1.6

3.9K 107 12
                                    



Bir şeyler vardı yerine oturmayan. Beynim almıyordu, belki de kabul etmiyordu. Bilmiyorum, bu.. Bu bambaşka bir acıydı sanki. Tarifi yoktu. İhanet miydi yok aldanış mı? Belki de ikisiydi de, belki de hiçbiriydi. Kerem, ablamı mı seviyordu? Hatta belki ona tapıyordu. Yıllardır annem asla adını almazdı ağzına. Uzun süre sonra ilk defa ben ağlarken söylemişti, kızım demişti, ablanı kurban ettim ama seni etmeyeceğim demişti.

''Saçmalama Koray. Zeynep, Zehra'nın hiçbir şeyi değil?'' dedi Kerem sesi buz gibiydi. Sanki o da kabul etmek istemiyordu.

''Zeynep, biricik ablanın adı Zehra değil miydi?'' dedi Koray beni yerden kaldırıp. Ellerimi arkamda birleştirip çenesini omzuma yerleştirmişti. Beynim de vücudum gibi buz kesmişti. Yediremiyordum tüm bu olanları.

''Buna da tesadüf mü diyeceksin Kerem, her şey ortada. Kaybeden yine sen oldun. Hep sendin. Yenilgiyi kabul et artık.'' dedi beni Kerem'e savurarak.

''Öldürürüm lan seni!'' diye haykırmıştı Kerem. Bacaklarım beni taşımıyordu. Koray'ın beni savurduğu yerde çöküp kaldım. Kulaklarımı kapatıp tüm bu seslere isyan ediyordum. Hepsi bir kabustu ve bitecekti.

''Bunu yapamayacaksın Kerem, ikimizde çok iyi biliyoruz. Kes artık!'' dedi gülerek. Yüzünde iğrenç bir sırıtışla. Dayanamıyordum ayağa kalkmak için yeltendiğim sırada gözlerimin karardığını hissettim. Yere savruldum. Acı bir çığlık yükselmişti dudaklarımdan. Bir anda bütün gözlerin bana döndüğünü fark ettim, umursamadım. İğrenç kahkahalar bile beni daha fazla dibe batıramazdı herhalde.

''Zeynep, güzelim. Bunların hepsi senin suçun. Ne oldu şimdi? Ne değişti
?'' diye bağırıyordu Koray. Yanıma geldi ve kolumdan tutup kaldırdı beni. Bir oyuncak gibi oradan oraya savuruyordu beni.

''Bırak Koray!'' dedim sesimin yettiği kadar ama sesimi ben zor duyuyordum. Ne konuşacak ne de kolumu ondan kurtaracak gücüm vardı.

''Zeynep'i bırak.'' dedi Kerem. Gözlerim ona kaymıştı. ''Kızı bırak Koray.'' dedi.

''Neden?'' dedi Koray kollarıma parmaklarını daha sıkı batırarak. ''Onu mu seviyorsun şimdi de Kerem?'' dedi. Sözleri öyle saçmaydı ki. Kerem? Kerem birini sevebilir miydi ki? Ama sevmişti, hem de ablamı!

''Aşk aptallıktır Kerem, bunu öğrenemedin mi hala?" dedi dudaklarını boynuma sürterek. Midemin bulandığını hissettim. Birazdan kusacaktım.

''Koray yapma!'' dedim bu sefer dayanamayarak. Sesim bu sefer beklediğimden de yüksek çıkmıştı. Koray biraz daha dudaklarını boynuma sürttükten sonra durdu ve yavaşça çekti dudaklarını. Yeniden savurdu beni. Bu sefer öyle hızlı ve güçlüydü ki Kerem'in kucağına devrilmiştim.

''Merak etme Zeynep, Kerem'in fahişelerinden zevk almıyorum.'' dedi. ''Kerem'in fahişeleri, Kerem'in fahişesi, fahişe.'' Bu sesler beynimde yankılanıyordu. Kerem ifadesizdi, yüzü öyle anlamsızdı ki çözemiyordum. Gözleri yanıyordu sanki ama emin olamıyordum. Beni değil de kendini de mi aşağılanmış hissetmiyordu? Gözlerimi ayırmadım ondan, sanki gözleriyle bir şeyler söylüyordu bana. Onun dilinde, onun sözleriyle. Yine çok safsın Zeynep, beni yine anlamıyorsun diyordu. Kerem seni anlamak mümkün mü?

''Ama Zeynep onlar her güzel kadını beceriyorlar, seni onlara bırakıyorum.'' dedi Koray. Gözlerim hışımla döndü ona. Anlamadığım bir anda herifin biri kolumdan tutup kucağına aldı beni. Algılarım açıldığında bağırmaya, debelenmeye başladı ama hiçbir faydası olmadı.

İntikamın BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin