"Önce senin üstünü değiştirelim." dedi, Yibo. Xiao Zhan'ın geceyi geçirmesi gereken çadırın önüne gelmişlerdi. "Burada bekleyeceğim."

Xiao Zhan içindeki kişiyi uyandırmadan çadırın fermuarını yavaşça açtı. İçeriyi görebileceği kadar açtığında Yibo merakla içeriye göz atmıştı. Xiao Zhan'ın geceyi o çocukla geçirmesine engel olduğu için gururlu bir bakış attı ve daha fazla ileri gitmeden durdurdu kendini. Yine de fermuarı tamamen açar açmaz yüzüne vuran içki kokusu rahatsız olması için yetmişti. Xiao Zhan tam içeri girecekken Yibo kolundan tutarak geri çekti. "İçki kokuyor."

"Yani?"

"Sarhoş olabilir. Ben de seninle içeriye gireceğim."

Xiao Zhan gülmemek için kendini zor tutuyordu. Yibo'nun bu gereksiz ama sevimli telaşına gülümseyerek karşılık verdikten sonra yavaşça başını okşadı. "Kimse sarhoş bir Wang Yibo'dan daha tehlikeli olamaz. Merak etme."

"Ahh, dalga geçme. Ben ciddiyim. Seninle birlikte çeriye geleceğim."

"Hayır, olmaz."

"Neden!"

"Sen içerideyken soyunamam, dikkatimi dağıtıyorsun. Şimdi uslu dur ve dışarıda beni bekle."

Yibo kaşlarını çatarak ani bir hareketle arkasını döndü. Kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde beklerken aynı zamanda Xiao Zhan'a onu içeri almadığı için tavır yapıyordu. Oysaki bir de, bugün hiç ayrılmayacaklarına dair söz vermişlerdi.

Birkaç dakika sonra Xiao Zhan da üstünü değiştirmiş bir şekilde çadırdan çıktı. Saçları hâlâ yeterince dağınıktı. Yibo ona tavır yapsa da yakınına çekerek saçlarını kendi eliydi düzeltti. "Benim yanımda gezeceksen görünüşüne dikkat etmen lazım."

Xiao Zhan birkaç saniye Yibo'nun saçıyla işini bitirmesini bekledi. Elini çektiğinde de sırıtarak kafasını iki yana salladı ve saçlarını tekrar bozdu. Yibo gözlerini dikmiş Xiao Zhan'a bakıyordu. Yine de saçlarını tekrar düzeltti...Xiao Zhan tekrar aynı şeyi yapıp saçlarını dağıtmıştı.

Bu sefer Yibo da gülümsemesine engel olamadı. "Yapmayacağım bu sefer."

"H-hayır." Yibo arkasını dönecekken Xiao Zhan küçük bir çocuk gibi ayaklarını yere vurarak Yibo'yu kıyafetinden kendine çekti. "Son bir kere daha."

Yibo şikayet etmedi ve saçlarını son kez düzeltti.

Diğerleri uyanana kadar Yibo ortalığı kontrol etmiş ve bugünkü planlarına tekrar göz atmıştı. Yibo nereye giderse Xiao Zhan da ayaklarını yere vura vura onu takip ediyordu. Herkes toplanıp yürüyüşe çıkmak için hazırda beklerken bile, sanki birinci sınıf değilmiş gibi Yibo'nun yanındaydı. Diğerleri bu tavrına anlam vermeye çalışırken Xiao Zhan hepsine havalı bakışlar atıyordu. Yibo da halinden gayet memnun göründüğü için kimse sesini çıkarıp tek bir laf bile edemiyordu. Yibo arkadaşlarıyla konuşurken bir anlığına üstündeki montu çıkarıp tutması için gülümseyerek Xiao Zhan'a uzattı. Xiao Zhan Yibo'ya üşüyeceğini söyleyip montunu geri giymesi için diretirken herkes ikisine daha da dikkat kesilmişti. Yibo okuldaki herkesin arkadaş olmak isteyeceği biriydi fakat kolay kolay kimseyle arkadaş olmayacağını da herkes çok iyi biliyordu. Bu nedenle yürüyüş boyunca tüm gözler ikisinin üzerindeydi. Fakat ikisi de bundan rahatsız olmamış ve Yibo ormanın içindeki patika boyunca gruba öncülük ederken, Xiao Zhan da yanında durmaya devam etmişti.

"Dün gece uyuduğumuz yere de gidecek miyiz?" Xiao Zhan Yibo'nun kolunu çekiştirdi.

"Hayır. Orası yasaklı bölge."

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin