"Neden?" Xiao Zhan nedenini çok iyi bildiği halde yine de sordu. Aynı zamanda Yibo'nun ağzından tekrar duymak istediği için sırıtıyordu.

"Çünkü kötü anılarım var."

"Dün gece o anıları unutmanı sağlayamadıysam.. sen ve ben..yani biz orada biraz daha takılabiliriz istersen." Xiao Zhan tüm ciddiyetiyle cevap verdi fakat Yibo utandığı için kızarmış suratıyla ona baktığında dayanamayıp gürültülü bir kahkaha atmıştı.

"Xiao Zhan sen...Sen gerçekten çok utanmazsın."

Xiao Zhan gülmeye devam etti. "Hemen utandığın için seninle uğraşmak hoşuma gidiyor."

"U-utanmıyorum." Yibo göğsünü kabarttı ve yalan söylediğinin anlaşılmaması için gözlerini kaçırdı. Yine de sesinin titremesine engel olamamıştı. "Neden utanacakmışım."

"Utanıyorsun işte." Xiao Zhan eliyle Yibo'nun yüzünü işaret etti. "Suratın kızardı bile."

"UTANMIYORUM!"

"Utanıyorsun."

Yibo sinirle soludu. Haksız olduğu bir konuda kendini savunmaya çalışmaktan nefret ediyordu. Çünkü gerçekten utanmıştı ve Xiao Zhan bunu çok iyi biliyordu.

"Tek seferde anılarımı unutturabileceğini sanmıyorum. Bu benim için çok derin bir yara..anlarsın işte unutmaya çalışırken senin canını yakmak istemem." Yibo cümlesini bitirene kadar tüm arsızlığıyla Xiao Zhan'a baktı. Böyle bir şey söylediği için kendinden nefret ediyordu.

Xiao Zhan'ın yüzü kızarmamıştı bile. Aksine Yibo'ya böyle bir şey söyletebildiği için gururla kahkaha atmaya devam etti. "Kendimi senin için feda edeceğim. Korkma."

"Senin için oldukça zor olacak. "

"Her zorluğun sonunda, mutlaka çiçekli bir yol vardır."

Yibo sonunda daha fazla devam edemeyeceğini kabul edip sinirle Xiao Zhan'a döndü. "Tam olarak ne söylersem utanıp susarsın?"

"Hiçbir türlü utanmam ama öpersen mecburen susmak zorunda kalırım."

"Herkesin içinde seni öpemem. O yüzden sus, tamam mı?"

"Yalnız olsak öper miydin yani?" Xiao Zhan sinsi bakışlarını gizlemedi ve Yibo'yu iyice süzdükten sonra kolundan tutup ağaçların arasına sürüklemeye çalıştı.

Yibo zor da olsa onu durdurmayı başardı. Her ne kadar Xiao Zhan'ın utanmaz olmasından şikayet etse de gülümsemesine engel olamamıştı. Başını eğerek kendi kendine gülümsedi, Xiao Zhan'ın görmemesi için ekstra bir çaba harcamıştı.

"Eğer çok istiyorsan tekrar sarhoş olabilirim." kendi kendine mırıldandı, Yibo. Kalabalığın gürültüsü yüzünden Xiao Zhan'ın onu duyamayacağından neredeyse emindi..

Biraz daha birlikte yürümeye devam ettikten sonra Xiao Zhan kolunda bir baskı hissetti ve kolunu çeken kişinin kim olduğunu görmek için kafasını o tarafa çevirdi. Nefes nefese kalmış bir halde Xiao Zhan'a yetişmeye çalıştığı çok belliydi.

"Dün geceden beri seni arıyorum. Neredeydin?"

Xiao Zhan hayretle kolunu tutan çocuğa baktı. Arabada tanışıp dün gece birlikte kalmayı planladığı çocuktu. Dün tanıştığı birine hesap vermesi gereken bir zamanın geleceğine asla inanmazdı. Yine de bozmamaya çalıştı.

"Arkadaşımla birlikteydim..haber veremediğim için üzgünüm." haber vermek zorunda olmadığını çok iyi biliyordu.

Xiao Zhan duraksadığı için Yibo da artık kafasını çevirip yanlarında beliren çocuğa tüm ciddiyetiyle bakmaya başlamıştı.

Black or White [Yizhan] ✅Where stories live. Discover now