Bölüm 37

65 4 0
                                    



Bilecik Görüşmeşi Kararlaştırılıyor

Biz, gerçek durumun herkesin sandığı ve düşündüğü gibi olmadığına tamamen inanmış bulunuyorduk. Ancak, İstanbul'un kurtuluş çaresi olarak ileri sürdüğü uzlaşma ve görüşme tekliflerini, kamuoyunu inandırmaya yarayacak şartları hazırlamadan reddetmeyi uygun bulmadık. Onun için, özellikle İzzet ve Salih Paşaların da içinde bulunacağı bir kurulla Bilecik'te görüşmeye uygun bulduk. Bu zatlarla görüştükten sonra, halkın, bütün inanış ve görüşlerdeki yanlışlığı anlayacağına şüphem yoktu. Bir de, her ne olursa olsun, kamuoyunca yukarıda işaret ettiğim vasıfları ile tanınmış olan bu zatların, İstanbul'da hükûmet kurmalarının millî gaye için ne kadar zararlı olduğu meydandaydı. Bu bakımdan, görüşmeden sonra da, kendilerinin İstanbul'a dönmelerine izin vermeme gereği bence normaldi. İşte bu düşüncelerledir ki, İzzet Paşa kuruluyla Bilecik'te görüşme kararlaştırıldı. Görüşme, 2 Aralıkta değil fakat 5 Aralık'ta oldu.

Efendiler, bu görüşmeyi beklerken, o güne kadar cephede ve Ankara'da geçen olayları da kısaca bilginize sunayım:

"Efendiler, hatırlarsınız ki, İzzet Paşa'nın özel memurunun İnebolu üzerinden İstanbul'a hareket ettirildiği 8 Kasım 1920 günü, Fuat Paşa'nın Moskova Büyükelçiliğinde, İsmet ve Refet Paşa'ların da Batı Cephesi'nde görevlendirilmeleri kararlaştırılmıştı. İsmet Paşa, ertesi gün cepheye hareket etti. 10 Kasım'da göreve başladı."

O zamanlar Ethem Bey'in yakın arkadaşı bulunan bir kişinin, Eskişehir'den 13 kasım 1920 tarihli bir şifreli telgrafını aldım. Bu telgrafta deniliyordu ki:

"Ethem Bey'in, Fuat Paşa Hazretleri'nin yanında Rusya'ya gideceği söylentisi cephede ve gerideki halk arasında kötüye yorulmaktadır. Bu gibi kimselerin çevrenizden uzaklaştırılması, zâtıdevletlerinizin diktatörlük ilân edeceği zannını uyandırmıştır.

Efendiler, Ethem ve kardeşlerinin Türkiye'den uzaklaştırılmaları, gerçekten Türkiye'nin de, kendilerinin de yarar ve selâmeti bakımından yerindeydi. Bu sebeple, Fuat Paşa'ya, kendileri istedikleri takdirde, bunları da birlikte alıp uygun şekilde görevlendirilebileceklerini söylemiştim. Ethem Bey'in arkadaşı tarafından yazılan bu telgraftaki ifadelerin, yalnız arkadaşının düşüncesi olduğu ve gerçeğe uygun bulunduğu elbette kabul edilemezdi. Çünkü, ne cephenin ne de halkın, Ethem Bey'in Rusya'ya gönderilip gönderilmeyeceği konusu ile ilgisi yoktu. Özellikle: "ben diktatör olmak istiyorum; fakat Ethem ve benzerleri engeldir. Onun için bu gibileri uzaklaştırıyorum", zannından söz edilmesi büsbütün dikkatimi çekti.


Ethem ve Tevfik Kardeşlerin Muhalefete Geçmesi

İsmet Paşa'nın cephede çalışmaya başlamasından sonra, Ethem Bey, rahatsızlığını ileri sürerek Ankara'ya geldi ve burada uzun süre oturdu. Onun yokluğunda, kardeşi Yüzbaşı Tevfik Bey, Ethem Bey'e vekâleten Kuva-yı Seyyare'nin başında komutanlık ediyordu.

Durumu gerektiği gibi, aydınlatabilmek için, bir olaylar zincirinin bazı ana noktalarına işaret etmek uygun olur. Kuvva-yı Seyyare Komutanlığı, Karacaşehir'de, kendisine bağlı olmak üzere, gizlice Karakeçili adında bir birlik kurmuştu. Bu kuruluş hakkında Batı Cephesi Komutanlığı'nın bilgisi yoktu. Böyle bir birliğin varlığı 17 Kasım 1920'de rastlantı sonucu öğrenildi. Cephe Komutanlığı'nın, bu birliğin varlığı hakkında bilgi istemesi ve birliğin kontrole hazırlanması emri Ethem Bey tarafından yerine getirilmedi. Cephe Komutanlığı'nca, sivil işlere ve geri hizmetlere karışılmaması için verilen genel emre aykırı olarak, Kuva-yı Seyyare Komutanlığı, Kütahya bölgesinde, her şeyde gösterdiği müdahale ve zorbalığını daha da arttırdı.

NutukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin