değiştirdin?" başımı iki yana sallayarak derin bir nefes aldım.

"Öpüşerek mi aşık olacağız?" gülerek geri çekilip dilini dişlerinde gezdirerek bir süre bana bakmıştı. "Haklısın, o zaman farklı bir şeyler deneyelim. Hakkımda merak ettiğin bir şeyler varsa sorabilirsin mesela?" gülümseyerek başımı sallayıp soracak bir şeyler düşünmeye başladım, o'nu incitmeden sormak istiyordum bazı şeyleri ama eski konular açıldığında eminim ki her türlü incinecekti. Bu yüzden merak ettiğim şeyleri sormamaya karar verdim.

"Hangi burçsun?" gülerek kaşlarını havalandırmıştı. "Bunu mu merak ediyorsun gerçekten?" başımı onayla sallayarak gülümsedim. "Balık burcuyum." başımı bir kez sallayarak bacaklarım kendime çektim, kollarımı bacaklarıma sararak başımı yanlamasına dizlerime yasladım. Bir süre Yoongi'nin yüzünü inceledikten sonra derin bir nefes alıp tekrar konuştum. "Önceden hiç birine aşık oldun mu?"

Yoongi, olumsuzca başını iki yana sallayarak sorumu cevaplamıştı. "Aşık olmaktan daha önemli işlerim oldu hep, o duyguyu hiç tatmadım." sanırım bu da eskiye dayalı bir soru olmuştu, sürekli sürekli eskiyi hatırlamasını istemiyordum çünkü insanın aklına geldiğinde bile bir çok şeyi kaçırmış gibi hissedip hüzünleniyordu.

O günleri hatırlayıp ne kadar güçlendiğimi görüyorum demişti ama her zaman aynı hisleri tattırmıyordu anılar, üzüldüğüne eminin ama güçlü durmaya ve kendini buna inandırmaya çalışıyordu, aslına bakılırsa başarmış gibiydi. Ne olursa olsun yine de üzüldüğünü hissediyor ve öyle hissetmesini istemiyordum.

"İkimiz de aşk nedir bilmiyoruz. Peki bilmediğin, belki de inanmadığın bir şeye beni nasıl inandırmayı düşünüyorsun?" gülerek başını eğdiğinde bende gülümsemiştim, gülümsemesi beni mutlu ediyordu. "Öğreneceğiz, birbirimizden öğreneceğiz." yüzümden eksik olmayan gülümsemem ile Yoongi'ye bakmaya devam ettim, hiç bir şey söylememiştim, konuşsam anın büyüsü bozulacakmış gibi hissettim.

Yoongi'de bana uyarak sessiz kalmıştı, bir süre sessizce birbirimizi izledikten sonra Yoongi önüme gelen tutamları kulağımın arkasına sıkıştırarak gülümsedi. "Hava soğudu, en iyisi gidelim." başımı onayla sallayarak yerimden kalktım, Yoongi nazikçe elini önüme uzattığında yürümeye başladım.

"İyi geceler."

"İyi geceler, Yoongi." çadırıma girip uyumaya çalıştım ama sabaha kadar yerimde debelenip durmuştum, sinek ilacı sıkmama rağmen sürekli kulağımda vız vız vızıldamışlardı, bir türlü yakalayıp öldürememiştim. Gerçekten çok sinir bozucu bir şeydi.

Bayan Dui'nin sesini duyduğumda sabah olduğunu anlamıştım, resmen gece boyu gram uyku uyuyamadım! Yerimde doğrulup saçlarımı karıştırırken sinirle soludum, Bayan Dui'nin detone sesi sinirimi daha fazla bozuyordu. Yerimden kalkarak çadırdan çıkmış ve derin bir nefes çekmiştim içime, orman havası gerçekten harikaydı.

"Oyalanma Sun, buraya gel!" iki saniyelik huzurum arasına girip mahvetmese rahat etmezdi. Asık suratımla diğerlerinin yanına gittim, herkes toplandığında Bayan Dui bir beden öğretmeni misali gereksiz bir şekilde esneme hareketleri yaptırmıştı. Esneme hareketlerinden sonra hep beraber kahvaltı hazırlayıp yemeklerimizi yedik, şükür ki bu süre içinde sinir olacağım bir olay yaşamamıştım.

"Şimdi buraları toparlayıp oyun oynamaya başlayacağız. Akşama doğru da yola çıkacağız,  bu yüzden sakın bu alandan ayrılmayın." yerimden kalkarak ortalığı toparlamaya başladım. "Dün naptınız Yoongi ile?" birden yanımda beliren beden ile irkilmiştim, damağımı çekerek elimi anlık hızlanan kalbime koydum. "Ödümü patlattın, Soo Yun." sırıtarak merakla bana bakmaya devam ettiğinde sıkkınca nefes verip ağırlığımı tek ayağıma vererek kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Odun toplarken karşımıza büyük bir ayı çıktı ve kaçtık, karşımıza terkedilmiş bir ev çıktı oraya girdik. Biraz orada durduktan sonra çıkıp dikkatlice buraya geldik." Soo Yun göz devirerek derin bir nefes verdiğinde yanından ayrılmaya yeltendim ama omuzlarımdan tutarak gitmeme engel olmuştu. "Ya kızım normalde filmlerde falan kaybolup böyle evde zaman geçirirler hatta kız fazla korkar o yüzden çıkamazlar evden, sonra geceyi orada geçirip sevişirler falan, ardından sevgili olurlar." gülümseyerek bir kere başımı salladım.

"Ama benim filmimde öyle olmadı." ellerinden kurtulup hızla yanından ayrılarak çadırıma ilerlediğim sırada ayağıma çelme takan Minki yüzünden yere düşmüştüm. "Nereye gidiyorsun hayatım?" yavaşça yerden kalkarak ellerimi bir birine sürterek elimde ki toprakları temizlerken Minki'ye baktım. "Eğer benden uzak durmazsan hayatını kaydırırım senin, Minki." sinirle ayağına tekme attığımda iki büklüm olmuştu, o'nu umursamadan oyun için toplanan çocukların yanına ilerledim.

🍸

Öptüm seni şap şup 🍒💖🍄🌈🍫🍷🔥💫❤🌸🐥👑💅😈🎨🖖🎼💋💅👅

ı miss you ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin