Bölüm:1 No More

156 10 3
                                    

          Adamın garip bir alışkanlığı vardı. Duygusal olduğu zamanlarda kişinin yaşına veya yakınlığına bakmadan resmi konuşurdu.
      
          "İnsanlar garip. Bir şeye sahip olmak istiyorlar fakat eğer ona sahip olurlarsa, o şey koparılmış bir çiçek gibi soluyor."
 
          Kadın ve sevgilisi Olympic Road yolunda eve gidiyorlardı. Yolcu koltuğunda oturan adam, resmi bir dille hikayesini anlatmaya başlayana kadar sessiz kaldı. Kadın, adam konuşmadan önce sessizliği dolduran arabanın radyosunu kapattı. Kadın döndü ve sessizce adama baktı. Sıkıcı konuşmaya hazırlanıyormuş gibi iç çekti.

         Adam devam etti; " Tabii ki, topraktaki bir buket çiçeği almak daha iyidir, peki ama sonra ne olacak? Onlara sahip olduğunuz an, bir zamanlar tutkulu ve hayat dolu çiçekler solgunlaşır ve ölür."

        Kadın adama göz ucuyla baktı ve aniden konuştu.  "Ne demeye çalışıyorsun?"
  
       "Senin ve benim gibi." dedi adam, sinirli bir şekilde.

        Kadın kaşlarını çattı ve bir an düşündü. "Bu sefer ne cehennem oluyor?"

        Kadın ona kaşlarını çattığında adam rahatsızlığını gizleyemedi fakat duyarsız mı kaldı yoksa yalnızca umursamadıysa da, gözlerini onunkilerle buluşturmadı.

       "Sık sık filmlerde görüyorsun, ilk görüşte aşk. Zaman yavaşlıyor ve çift dışındaki her şey siyah-beyaz oluyor. 'Oh Tanrım, o gerçek mi? Lütfen benim olsun.' Böyle saçmalıklar diyorlar ve buna romantik diyorlar. Ruh eşi diye bir şey yok."

         "..."

        Kadın arabayı küçük bir caddeye sürdü.
 
      " Evet, aşkın insanı aptal haline getirme gücü vardır. Ne olmuş yani? Seninle ilk tanıştığımda da böyle hissettim. Sorun bu duygunun devam edip etmemesi. Bu gerçekten kişiye bağlı, ama o aşk gittiğinde, cehennemin kapıları açılır."

        Garip bir şekile adam çok uzak görünüyordu. Kadın, onunla yanında oturan adam arasındaki mesafeyi hissetti. Sevdiği adam kaybolmuş gibiydi.

     " Tamam, ama lütfen resmi konuşmayı bırakır mısın? Dayanamıyorum."  

      " Bak, eskiden 'düşünceli' olan nezakete şimdi katlanamazsın. Yemek yemek eskiden ' tatlı tombulluk' iken şimdi 'oburluk' ve hatta sevimli hareketler bile sinir bozucu hissettiriyor. Görüyor musun? Gözlerimiz buluştuğunda kıvılcım yok. Ter yüzünden el ele tutuşmaktan nefret ediyoruz ve öpüşmek alışkanlığın getirdiği bir şey haline dönüştü."

         Kadın artık dayanamadı ve keskin bir sesle konuştu.

      "  Ne hakkında konuşuyorsun? Ne dememi istiyorsun? Her cümlenin sonunda iç çekmek ister misin? "

          Adam sonunda bakışlarını kadına çevirdi. Gözler ciddiydi ve sarsılmadı.

       " Talihsizlik. Bir zaman için için yanarken, ilişkimiz bu şekilde nasıl soğudu, ılık veya soğuk değil, yalnızca durgun."

          5 yıl. Uzun zamandır birlikteydiler.

          Heyecan aşinalığa, aşinalık konfora, konfor can sıkıntısına ve can sıkıntısı bıkkınlık haline geldi ve bunun nefret olmasını engelleyecek hiçbir şey yoktu.

           Adam konuşmayı bitirdiğinde araba aniden durdu. Hedeflerine gelmişlerdi. O anda, aynı mahallede yaşayan bu çiftin en iyi koşulları ayrılmak için en kötü ortama dönüştü.

            "Buluşmaya ilk başladığımızda, çevremizdeki insanların neden ayrıldığını anlayamadık, neden yorgunluklarını alamıyorlardı? Ama bizde farklı değiliz. Size gerçeği söylemek gerekirse, durumumuz daha da kötü. Yorgunluğumuzu tekrar tutkuya dönüştürme isteğimiz bile yok, biliyor musun? "

           "Sadede gel, başım ağrıyor."

            Kadın çantasını karıştırdı ve baş ağrısı ilacını çıkardı.

           "Şimdi aynı sebepten ayrılacağız."

             Kadın hiçbir şey söylemedi ama sadece ilaç kutusunu aldı. 

           "Gözyaşlarını tutma."

            Kadın iki hapı ağzına attı ve şişedeki suyla içti.  "Ağlamayacağım."    Başka bir hap aldı, iki hap yeterli olmayacaktı.
 
            "Önce kimin hoşçakal diyeceğini beklemeyi bırakalım ve yollarımıza gidelim. Son kez senin için ıslık çalacağım, eskiden sevdiğin gibi. Bu arabayı terk edip ayrı yollarımıza yürüyeceğiz ve artık ıslık sesini duyamadığınız zaman, bitmiş olacağız."

           Sanki baş ağrısını hafifletiyormuş gibi, kadın yavaşça başını direksiyona indirdi, hareket etmedi

           Adam ağzını sıkıca kapattı ve başka bir şey söylemedi.

         " Lanet olası romantik... " Kadın kendi kendine mırıldandı. Ne kadar zaman geçti?

         "Ayrılalım."

          Kadın yavaşça başını kaldırdı ve yüzüğü sol elinin yüzük parmağından çıkardı. Yüzük, ilk yıl dönümlerinde ona sonsuz sevgisini yemin eden adamın bir hediyesiydi.

         "..."
 
         "Ayrılalım. Dediğin gibi, kendi yoluna git."

          Adam sanki bir şey söyleyecekmiş gibi görünüyordu ama ağzını kapalı tutup kapıyı açtı.

         "Kendine iyi bak."

          Adam arabadan indi ve uzaklaştı. Kadın sadece onun gitmesini izledi.

          Beş yıl birlikte oldular.

          Aşk bir soytarı maskesinden ibaretti. Rollerini sık sık değiştirerek, her ikisini de oynamak için bolca zaman ayıran bir soytarı maskesi.  Ama 'kendine dikkat et', bir anda, beş yılını gülünç derecede yetersiz bir ifadeyle özetleyen tek bir veda oldu.

         Yine de, kadının adam uzaklaşırken araba penceresinden bakmaktan başka şansı yoktu. Arkasından gidemedi, elini kavramadı ve yanına çekemedi.
  
         Çünkü gözlerinin buluştuğu an, gözlerindeki mahkumiyeti okumuştu. Çünkü ikisinin anıları ya da anın gözyaşları ile kalbi değiştirilemezdi.

        Birlikte 5 yış geçiren iki kişi için, birbirlerinin gözlerini okuma yeteneği şu anda önemsizdi. Şimdi, bu bile işe yaramaz hale geldi.
   
        Sessiz sokakta, duymak istemese bile, ıslık sesi kulaklarına ulaştı. Rahatlama, umutsuzluk, üzüntü ve mutluluk arasındaki çizgiler bulanıktı.

        Kadın küçük bir kıkırdama bıraktı ve kendi kendine konuştu; "...bu ıslık çok fazla."

        Kadın adamın dudaklarının birbirine çarparken çıkardığı sesi severdi. Bazen zorlu bir günün sonunda, birbirlerinin kollarında uyurken, ona ıslık çalardı. Kadın onu dudaklarından öperdi ve dünyadaki bütün endişeleri unuturdu. İkisinin birbirine yaslandığı sihirli an...

        Kadın adamın ıslığını duymaya devam etti ve düşüncelerinden kaçmak için aceleyle arabanın radyosunu açtı.

        TOOT-TOOT

        Telefon bağlantısı hoparlörden geliyordu. Kadın koltuğuna yaslandı ve yüzünü elleriyle kapadı.

        "Bütün bunlar neden..."
       

"       

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Skeleton Flower: Things That Have Been Released And Set FreeWhere stories live. Discover now