Özel Bölüm: "Kız İsteme"

Start from the beginning
                                    

"Gerçekten güzel olmuş muyum?" dedim heyecanla.

"Evet evet, çekil de içeri girelim."

Serkan ile Belinay bizi iterek içeri girip salona geçtiklerinde Ekim'le beraber onları takip etmiştik. Serkan gidip babamın elini öptü. "Nasılsın Ayhan Amca?"

"İyiyim oğlum, sağ ol. Sen nasılsın?"

"Biz de iyiyiz."

Aynı ritüeller Belinay için de gerçekleşirken, ben tırnaklarımı kemirmemek için kendimi zor tutuyordum. Aradan belki beş dakika geçmişti ki, kapı tekrar çaldı. "Bu sefer geldiler vallaha, baba sen açsana kapıyı! Ya da sen açma Amy sen aç. Ay Allah'ım çıldıracağım."

"Ya sen kız istemede böyleysen düğünde ne yapacaksın acaba?" dedi Belinay ben daha çok gerilirken. "Ağaç oldular, git aç hadi." diyip beni kapıya doğru itti. Derin derin nefes aldım ve elim kapının kulpuna gitti.

Kapıyı araladığımda gördüğüm ilk kişi Mert'ti ve pek tabi elinde çikolata kutusuyla. "Hoş bulduk yenge. Merak etme senin için çikolataları korudum, hepsi midemde güvendeler."

Dişlerimi gösterip sırıtırken içimden sabır diliyordum. "Afiyet olsun Mert, hadi içeri gel." dedim bir an önce içeri geçmesini istediğimden. Aras'ın yüzünü görmek için heyecanlanıyordum.

"Çok güzel olmuşsun, nereden aldın bu elbiseyi?"

"Neden sen de mi alacaksın?"

Mert omzuma vurup kahkaha attı. "Ahaha şakacı şey seni. Ekim'e senden daha çok yakışır bu, ona alacağım."

Benim sözümde dediği şeye bak.

"Eğer şimdi içeri geçmezsen bu akşam hiçbir şey yiyemezsin." dedim dişlerimin arasından. Tehditim işe yaramış olacak ki saniyesinde içeri geçti, ardından Ozan da girmişti.

"Ne kadar güzelsin abla." dedi Esra kollarını belime dolarken.

"Sen de çok güzelsin Esra, hadi içeri gel."

Esra da içeri girdiğinde sırada Zehra Hanım vardı. Sanırım Aras'ı getirmeyi unuttular. "Hoş geldiniz Zehra Hanım, buyurun." dedim içeriyi gösterirken.

"Hoş bulduk kızım."

Zehra Hanım da içeri girdiğinde kimse kalmamıştı. Gerçekten damadı unutup mu gelmişlerdi? Kapıyı aralık bırakarak bahçeye çıktım. "Aras?" dedim ona seslenirken. Etrafa bakınırken aniden arkamdan gelen ıslık sesi ile irkilmiştim. Islığın ardından belime dolanan eller ve omzuma yaslanan başın sahibi tabii ki oydu.

"Bu ne güzellik hanımefendi, kalbim bana lazım." dedi yanağıma bir öpücük kondururken. Kalbim hâlâ ilk günkü gibi heyecanla, büyük bir aşkla atıyordu. "Neredeydin?"

"Ohoo, daha evlenmeden başladık. Hep böyle hesap mı vereceğim ben?"

Dirseğimi hafifçe karnına geçirdiğimde ahladı. "Vereceksin, söyle çabuk. Neredeydin?"

"Tamam sakin, arabayı park ediyordum." dedi gülerek. Onun yaptığı gibi güldüğümde ellerini gevşetti, ben de yüzümü ona döndüm bu sayede. Büyük çiçek buketini burnuma soktu. "Al, sana çiçek aldım."

"Hayatımda gördüğüm en dengesiz insansın, biliyorsun değil mi?"

Başını salladı. Gülüp papatyalara baktım, zarif ve bir o kadar güzellerdi. Parmaklarını parmaklarıma kenetledi ve beraber içeri girdik. Salona girdiğimizde herkesin kahkahalar eşliğinde sohbet ettiğini görmüştüm, Aras babamın yanına gidip elini öperken ben çiçekleri suya koymuştum.

Çoban YıldızıWhere stories live. Discover now