Skeleton Flower: Things That Have Been Released And Set Free

Bölüm 6: Symptoms

Adam yazardı. Ünlü olmasa da kendine has bir dünyası ve tutkulu bir coşkusu olan genç bir yazar.

Ancak çoğu sanatçı gibi, adam da günde yüzlerce kez dramatik iniş ve çıkışlar yaşamıştı ve son zamanlarda kalemini bırakmayı düşünecek kadar yorulmuştu. Ancak adam buna alışmıştı ve hayatı boyunca oldukça duygusaldı. Yıllardır yazdıklarından memnun kalmamıştı ve bu onun aşırı derecede depresyona girmesine neden olmuştu. Kendine olan saygısı azalmış ve kendinden nefret ettiği için acı çekmişti.

Böyle bir adam için evi sakin bir dinlenme yeri olmalıydı ama uzun zamandan beri baskı ve hayal kırıklığı yerine dönüşmüştü. Uzun bir çöküşle mücadele eden adam, sonunda gerçeği seçer. Evinden uzak bir ülkeye, dünyanın öbür ucuna.

Dan'i bu kadar uzun süre terk etmek zorunda kaldığı için üzgündü. Ancak yürüyüşe çıktı ve kadınla tanıştı. Sanki tanışmak istiyorlardı ve çöküşüyle alay edecekmiş gibi, adam harika hikayeler yazmaya başladı. O (kadın) bir lütuftu.

"Seni seviyorum. Seni seviyorum."

Adamın ve kadının üçüncü kez buluştuğu gündü.

"...emin misin? Beni seviyor musun? Henüz birbirimizi uzun süredir tanımıyoruz."

Adam ilk görüşte ona aşık oldu. Aceleci kararlar verenlerde olduğu gibi, adam tamamen kendi duygularıyla sarhoş olmuştu. Kadın, genç adamın itirafını reddetti ve aptal adam incindi. Ancak, adamın kalbi onun böyle gitmesine izin veremeyecek kadar derinden bağlıydı.

Hatasını telafi etmek için yavaşça ona yaklaşırken, başka bir sorun vardı. Gerçekliğinden kaçmak için yaptığı yolculuğun kalkış tarihi yaklaşıyordu. Onun kalbini kazanamamıştı ve uzak bir yere uçacağı gerçeği adam için en zor şeydi. Biletten kurtulmadığı için kendini kınadı. Seyahatini iptal etmeyi düşündü ama aynı hatayı tekrarlamak istemedi. Kendi zihninde neler olup bittiğini anlamak için zaman ayırmaya karar verdi.

'Onun dediği gibi yanılıyor muyum? Yalnız kalmak için çok mu uzağa gidiyorum? Yoksa sevecek birini mi arıyordum?'

Kalbi bir an için cevap vermedi ve sonra onun aşk olduğunu ve şimdi bile vücudunun her yerine yayılan arzunun, özlemin ve merakın aşk olduğunu söyledi.

"Aşk..."

Ufak bir ses çıkardı.

Hayatı boyunca hiç bu kadar tatlı bir kelime duymamıştı. "Aşk" kelimesini defalarca düşünen adam gülümsedi ve battaniyeye sarıldı.

'Uyumaya ihtiyacım var. Zaman uyuduğunda hızlı akar."

Adam gezisinin çabuk geçmesi için bir çocuk umuduyla uyudu. Gezinin hedefi, dünyanın öbür ucu değildi. İronik olarak, kaçmak istediği yer orasıydı. Evi, mahallesi, ülkesi adam için tam bir hayal kırıklığı bataklığıydı. Ancak onunla tanıştıktan sonra eğlence ve heyecan dolu bir lunapark haline geldi.

Çünkü kadın oradaydı.

Adam kulaklıklarını takarak uçağın sesini engelledi ve gözlerini kapadı.