Başımı hızla hayır anlamında salladım.

"Hayır öyle değil. Galiba.."

Tek kaşını kaldırıp meraklı ifadesiyle bana baktı.

"Eski bir arkadaşım buluşmak istedi ve sanırım, benden hoşlandığını söyleyecek."

Evet. Son yazdıklarından bunu çıkarmıştım. Çünkü bundan bir yıl öncesine kadar Tolga ile biz çok samimiydik. Ve o bana karşı bir şeyler hissediyordu. Bunu bana hiç söylememişti. Ancak etrafımızda ki ortak arkadaşlarıma söylemişti. Ve biz bu konuyu hiç konuşamadan o yurt dışına gitmişti.

"Yani? Bunu istemiyor musun?"

Başımı bir kez daha olumsuz anlamda salladım. "Elbette istemiyorum. Önceden yakındık ve benden hoşlandığını biliyordum. Ve biz bunu konuşamadan o yurt dışına taşındı. Geçen gün kafede karşılaştık ve numaralaştık. Şimdi yazıp benimle görüşmek istediğini söyledi."

Doğruldum ve masaya yaklaştım.

"Onu incitmek ve kırmak istemiyorum. Ama söyleceği şeyleri biliyorum. Onu kırmadan nasıl hislerinin karşılıksız olduğunu söyleyeceğim? Çocuk 1 yıl önce gitmişti. Döndü ve hala benden hoşlanıyor olabilir! Hatta daha büyük hisleri bile olabilir!"

Bir gün oturup Ateş'le bunları konuşacağımı ve ondan akıl isteyeceğimi asla tahmin etmezdim. Arkasına yaslandı ve sesli bir nefes aldı.

"Valla Gece, reddetme konusunda çok tecrübeliyimdir ama kırıp incitmeden reddetmek diye bir şey var mı hiç bilmiyorum."

Sıkıntılı bir nefesi aynı anda verdik.

"Ben ne yapıcıcam şimdi?"

Dirseklerimi masaya yaslayıp çenemi yumruk yaptığım ellerime yasladım. Gözlerim Ateş'in üzerindeydi. Konuşmuyordu. İkimizde bir süre sessizce oturduk. Öyleki ne düşündüğünü öğrenmek için çıldırdığım seviyeye gelmiştim.

Artık konuşmam gerektiğini düşündüğüm zamanda ağzımı araladığım sıra gözlerim Ateş'in arkasında bir yere takıldı. Karan ve Yade el ele masaya doğru geliyordu. Araladığım ağzımı kapadım. Gülüşerek masamıza gelen ikiliyi izlemeye devam ettim. Masaya yaklaştıkları sıra seslerini duyan Ateş'de dönüp arkasına bakmıştı.

Onlar yanımıza ulaşıp masaya oturduklarında ben az önce yaşananları Yade'ye anlatmanın yollarını aradım.

"Bir şey ister misin?"

Karan'ın yönelttiği bu sorunun yarattığı fırsatla derin bir nefes aldım. Ancak bu Yade'nin "hayır, teşekkür ederim" yanıtına kadar sürdü. Karan omuz silkip masaya oturacağı sıra hızla konuştum.

"Ben istiyorum!"

Karan'ın gözleri bana döndü. "Çay alsana bana."
Kaşları havalanıp bakışları önümde duran bardağa kaydı. "Çayın var zaten" diye konuşunca elimi oynatarak bardağı kavradım.

"Soğudu bu, yenisini alır mısın?"

Dudaklarını büktü. "Tamam."

Oturmak için çektiği sandalyeden uzaklaştı. Daha beş adım atmıştı ki daha fazla dayanamayarak telefonumu kapıp mesajları açtım ve ekranı neredeyse Yade'nin yüzüne yapıştırdım. İlk başta irkilip geri çekilsede hemen ardından mesajları okumaya başladı. Sonlara doğru büyüyen gözlerine eşlik olarak bir "oha" nidası çıkardı. Mesajları okumayı bitirdiğini anlayıp telefonu kilitleyerek masaya geri bıraktım. O arada gözlerim tam karşımda oturan Ateş'e takıldı. Düşünceliydi. Belkide hala bana nasıl yardım edebileceğini düşünüyordu.

Abimin Kankası || TextingWhere stories live. Discover now