Bağımsız olmaya çalışmıyorum. Havalı olmaya çalışmıyorum.

106 14 18
                                    



"Ah, merhaba! Denver uçağının, yani benim uçağım, kalkmasına az bir zaman kaldı ve ben daha check-in yapamadım. Sadece el çantam var. Burada yapabilir miyim acaba, lütfen?"

"Yetişmeniz gereken bir uçak yok efendim. Olumsuz hava koşullarından dolayı uçuş iptal oldu, üzgünüm."

Yüzüme yapıştırdığım sahte gülücüğümle teşekkür edip görevli kadının yanından ayrılırken, içimden ona ve ''olumsuz hava koşulları''na etmediğim küfür bırakmamıştım. En yakın bir sonraki uçak için bilet kuyruğuna girdim. Nişanlımı aradım ve her şeyin yolunda olduğunu, düğünümüz için zamanında New York'da olacağımı söyledim. Ben evleniyorum. Daha doğrusu eğer uçağım kalkabilseydi evlenecektim. Gözlerimi devirerek oturacak bir yer buldum ve yanımdaki; aynı benim gibi çekik gözlü ve sarı saçlı adamın telefon konuşmasına ister istemez kulak misafiri oldum.

"Durumu nasıl? Ahh, evet biliyorum şu an o uçakta olup oraya gelmem gerekiyordu. Evet... Biliyorum. Bak, ameliyatın yarın olduğunu biliyorum ve yetişmeye çalışacağım. Yarınki ilk uçağa biletimi aldım. O ameliyata yetişeceğim, tamam mı? Görüşürüz."

Bu tanımadığı adamla aynı yere gitmeleri gerekiyordu. Sarı saçlı telefonunu kapattığı zaman ayaklandı. "Bayım..."
Arkasını döndü ve siyah saçlıya baktı. "Demin telefon konuşmanıza istemeden kulak misafiri oldum. Şu an aynı problemden muzdaribiz. Benim de Denver'dan aktarma yaparak New York'a gitmem gerekiyor."

"Kiralık araç yok, hepsi satılmış. Başka bir yerden aktarma yapmaya çalışsak bile en yakın uçak yarinki en yakın Denver uçağından daha geç saatte, bunların hepsini düşündüm. Hem bunları bana anlatmanın amacı ne? Tanışmıyoruz. Seninle uğraşamam b—"

"Bir fikrim var. Göründüğü kadarıyla sizin de aceleniz var ve eğer şu an küçük bir uçak kiralarsak Denver'daki aktarma uçağına yetişebiliriz. Yolculuk daha konforsuz geçebilir ama teklifimi gözden geçirin derim. Aceleniz varken konforun pek önemli olduğunu sanmıyorum?'' Normal bir cümleden ziyade daha çok soruydu bu.

Sarı saçlı, yarın yetişmesi gereken 10 yaşındaki çocuğun ameliyatını düşündü. "Yarın sabah oraya ulaşabilmek için her şeyi yaparım, yapalım."

—————

Birlikte kiralık uçakların olduğu yere yürüdüler. ''Adın ne?'' diye sordu sarı saçlı olan.

''Changbin Seo. Senin?''

''Felix.''

Konuşmadan uçakların olduğu yere vardılar. ''Hey! Kimse var mı?''

''Geldim! Söyleyin, siz ikili ne istiyorsunuz?''

''Bizi Denver'a gitmek istiyoruz. Mümkün mü acaba? Yarın evleniyorum ve...'' İlk başta pilotun yüz ifadesi değişse de bir iki saniye bile geçmeden toparlandı. ''Siz ikiniz... Ah, mutluluklar dilerim.''

''Hayır, hayır! Yani biz... Değil!''

''Yeni tanışıyoruz. Uçak kiralamak için tanıştık... Öyle...''

Kısa süren sessizliği pilot bozdu. ''Neyse... 800 dolara Denver'a götürürüm. Ne dersiniz?''

''Anlaştık!''

The Mountain Between Us, ChanglixWhere stories live. Discover now