"Jeon!"

Jungkook koşturup büyüğünün adeta üstüne atlamıştı. Yoongi ve Jungkook aynı üniversiteye gidiyorlardı. Yoongi ne kadar ondan birkaç sınıf üstte olsa da şans eseri tanışmışlar ve iyi arkadaş olmuşlardı. Fakat ikisi de yazı nerede geçireceklerinden bir haberdi.

"Jeon! İn üstümden pis kaslı herif."

Jungkook, Yoongi'yi kollarından ayırdı. Yuvarlak yüzü avuçlarının arasına alarak tavşan dişlerini gözler önüne serecek bir şekilde gülümsedi. Yoongi ise sinirlerinin arttığını hissediyordu. Yüzünün avuçlanmasından hiç hoşlanmıyordu ama küçüğü üzülmesin diye ses çıkarmıyordu.

"Yazları sevmediğini söylüyordun bana, ben de sana bahsetmemiştim. Demek bu yaz beraber olacağız ha?"

Yoongi yüzündeki elleri oflayarak ittirdi. Küçüğünün alnına yüzük parmağıyla vurup gülümsedi.

"Kışın seni gördüğüm yetmiyormuş gibi.."

Bu sırada diğer hepsi şaşkın bir şekilde bu garip ve olağandışı ânı şaşkınlıkla izliyorlardı. Özellikle Jimin, içten içe büyük bir öfke hissediyordu. Min Yoongi her zaman böyle iyi miydi? Ona hiç böyle davranmış mıydı? Hiç böyle gülümsemiş miydi? Hiç böyle dokundurtmuş muydu kendine? Ondan başka insanlarla bu denli iyi anlaşabiliyor muydu?

"Min Yoongi'nin de geleceğini neden söylemedin bize?"

Jimin Taehyung'un sesiyle irkildi. O da en az Jimin kadar şaşkındı. Kimse bu ikilinin bu kadar yakın olduğunu tahmin etmemişti, hatta tanıştıklarına bile ihtimal vermemişlerdi. Taehyung, Jimin'in Yoongi'yi sevdiğini ve ayrıca saygı duyduğunu bilirdi. Arkadaşının bozulan moralini az çok anlamıştı.

"Ben de gitmeden önce öğrendim."

Namjoon garip ortamı toparlamak için öne atıldı.

"Jungkook? Siz tanışıyor musunuz? Bizi de tanıştırsana."

Jungkook ve Yoongi, Namjoon'un sesiyle muhabbetlerine son verip o tarafa doğru döndüler. Jungkook Namjoon'un yanına gelerek Yoongi'yi çağırdı. Büyük olan çok istekli olmasa da Jimin için tanışması gerektiğini biliyordu. Küçüğünün üzülmesini istemezdi.

"Bu Yoongi! Hyungla aynı üniversiteye gidiyoruz ve yakın arkadaşız. Ah ve ayrıca ben Jeon Jungkook. Buraya yeni taşındık, kendimi tanıtmadığım için özür dilerim."

Jimin ilk önce yapılı ve yakışıklı görünen oğlanı baştan aşağıya süzdü. Ardından gülümseyerek elini uzattı.

"Ben Park Jimin. Min Yoongi'nin uzaktan kuzeniyim. Memnun oldum."

"Hyung! Kuzenin olduğunu hiç söylememiştin bana!"

Yoongi bakışlar ona dönünce gerildi. Açıkçası ailesi hakkında konuşmayı sevmezdi ve Jungkook'a da bu yüzden bir şey anlatmamıştı. Jimin'in iyice bozulan yüzü sinirlerini bozarken Jungkook'a yandan uyarırcasına bakmaya başladı.

"Jungkook."

Jungkook kırdığı potun yeni farkına varmış, kendine öfkelenerek dudağını ısırmıştı. Jimin'in bakışlarındaki soğukluğu adeta tüylerini ürpertiyordu.

"Tanıştığıma memnun oldum Yoongi. Ben Namjoon, bu Hoseok, bu da en büyüğümüz Seokjin. Bu yaz daha bir eğlenceli olacak desene!"

Namjoon'un ortamı kurtarmaya çalıştığını anlayan Hoseok ve Seokjin gülümseyerek teker teker Yoongi ile el sıkıştı. Beyaz tenli çocuğun bunaldığını hepsi fark etmişti.

"Siz sahile inin biz eşyalarımızı yerleştirdikten sonra yanınıza geliriz."

Taehyung başıyla onayladıktan sonra önden önden yürümeye başladı. Jungkook kırdığı potun üzüntüsüyle yavaş yavaş en arkadan geliyordu. Namjoon ve Seokjin hararetli bir şekilde konuşurken Hoseok tepkisizdi.

"Jungkook! O kıçını oynat ve arkada kalma!"

Taehyung çocuğun moralinin düştüğünü fark etmişti. Jungkook'a ne kadar Jimin'i üzdüğü için sinir olmuş olsa da yaptığı şeyin kasti olmadığının farkındaydı. Küçüğünün bakışları ayna gibiydi adeta ve tüm duyguları çok rahat bir şekilde okunuyordu. Gözlerini yerden çekmiyor, sürekli dudağını dişliyordu.

"Yaptığın şey hoş değildi."

Taehyung çatık kaşlarıyla Jungkook'un yanına ilişti. Jungkook yanında hissettiği büyüğünü duymuş fakat tepki vermemişti. Üzülmüştü ve yıldızının daha yeni barıştığı Taehyung'un sinirli bakışları da üzüntüsünü pekiştirmiş, morali iyice bozulmuştu. Kendisini açıklaması gerektiğini düşünerek kafasını kaldırıp bakışlarını öfke dolu kahvelerle birleştirdi.

"Bilerek yapmadım. Açıkçası Yoongi hyung bana zaten çok bir şeyini anlatmaz bu yüzden kurduğum cümlenin saçma olduğunu sonradan fark ettim. Ama ağzımdan çıktı bir kere. Gerçekten üzgünüm, arkadaşını üzmek istememiştim."

"Üzgün olduğunun farkındayım. Özür dilersin olur biter. Çocuk değiliz ya. Topla kendini. Jimin kuzenini çok sever bu yüzden biraz alınmıştır fakat çok da büyütmeyeceğine eminim."

Jungkook başını kaldırıp yanındaki esmer, moral vermeye çalışan yakışıklı yüze baktı. Taehyung gerçekten çok yakışıklı diye geçirdi içinden. Çok yakışıklı ve iyi kalpli. Gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

"Teşekküre gerek yok."

Taehyung çocuğa göz kırptıktan sonra önlerinden giden Hoseok'un üstüne atladı. Kahkahalarla gülen sesi Jungkook'un tüm moralini düzeltmişti bir anda. O gerçekten mükemmel biri diye geçirdi içinden, bilmem kaç kere.


dayanamadım attım bölümü. ekip toplandığına göre başlayabiliriz. yorumları bekliyorum. ♡

bir yaz gecesi rüyası | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin