5- Baskı yapılan ve kendilerine gözdağı verilen telgraf memurlarının, hemen gereken kimseleri, Vali Paşa'yı ve diğer ilgilileri haberdar etmemelerinin ve nöbetçi subayının bunda gaflet göstermesinin sebebi nedir?

6- Başmüdür Bey'in bilgi vermesi üzerine alınmış olan tedbirler nelerdir?

Mustafa Kemal

Valiliğin, konuyu askerî makamlara bıraktığının anlaşılması üzerine Kolordu Kurmay Başkanı Zeki Bey'e de şunu yazdım:

"Söz konusu olan olaya karışmış olanların tutuklanıp cezalandırılmaları için valilikçe elde bulunan imkânlar kullanılmış yahut yetersiz görülmüş de mi, iş kolorduya atılıyor? Yoksa, bu küstahça hareketlere karşı da valilikçe tedbir alınmasında kararsızlık mı gösteriliyor? Bu durum anlaşıldıktan sonra, konunun çözümü daha kolay ve esaslı olur."

Mustafa Kemal

Daha sonra Sivas'ta bulunanlara şu emri verdim:

1- Telgrafhâne tamamen kontrol altına alınacaktır. Bir subay komutasında bir manga asker yerleştirilecektir. Bundan önce olduğu gibi, telgrafhaneyi işgal ve memurlara baskı yaparak milletin haklı birliği aleyhinde zihinleri bulandırıcı ve güvenlik bozucu faaliyetlerde bulunacak hainler kesinlikle engellenecektir. Bu gibi güvenlik bozucu hareketlerde kanunî sınırları aşan ve askere saldıranlara karşı, duraklamadan her nerede olursa olsun silâh kullanılacaktır.

2- Küstahça hareketlere yeltenenleri yola getirme açısından, Kurmay Başkanı'nın ileri sürdüğü sebeplere dayanılarak, kaçmalarına fırsat verilmeksizin derhal gereği yapılacak ve sonucu bir iki saate kadar bildirilecektir. Ancak, bu konuda karar vermek için orada bulunan kimselerden hiçbirisinin faaliyete geçmeyip de ne yapılacağının bizden sorulmaya kalkışılması, gerçekten esef edilecek bir durumdur. Bu karar, bir taburu Sivas'ta bulunan 5. Tümen Komutanı Cemil Cahit Bey tarafından tabur komutanına emredilmiştir. Oraca bu kararın sür'atle uygulanmasına hiç olmazsa yardım buyurulması istirham olunur.

3- Sivas'ta disiplinin sağlanabilmesi için, uyanıklıkla, bütün ilgililerle kesin ve şiddetli tedbirler alınması gereğini rica ederim.

Mustafa Kemal

Özet olarak, Osman Tufan ve Recep Zühtü Beyler'e, şu direktifi verdim:

"Millî Mücadele aleyhinde küstahlık edenler için yapılacak işlemler ilgililere bildirilmiştir. Durumu tâkip ederek gereğinin tam olarak yapılıp yapılmadığını ve göz yumulduğu takdirde bizzat müdahale ederek, bilinen şahısların tutuklanması ve yardakçılarının zararsız duruma getirilmesi istenmektedir. Bu konuda, lüzum görülürse, her kime karşı olursa olsun gereğini yapmakta çekingenliğe düşülmemelidir.

Mustafa Kemal

20 Ekim'de Vali Reşit Paşa, konuyu uzun uzadıya anlattıktan sonra, "olayın genişlemesi ihtimali varken önüne geçilmiş ve gösterilen hızlı ve şiddetli müdahaleden dolayı, bundan sonra benzer durumların ortaya çıkmayacağının anlaşılmış" olduğunu yazıyordu.

Efendiler, İstanbul Hükûmeti'nin Şeyh Recep'i ve arkadaşlarını cezalandırmış olduğuna elbette ihtimal vermediniz. "Sivaslı Şeyh Şemseddin'in torunlarından" diye imza atan bu miskin ve âdî şeyhin, bundan sonra da düşmanların elinde âlet olarak girişeceği alçaklıklara rastlayacağız.


Adapazarı Dolaylarında Kışkırtmalar

Efendiler, daha Amasya'da iken karşılaştığımız durum, yalnız, Şeyh Recep Olayı ile kalmadı. Adapazarı dolaylarında da buna benzer bir olay görüldü. İzin verirseniz onu da kısaca bilginize sunayım:

NutukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin