24 // yixing herzaman haklıdır

Start from the beginning
                                    

"Sonra gülüşme sesleri duyduk, bir tanesi epey tanıdık olduğu için gidip bakalım dedik. Minseok'tu Jongin, of." Yixing sıkıntıyla lafını yarıda kestiğinde devam etmesi için Hermes oğluna baktım. "Bir nehir nimfasıyla birlikteydi, epey samimi bir halde hem de." Sonra söylediği şeyin yükünü omuzlarından atmış gibi derin bir nefes verdi, Yixing de ona eşlik etti. Şoktan ağzım açık bir halde yüzlerine bakıyordum. Ne dediklerinin farkında mıydılar?

"Öyle bir şey olduğundan emin misiniz?" En büyük kerizliğim olan iyimserlik kartımı kullandım ancak fayda etmeyecek gibiydi. Chanyeol başını olumlu anlamda aşağı yukarı sallarken eyvahlar olsun dedim. Kyungsoo ile hiçbir zaman olmayacaklarını her fırsatta dillendirseler de ikisini birbirinden ayrı asla düşünmemiştim, kimse düşünmemişti. Bazen bizden gizli bir ilişki içinde olduklarını bile düşünürdüm, birbirlerine o kadar bağlıydılar ki. Biz epey küçükken, Minseok oldukça zor bir dönemden geçmişti.  Kampa yeni gelmişti, kimseyle konuşmuyordu ve dolayısıyla biz ne olduğunu pek bilmiyorduk. Ancak herkes kavga etmelerini beklerken Kyungsoo ona yaklaşmış, kapmtan biri yapmıştı. İşin aslı Minseok devamlı Zeus oğlunun hayatını kurtardığını söyler ama asıl nedenini bilmeyiz. Bu nedenle ondan başkasıyla olacağını aklımın ucundan bile geçirmemiştim.

"İnanmıyorum, Kyungsoo öğrendiğinde ne tepki verecek? Biz gün yüzü görmeyecek miyiz?" Daha dün abim dünya barışını bizim tayfanın getireceğini söylemişti ama yanılıyordu. Zeus ve Poseidon oğulları birbirine düşerse ancak dünyanın sonunu getirirdik biz. Bahtsızlık seviyemiz öylesine yüksekti ki, kimsenin normal başlayan bir tane bile ilişkisi olmamıştı. Delirecektim artık.

"Bilmiyorum, bu adamlar birbirine aşık değil miydi, ne olacak şimdi hiç anlamadım." Chanyeol pembe saçlarını biraz daha karıştırıp iyice odanın zeminine çöktü. "Ben başımıza bunun geleceğini biliyordum. Biri yirmi iki, diğeri yirmi üç yaşında koca adam. Hala en yakın arkadaşçılık oynuyorlardı." dedi Yixing dertli dertli. Bir yerde haklıydı, sırf babalarından dolayı devamlı inkar halinde olmaları bir yere kadar götürürdü. 

"Nehir nimfası olduğuna göre suda tanıştılar demek ki, bizimle tanışmaya da getiremez ne saçma iş bu." Bir kere nimfa sudan bile çıkamazdı ki. Poseidon oğlu olduğu için bu ona koymazdı tabii ama garipti işte. Her şey bir yana arkadaş grubumuz bunun yüzünden parçalanırsa dert dolu sepetime bir yenisi daha eklenecekti. 

"Bütün iştahım kaçtı, Kyungsoo'nun yüzüne bakarak kahvaltı nasıl yapacağım şimdi?" Ekip olarak kötü günleri geride bırakmıştık. Sırada daha kötü günler vardı.

--

Aşırı stresli, Yixing- Yeol ve ben arasında olmak üzere bol bakışmalı bir kahvaltının ardından kendimi yemekhanenin dışına attım. Minseok bütün süre boyunca oldukça normaldi, Kyungsoo da öyle. Henüz hiçbir şey havaya uçmamıştı, en büyük gündem hala Junmyeon ve abim olduğundan kimse bizim panik halimizi de farketmedi. Chanyeol kendi ağzına koyacağı şeyi yanlışlıkla Baek'e uzattığında bile fazla tepki almadı, diken üstünde oturanların sadece biz olması çok daha dehşet vericiydi.

Bu nedenle dışarı çıktığımda rahatladım. Bugün Mina veya Sehun olmadan bahçedeki güzel, yeşermeyi bekleyen tohumlarla vakit geçirip kendimi motive etmeyi planlıyordum. Kendimle baş başa kalamıyordum ne zamandır, sürekli bir duygu karmaşasının içinde olmaktan yorulmuştum artık.

"Elindeki ne öyle Kyungsoo?" Diğerlerinin planları ne bilmiyordum, ancak yemekhanedeyken onda olmayan bir kutunun çıkarken elinde olması abimin sormasıyla benim de dikkatimi çekti. "Nereden çıktı birden bire?"

"Oh, bu mu?" Kutuyu kaldırdığında üzerinde bir pastane ismi olduğunu gördüm. "Yemekhanenin buzdolabına koymuştum. Sehun'un geçmiş doğum günü pastası."

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now