3

6.1K 404 97
                                    


     Yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi aralarken nerede olduğumu anımsamam için uzun süre gözlerimi kırpıştırarak tavana bakmam gerekti. Üzerime örtülmüş kalın battaniyeyi kendime daha da sardım ve yatağın içinde rahatsızca kıpırdandığım an her yere yayılan alfa kokusunu içime çektim.

     Onun şahsi yatağında uyumuş olduğumu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Yastığından bile feromonlarının kokusunu buram buram hissedebiliyordum. Kokuyu almamla dün geceki aksiyon dolu anılarımın savaşına uğradım. Her sahne tek tek beynimi ele geçirirken artık güvende olduğumu kendime inandırmaya çalıştım ama hala huzursuzdum. Dün gece alfayla olan konuşmamamız ne kadar yarım kalmış olsa da bugün onun tarafından yine sınanacağımdan emindim.

     En son bayıldığımı ve onun tarafından buraya taşındığımı allak bullak hatırlıyordum. Vücudum hala dinlenmiş gibi değildi. Dün koşarken zorladığım tüm kaslarım ağrıyordu. Nefes alırken ciğerlerimin de zorlandığını hissedebiliyordum. Hiç kalkmak istemiyor olsam da yatağın içinde doğruldum ve sırtımı yastığa yaslayarak oturur pozisyona geçtim.

     Aniden kalkmamla birlikte görüşüm bulanıklaşırken ellerimle başımı tuttum ve sanki başımın dönmesini engelleyebilecekmişim gibi ellerimi kullanarak tüm gücümle anlıma baskı yaptım. Bugün benim için çok zorlu bir gün olacağı kesindi. Eğer askerler tekrar peşime düşerse kaçacak halim yoktu ve beni bu halde yakalamaları demek öleceğim anlamına geliyordu. Laboratuara gönderilmek için bile şansım olmayacaktı, ilaçların üzerimde denenmesi için yeterince sağlıklı değildim.

     "Sonunda uyandın demek." Ne ara içeri girdiğini bile anlamadığım alfanın sesini duymamla yerimde sıçradım. En azından algılarım ve reflekslerim iyi çalışıyordu.

     Üzerimde dolanan bakışlara karşılık ona sadece bakarken cevap vermemeyi tercih ettim. Ağır hareketlerle yataktan doğrulup yere ilk adımımı attığımda gözleri hala üzerimdeydi. Hemen yanımdaki komidinden destek alarak ona doğru yaklaştım. Üzerinde dün akşamkilere göre daha şık kıyafetler vardı ve yüz hatları gün ışığında daha da belirgin ve etkileyici görünüyordu.

     Ona yaklaştığımda yine nefesini tuttuğunu görebiliyordum. Bu durumdan hoşlanmıyordum. Bu yüzden bir iki adım gerilediğimde onun da bu hareketi neden yaptığımı sorgulaması uzun sürmedi. Yine de kokum hakkındaki söylediklerinin arkasındaydı ki aramızdaki mesafeyi değiştirmek adına bir şey yapmadı.

     "Benimle gel." diye emir verdiğinde kapıdan çıkmasını izledim ve onu kızdırmamak adına daha fazla beklemeden peşine takıldım.

     Mutfak olduğunu düşündüğüm odaya girerken beni müthiş yemek kokuları karşılamıştı. Geniş odanın içindeki masa görüş alanıma girdiğinde hazırlanmış iki tabak ramen görmemle ağzım sulanmıştı. En son ne zaman içinde et bulunan bir şey yemiştim hatırlayamıyordum. Neredeyse görgüsüzce masaya atlıyordum ki kendimi son anda durdurdum.

     "Otur ve bir şeyler ye." Emri vermesiyle istemsizce yüzüme yayılan gülümsememle masaya oturdum. O kadar acıkmıştım ki şu an onun karşısında nasıl göründüğümün bir önemi yoktu. Bu halim onun hoşuna gitmiş olsa da sert ifadesini korumaya çalıştığını farkedebiliyordum. Chopstickleri elime alırken o da karşıma oturdu.

     "Acele et. Gitmemiz gereken yerler var." Oldukça sert çıkan ses tonuna karşılık gülümsemem silinirken şaşkın, bir o kadar endişeli bir ifadeyle ona bakıyordum.

     "N-ne? Nereye gideceğiz?" O yemeğe başlamışken bense açlığımı bir yana bırakarak sorumun cevabını bir an önce yanıtlaması için gözlerimi dikmiş onu izliyordum.

HIERARCHYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin