|39|

868 76 22
                                    

"Oldu mu bu şimdi? Yani beni yarı yolda mı bırakacaksın? O kadar yaşanmışlık ne olacak?"

"Tahminen ne zaman basketbol topuyla konuşmayı keser?" dedi Jake.

"Yenisini aldığında." dedi Tom.

Holland olan. Karışıklık çıkmasın.

"Eskisini ne yapıyor? Gömüyor mu?" dedi Hiddleston olan Tom.

Neden böyle saçma bir şekilde belirtiyorum ki direkt soyisimlerini söyleyeyim.

"Doğayı çok sever. Muhtemelen geri dönüşüme verecek. Ona takılmayın her zaman böyleydi."

"Toplar geri dönüştürebiliyor mu?" dedi Hiddleston.

"Bilmem dönüştürülüyordur herhalde. Siz oturun ben de bu manyağı alıp geleyim."

"Hey, seni duyabiliyorum!"

"Evet ben de. Bağırmana gerek yok." Topumu köşeye bırakıp Hiddleston'ın yanına oturdum.

"Cenazeye mi geldiniz?"

"Ne cenazesi?" dedi Jake.

"Boşuna gelmişsiniz, buna cenaze yapacak kadar uzun süre oynayamadım. Hemen patladı. Ama bir geçmişimiz var sonuçta değil mi? Sizce cenaze düzenlemeli miyim?" Herkes ciddi miyim diye bana bakıyordu.

"Psikolojik durumunun iyi olduğuna emin misin?" dedi Jake.

"Tabii ki. Şöyle düşünebilirsin bir şeyle çok fazla zaman geçirdiğin zaman ona olan sevgin en başta artar sonra azalır. İstisnalar hariç. Benimkiler genelde artar ve sonra 'bum' patlayarak beni yarı yolda bırakırlar. Bir basketbol topum vardı. 5 ay boyunca onunla oynamıştım. İnanabiliyor musunuz? Ama o patlamadı bile. Sonra ona cenaze düzenledim ve odamın baş köşesine bıraktım."

"Sen cidden iyi değilsin." dedi Hiddleston.

"Alakası yok. Sen dans etmeyi sevmiyor musun?"

"Evet, çok seviyorum hatta."

"Peki ayağını incitip birkaç gün dans edemediğini düşün. Çok üzülmez misin?"

"Ama sonradan iyileşeceği için çok fazla üzülmem."

"Sonuçta o birkaç gün her zamankinden daha fazla dans etmek istersin. Çünkü kaybettikten sonra değerini daha fazla anlıyorsun. Benimki de öyle bir şey. Diyelim ki istediğim topu bulana kadar üç gün geçecek ama o üç gün en çok oynamak istediğim zaman olacak. O zaman da eski topuma beni bıraktığı için kızacağım. O yüzden çok fazla üzülüyorum. Çünkü en çok oynamak istediğim zaman topum olmayacak."

"Konuşmanın başında haksızdın. Nasıl böyle oldu?" dedi Jake.

"Bir dakika, bir dakika." Holland bana döndü. "Sen her zaman çok fazla basketbol oynamak istersin."

"Orasını karıştırma şimdi."

"Sanırım neden haklı çıktığını anladım. Senden örnekler vererek konuşmadan uzaklaşmanı sağlıyor sonunu kaçırdığım için de doğru söylüyormuş gibi geldi." dedi Hiddleston. Kaşlarımı çattım.

"Öyle mi yapıyormuşum?" Abim gülmeye başladı. Çok geçmeden diğerleri de güldü.

"Niye gülüyorsunuz ki?" Neyse ben de Tom bebeğimin gülüşünü izleyeyim bari.

Saçma bir bölümle daha karşınızdayım ama nedense bu bölümdeki diyaloglar hoşuma gitti.

Bir de diğer kitaplara hiç bölüm yazmak istemiyorum şu sıralar, istemeden yazarsam da kötü oluyorlar içime sinmiyorlar ve kitabın gidişatı daha da kötü oluyor. O yüzden ne olur affedin şimdilik bölüm gelmeyebilir onlara. Özür dilemem bir şey değiştirmese de yine de çok özür dilerim.

ALSO (Tom Hiddleston)Where stories live. Discover now