Sakin ol kızım.
Sadece günaydın dedi, cevap vereceksin.

'Keşke güzel bir güne aysaydım.
Annem kök söktürüyor.
Senden devralmış olsa gerek.'

İstemeden lafımı da sokmuş oldum ama sıkıntı yoktu. İçimden gülünce fazla ses etmemek için elimdeki işe devam ettim. Yoksa annem 'hani hiç ses gelmiyor' diye söylenecekti içerden.

'Doğrudur tabii.
Neyse ki sırayı annen aldığına göre bende nefret filan da etmiyorsunuzdur inşallah :)

Attığı mesaja güldüm. Mesajına cevap vermedim bilerek. Ortalığı hallettikten sonra mutfakta güne hazırlanır gibi pasta börek hazırlığına giren anneme şaşkınca baktım.

"Otur otur. Sarmaya başladı şu yaprakları." Bu hazırlık kimin içindi ya? "Hayırdır anne ordu mu geliyor?" Oturduğu sandalyeden yüzüme dahi bakmadan oturmamı işaret etti ve önüme bir kaşık bıraktı. "Doldur hadi hadi."

"Anne diyorum!" Transtan çıkmış gibi kafasını bana döndü. "Üzümünü ye bağını sorma. Çok önemli misafirlerim geliyor. Tanımazsın." Şaşkınca fırında pişen hamur işlerine ve soğuması için beklettiği şerbete baktım. Ocağın üstündeki tencereleri saymıyorum bile. Sorsamda cevap alamayacağım için oturdum sarmaları sarmaya yardım ettim.

Akşam olmak üzereydi ve bütün bir günümün böyle geçmesi beni deli etti. Zaten annem hunharca hazırlık yapmıştı bense hâlâ kimin geleceğini merak ediyordum. Annem birden odama girdi ve dolabımdan, bana aldığı ama hiç giymediğim hanım hanımcık olan elbiseyi çıkarttı.

"Bunu hemen giyiyorsun," diye emredince artık sinirlenmeye başlıyordum. "Oldu olacak saçlarımı ikiye ayır, kurdele tak. Bu ne ya? Bir anlat artık ne bu hazırlık?" Kendimi bağırmamak için zor tuttum. Sakince bana döndü ve gülümsedi.

"Babanın memleketten yakın arkadaşı geliyor. Oğlu ve hanımıyla birlikte. Ayy, siz Cahit'le ne çok iyi anlaşırdınız, oynardınız hep. Ama hatırlamazsın sen kesin."

"Cahit?" diye tekrar ettim sanki tüm mesele buymuş gibi. Edalı edalı için çekti. "Peki anladım, ama başbakan geliyormuş gibi niye hazırlanıyoruz onu anlamadım." Beni geçiştirerek güldü.

"Hadi hızla giyin. Gelirler şimdi," dedi. "Anne, Allah aşkına bayramlık çocuk muyum ben ne giyinmesi ya?" Elbiseyi yatağıma attım ve üzerimdeki salaş tişört pantolon kombinine baktım. "Mis gibiyim!"

"Aman! Tamam böyle kal," diye oflayarak çıktı odadan. Bazen annemi anlamak gerçekten de imkansızdı.

Çalan kapının sesiyle annemin etekleri tutuştu. "Aha geldiler, vallahi de geldiler!" diye koştura koştura kapıya gitti. "Anne tamam sakin ol, geldiler evet?" Bu abartılı hareketlerine anlam kazandırmak elde değildi. Gören misafir değil asilzadeler geliyor derdi.

Merakımdan ben de koridora çıktım. En başta babam yaşlarında, saçı sakalı aklanmış bir amca girdi. Onun peşinden en güzel takılarını takıp takıştırmış bir kadın. Bütün altın ve ziynet eşyasını bugüne saklamış gibiydi. Yüzünde kocaman bir sırıtma vardı. Annem ve babam hepsine hoş geldiniz deyip içeri yönlendirirken en son uzun boylu, kumral saçlı üstünde açık mavi bir gömlek ve  gri pantolon olan genç bir çocuk girdi.

Yıldızlar ŞahidimWhere stories live. Discover now