"Leydi Kuzgun, aç olduğunuzu düşündüm ve size kahvaltı getirmek istedim," dedi Kristal tüm iyi niyetiyle. Bir süre sonra Kuzgun kapısını açmıştı ve ona kahvaltı getiren Kristal'e bakmıştı. Gözleri yaşlıydı, bütün gece ağlamış olmalıydı. Starfell'in ilk gelen kişi olmasını beklemişti muhtemelen, ona yalnız kalmak istediğini söylemesine rağmen Starfell'in odasına gelmek için ısrar etmesi daha doğru bir hareket olurdu.

Tepsiyi eline alan Kuzgun: "Teşekkür ederim," dedi ve sonra: "Manuel, senin gibi birisine sahip olduğu ne kadar şanslı," diyerek ekledi. Ardından ağlayarak kapısını kapattı.

Kristal, Starfell'in Kuzgun için ne kadar endişelendiğine birebir şahit olmuştu, hatta soğuk fobisine rağmen Kristal ile operasyona gitmişti sırf Kuzgun'u Zehra'nın elinden kurtarmak için. Ama neden Kuzgun geldiğinden beri ona uzak davranmıştı, o da herkes gibi şaşırmıştı buna...

Kristal, buz pistinde zaman geçirmeyi seviyordu. Orası onun mabedi gibi olmuştu, herkes onun oraya gittiği zaman yalnız olmak istediğini anlardı ve bu duruma saygı gösterip gerekmedikçe onu rahatsız etmezdi.

Bazen soğuğu özlüyordu, bedeni için soğuk zararsız bir şeydi ve o üşümenin ne demek olduğunu hatırlamıyordu bile. Hücrelerdeki metabolik aktiviteleri sağlayan enzimler aşırı soğuklarda çalışamazdı, ama onda enzimlerinin etrafında koruyucu bir ısı geçirmez örtü oluştuğundan hücreleri en soğuk havada bile canlılık özelliğini devam ettirebiliyordu. Böylece vücudunda ve etrafında ısıyı istediği kadar düşürebiliyordu. Kendi oluşturduğu buzu tekrardan eritebilirdi, ama soğuğu oluşturan bedeni sıcağı da meydana getiremiyordu. Bu güç Starfell'de vardı.

Firavun'un dünyasında bir köleyken Starfell'e sadık bir asker olduğu için hediye olarak verilmişti. O dünyada tanıdığı Starfell, Firavun'un gözünde hayat yoldaşıydı. Sadece Starfell de değil bu dünyadaki hallerinden çoğu daha farklıydı orada. Kuzgun, orada Kristal'e düşmanca davranırdı. Ama Firavun, her zaman Kristal'i gözdesi olarak görürdü, bu nedenle en sonunda bu düşmanlığının neticesinde ceza alan Kuzgun olmuştu ve bir müddet zindanlarda deli Zehra ile baş başa vakit geçirmek zorunda kalmıştı. Zehra en azından bu dünyada da o dünyada gördüğü halinde olduğu gibi benzer delilikteydi. Tabi, önemli bir fark olarak oradaki Zehra kendi bedeninden ayrılarak Kuzgun'un bedenini ele geçirecek güçte de değildi.

Manuel'e haksızlık ettiğinin farkındaydı. Liderlik etmek yerine getirilmesi zor bir sorumluluktu. Hele Firavun'a karşı tüm dünyayı birleştirmek daha büyük bir sorumluluk anlamına geliyordu. General ile onlardan gizli tutarak yenilere karşı bir oyun hazırladığı için Manuel'e kızmıştı. Sonunda da gerçekten General'in ölmüş olduğu ortaya çıksa da adayı tamamen okyanusun dibine batıracağı söylenen deprem bir numaraydı sonuçta. Yine de bunu yaptığı için ondan uzaklaşmak yerine ona kendi fikirleriyle yardımcı olarak liderlik sorumluluğunu paylaşması gerekirdi. Manuel'in Kristal'e çoğu zaman, Kristal'in ona ihtiyacı olduğundan daha fazla ihtiyacı vardı.

Birden buz pistine beklenmedik biri girmişti. Gelen Starfell'di. Bu şaşırtıcıydı. Ona hala yakın durmaya korkuyordu, fobisine tam bir çözüm bulunamamıştı. Hatta odasından yine bütün sabah çıkmamasının nedenini Kristal bu fobisinden kaynaklandığını düşünmüştü. Kuzgun ile ilgilenmesi gerekirdi oysa ki.

"Kendine ne kadar da izole bir ortam bulmuşsun böyle," dedi Starfell, ses tonundaki gaddarlığı saklamaya değer bile görmüyordu.

"Kuzgun en son odasındaydı, onu görmeye gitmelisin. Birkaç gündür yaşadıkları kolay aşılabilir şeyler değil," dedi Kristal. Starfell'e bu hatırlatmayı yapacak kadar kendisini yakın görmüyordu, ama birisinin de ona demesi gerekiyordu.

SON İNSAN: AFTER CRYSTALWhere stories live. Discover now