2.bölüm

1.7K 224 70
                                    

Bölüm 2: Tanımadığın kişiye aşık olamazsın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bölüm 2: Tanımadığın kişiye aşık olamazsın.

Bölüm şarkısı: Duman/Ah

                               ...

Yasemin her zaman aramızdaki en olgun kişi olmuştur. Olaylara sakin yaklaşır,iyice gözlemler ve öyle hareket eder. Benim tezcanlılığımı düşününce çocukluğumdan beri onun bu haline gıpta ederim. Elif çok zeki bir kızdır. Çoğu konuda en başarılımız odur ve kaynağını hiç anlamadığım ama asla tükenmeyen bir azme sahiptir. Melek ise şu erkek Fatma dediklerimizdendir. Benim tam zıttım. Ben ne kadar süs püs peşindeysem o, o kadar rahatlığına düşkündür. Kafasının dikine gitmeye bayılır ve benimle inatlaşmaktan büyük haz duyar.

Bana gelecek olursak, siz zaten bu yolun sonunda beni her şeyimle tanımış olacaksınız ama ben yinede şöyle bir önizleme geçmek istiyorum. Sizi düşünüyorum bunu söylerken inanın. Her şeyimle kendimle çelişen yapımı görünce "Nereye düştük biz?" demeyin diye bütün çabam.

Çocukluğumdan bu yana incik boncuğa bayılan biri olmuştum. Barbie bebeklerle oynamak ve onları giydirmek çocukluğumun en mutluluk verici uğraşıydı. Sonra biraz büyüdüğümde kendimi giydirmeyi sevdiğimi de fark ettim. Oldum olası öne çıkmayı severdim -ki bunu hep kız kardeşimin doğumuyla yaşadığım tramvaya bağlarım- Annem çok becerikli bir kadındır. Elinden, örgüsünden yemeğine her iş gelir. Aynı zamanda benim bayıldığım bir tarza sahiptir.

Küçükken onun topuklularını giyip üstüne sofra bezleri veya perdelerden kendime elbiseler yapmam annemi biraz çıldırtırdı. Ki bunun için onu suçlayamazdık çünkü evde ayağıma kat ve kat büyük olan ayakkabılarla yürümeye çalışırken merdivenlerden düşüp bacağımı kırmışlığım bile vardı.

Annem benim bu sevdadan vazgeçmediğimi fark ettiğinde beni her bulduğum kumaş parçasından elbiseler yapma çabamdan vazgeçip hayal ettiklerimi bir kağıda dökmeme ikna edebilmişti.

Bu fikir,çizebildiğimi fark ettiğimde hayatımın dönüp noktasına dönüştü. Ortaokulun ortalarında öğretmenlerim tarafından da fark edilen yeteneğim beni Güzel Sanatlar Lisesi'ne yönlendirmelerine sebep olmuştu. Ancak ben başarılı bir öğrenciydim ve sınavdan güzel bir puan alınca kazandığım anadolu lisesine gitmeyi tercih etmiştim. Çizim yapmayı çok seviyordum ama bunu meslek haline getirme konusunda tereddütlerim vardı. Fakat lisenin sonunda benim hayallerimi kağıda dökme isteğim hiç azalmadı. Sonunda ise Moda ve Tasarım okuluna giderek mesleğime karar vermiş olmuştum.

Dışardan beni gören insanlara kendimi bu özelliklerimle anlatırdım. Aklıma gelen ufak bir fikirle elime aldığım kalemle aklıma gelenleri kapıda dökdtüğümde mutlu oluyordum. Haftalarca uygun kumaşı bulmak ve dikim için uğraşmak sitresimi alıyordu. Bunlar beni ben yapan şeylerdi. Renkleri seviyordum. Dikiş atmayı ilk öğrenirken defalarca parmağıma batırdığım iğnenin acısı bile tatlıydı benim için. Yeteneneğime güveniyordum ve bunu kendimi övmek için söylemiyordum.

Beni Sev RomeoWhere stories live. Discover now