« 2 »

121 18 6
                                    

Kendi benliğimle olan savaşımı yataktan çıkıp bitirmiştim. Kursum ve uykum olduğu için öncelikle soğuk suyla duşumu almıştım daha sonra yüz bakımımı yapıp gardırobumun içinde olan yüzlerce takımlardan siyah bir eşofman takımı seçtim, saçımı kurutmadım sadece taradım. Dans ayakkabılarımı ve yedek tişörtümü çantama koyup evden ayrıldım. Her zamankinden daha kısaymış gibi hissettiğim yolculuktan sonra stüdyomuzun bulunduğu bina karşımda duruyordu. Telefonumdan saate baktığımda normal saatten daha erken geldiğimi yeni fark etmiştim. Sorun olacağını düşünmediğimden binaya adımımı atmış çantamı soyunma odasına bırakmıştım ki duş alınan bölümden bir ses kulağıma ilişmişti. Kalın ama yumuşak olan sesi dinlemek o kadar huzur vericiydi ki, şarkı söylemeyi bırakıp yanıma geldiğini fark etmemiştim bile!

"Hey!"

Oradan utançla kaçmak istesem de onu görme merakım daha ağır bastığı için arkamı döndüm.

"Hey."

"Freestyle takılanlardan mısın yoksa Ten'in dersine mi geldin?"

" Ten'in dersindekilerdenim."

Konuşma ilerliyordu fakat yüzüne bakma cesareti bulamıyordum en fazla boynuna kadar bakabilmiştim ki, söylemem gerek beyaz cildi çok güzeldi.

"Seni daha önce görmemiştim, Ben Jae."

"Ben de Taeyong, tanıştığım-"

Tam yüzümü kaldırmış gözlerinin içine bakmıştım ki soyunma odasına sınıfa girecekler damlamaya başlamışlardı, gürültüleriyle birlikte elbette.

"Yeni bir yer buldum, bu akşam gidelim ha?"

"Olur, hem yeni birileriyle tanışmış oluruz."

"BU AKŞAM YENİ BARA GİDİYORUZ, PLAN YAPMAYIN!!!"

Gürültüden dolayı arkamı dönmüştüm, herkes ya ıslık çalıyor ya alkışlıyorlardı. Dongyoung geçerken 'sen de geliyorsun' bakışları atıp omzuma dokunmuştu. Onlardan dikkatimi çekip Jae'ye döndüğümde ise orada yoktu. Ne kadar yeni tanışmış olsak da haber vermeden gitmesi, beni üzmeye yetmişti. Çantamı dolaplardan birine bırakıp stüdyoya doğru yürümeye başladım. Camdan Ten'in tek olduğunu gördüğümde kapıyı açıp içeri girdim.

"Merhaba."

"Merhaba, ilk defa erkencisin Tae!"

"Şaşırtıcı olduğunu biliyorum, herhalde seni daha çok görebilmek için ayaklarım benden habersiz hareket etti."

Sözlerim üzerine küçük bir kahkaha bıraktı boş stüdyoya. Ten'i severdim, liseden beri arkadaştık, üniversitede farklı bölümler kazanmamızdan dolayı sık sık görüşememiştik ta ki o stüdyo açtığını bana haber verene kadar. İkimiz de lisede korodaydık, müziğin yanı sıra dansa da ilgimiz vardı. O dansın peşinden giderken ben ikisini de bırakıp moda tasarıma kaymıştım. 3.sınıftaydık şu an. O üniversitede aşkını bulmuştu, büyük ihtimal evlenirlerdi yakında. Ten olmasa da Johnny çok ciddiydi ilişkilerinde. O tüm isteklerinin peşinden gitti, ben ise hala kendi bedeniyle savaşan bir genç olarak kaldım. Aşkı bırak, bölümümde başarılı olmama rağmen takıntım ortaya çıktığından beri 'deli' damgası yiyorum. Tek iyi olan tarafı sadece profesörlerin bunu bilmesi.

Dans etmeyi bıraktı ve yere çöktü, ben de onun yanına.

"Görüşmeyeli nasılsın, geçen haftaki derse gelmemiştin. Yazdıklarıma da pek cevap verdiğin söylenemez."

"Biraz üşütmüştüm de"

yalan, uyku hapı aldığımdan uyanamamıştım.

"Geçmiş olsun, daha iyi misin?"

"Sağ ol, ama benim için bu kadar endişelendiğini belli etme, kıskanıyor biliyorsun. Sonra enişte şüphelenip kapıma dayanmasın."

dediklerimin üzerine tekrar güldü.

"Sen onun geldiğini fark ettikten 2 saniye sonra öbür tarafta olursun, çok acılı olmaz merak etme."

Bu sefer ben bir kıkırtı bıraktım boş sınıfa. Fazla konuşacak konumuz olmasa da seviyordum aramızdaki iletişimi. Biz birbirimize bakarken birden telefonu çalmaya başladı. Telefonu eline alınca gülümsedi,

"Johnny. Bizi duymuş olmalı,"

Telefonu açtı ve dinlemeye başladı, her geçen saniye yüzü daha farklı kasılıyordu. Kötü bir şey olduğu belliydi derken sol gözünden yaş geldi. Ayaklanıp yanına gittim. Biraz daha dinledikten sonra onayladığını belirten sözler mırıldandı. Telefonu kapatınca ağzımı açmadım, onun başlamasını bekledim. Birkaç saniye daha dikildikten sonra elleri titrediğinden her ellediğini düşüre düşüre eşyalarını toplamaya başladı. Oracıkta kalakalmıştım.

"Johnny, o, kaza geçirmiş. Kritik durumu yok dediler ama kalbim, kalbim duyduğumdan beri sanki maratonda gibi atıyor Tae."

Bir şey demedim, ne diyebilirdim ki bu durumda!"

"Ailesi olmadığı için yanında ben kalmalıyım, çıkarken Koosung'a söyleyeceğim sen sınıftakileri topla, olur mu?"

"Tabi ki, geçmiş olsun dileklerimi de ilet!"

Başını var ile yok arası sallayıp odadan koşarak çıktı, ben de geride kalan karmaşıklığı azıcık toparladığımda olduğum yere çöküp diğerlerini beklemeye başladım.

~~~~<💚>~~~~

08.05.2020

Fark ettim ki yaş sıralamalarını tamamiyle farklı yapmışım. Sorun olacağını düşünmüyordum ki bugün yeni karakterler ararken gayette sorun olduğunu fark ettim.

NCT DREAM NE GÜZEL GELDİ BE - demeden de geçmek istemedim-

Neysek, okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir.

Hatalarım varsa affola, sağlıcakla kalın!

「 Love Myself  」JaeYongWhere stories live. Discover now