Küçük Reşat- Düzenlendi

6.5K 512 36
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtı. Minik ayaklarıyla, yataktan inmeyi başardı. Kollarını yukarı doğru kaldırıp vücudunu esnetti.
Bugün, babası, ona ata binmeyi öğretecekti.

Lavaboya girdi. Günlük ihtiyaçlarını giderdi. Tabureye çıkıp musluğu açtı. Elini, yüzünü yıkadı. Havluya yüzünü sildi. Tabureden dikkatli bir şekilde indi. Odanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. Merdivenlere tutunup heyecanla yukarı doğru çıkmaya başladı. Babasının, odasına geldiğinde ayaklarını kaldırıp kapıyı açtı.

Musa Bey, derin bir uykudaydı. Hızlı adımlarla yatağın başına geldi. Babasının kulağına doğru bağırmaya başladı.

" Babacım, uyan. Ata binmeye gideceğiz."

Reşat, daha çok bağırmaya başladı. Sonunda istediğini elde etmişti.

Babası hafif kıpırdandı. Oğlunun, o güzel sesini duyduğunda yüzünde hafif bir tebessüm oldu.

Gözlerini açıp oğlunu birden kucağına aldığında Reşat çığlık attı.

" Baba, beni korkuttun."

Oğlunun, tombul yanaklarını öpmeye başladı.

" Erkek adam korkmaz. Gardını hiçbir zaman düşürme. Önlemini al."

Reşat, başını salladı.

Babasının, sakallarını sıvazladı.

" Kocaman adam olduğumda benimde böyle saklarım ve heybetli vücudum olacak."

Musa Bey, kahkaha atmaya başladı. 10 yaşındaki oğlunun zekasına hayrandı. Çevresindeki insanları dikkatle dinler. Söyledikleri kelimelerin anlamını sorardı.

" Seni kerata. Hadi aşağı in. Bende hazırlanıp geliyorum."

Reşat, babasını öpüp odadan çıktı.

Merdivenleri inip kurulan sofraya baktı. Babaannesi en başta oturuyordu.

Koşarak onun yanına gitti. Yanağından bir öpücük aldı.

Zenan Hanım, torununun başını okşadı.

" Ah benim güzel oğlum. Nasıl da heyecanlı." Dediğinde bir erkek sesi işittiler.

" Alt tarafı ata binecek. Çok büyük marifet değil. Babaanne"

Gelen kişi Reşat'ın en sevmediği kuzeni Halildi. Kendisinden üç yaş büyüktü.

" Öyle deme oğlum. Kardeşin ilk defa gidecek."

Halil, kibirle konuşmaya başladı.

" Benim kardeşim Yusuf ile Sümeyra. " İşaret parmağıyla Reşat'ı gösterdi.

" O değil!"

Zenan Hanım kaşlarını çattı. Torunlarının şimdiden birbirine düşman kesilmesi onun canını sıkıyordu.

" İlerde nasıl olsa bu zamanı unuturlar" diyip konuşmadı. Ailenin diğer fertlerini bekledi.

Oğulları geldiğinde yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Onlar, sevdiği adamın emanetleriydi.

Hep birlikte güzel bir kahvaltı edip sofradan kalktılar.

Musa efendi, odasına çıkacağı zaman kardeşinin ona seslenmesiyle durdu.

" Abi, seninle önemli bir konu konuşmam gerek."

Musa bey, başını hafif sağa çevirdi.

" Peki, çalışma odama geç geliyorum."

ZALOĞLUWo Geschichten leben. Entdecke jetzt