2-İffet İle En Güzel Örnek.Güzel yüzlü Yûsuf (عليه السلام)

30 8 0
                                    


MÜKAFAT KAPISINI AÇAN ÇİLE

“(Babaları Ya’kûb (عليه السلام) :

«–Hayır, hayır! Korkarım yine nefisleriniz size bir işi câzip gösterip (ayağınızı kaydırmıştır). Ne yapayım? Bu hâle (karşı sükûnet ve ümit içinde) güzelce sabretmekten başka yapacak şey yok. Ümid ederim ki Allâh bütün kaybettiklerimi bana lutfedecektir. Çünkü O alîmdir, hakîmdir.”
(Yûsuf, 83)

Yûsuf’un (عليه السلام) kardeşleri daha önce babalarına yalan söyledikleri için, bu sefer de söyledikleri doğru söze babaları inanmak istemedi. Onlara:

“–Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp böyle büyük bir işe sürüklemiş, yoksa bizim şerîatimizde hırsızın esîr olarak yakalanacağını azîz ne bilirdi?” dedi.

Onlardan yüz çevirdi de: «Ah Yûsuf’um ah!» diye sızlandı ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Kederini içine gömdü.” (Yûsuf, 84)

Yûsuf’u (عليه السلام) kaybettiği günden beri Ya’kûb -aleyhisselâm-’ın, gözüne uyku girmedi. O zaman yeryüzünde Allâh indinde Ya’kûb’dan şereflisi yoktu. Nihâyet ağlaya ağlaya Ya’kûb’un gözlerine ak indi. Bunun bir hikmetinin de, diğer oğullarını görüp hüzün ve kederinin daha fazla ziyâdeleşmemesi için olduğu söylenir.

Hz. Yakup (عليه السلام)
Kaç Sene Ağladı?

Ya’kûb -aleyhisselâm- kırk sene ağlamıştır. Onun âmâlığı husûsunda bazı büyükler şöyle demişlerdir:

Allâh Teâlâ bu âmâlığı, Ya’kûb’a, Yûsuf’un (عليهما السلام) dış görüntüsünü değil, onda tecellî eden cemâl-i mutlakı dâimî olarak seyretmesi için vermiştir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın cemâl nûrları Yûsuf’ta (عليه السلام) tecellî etmişti ve Ya’kûb (عليه السلام) da bu sebeple Yûsuf’u (عليه السلام) fazla sevmekteydi. Ancak “hüsn-i mutlak” olan Mevlâ’ya karşı gayr-i irâdî bir hatâ sebebiyle Cenâb-ı Hak, Yûsuf’u (عليه السلام) O’ndan ayırdı. Yûsuf’un (عليه السلام) zâhirine nazar eden gözlerini aldı.

Burada işâret edilir ki, kul, âlemin zâhirine baktığı zâhirî gözden ve gördüklerinden fânî olmadığı müddetçe, “Hüsn-i Mutlak”ı, yâni Cemâl-i İlâhî’yi müşâhedeye nâil olamaz!

ALLAH’IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESİLMEZ

“(Oğulları, Hazret-i Ya’kûb’a) şöyle dediler:

«–Ömrün geçti gitti, hâlâ Yûsuf’u dilinden düşürmüyorsun. Vallâhi “Yûsuf!” diye diye kederden eriyeceksin veya büsbütün ölüp gideceksin

(Hazret-i Ya’kûb): «–Ben, sıkıntımı, keder ve hüznümü sâdece Allâh’a arz ediyorum. Hem sizin bilemediğiniz birçok şeyi Allâh tarafından (vahiy yolu ile) biliyorum.» dedi.”
(Yûsuf, 85-86)

Daha sonra Ya’kûb -aleyhisselâm- oğullarına şöyle dedi:

“–Ey oğullarım! Gidin de Yûsuf ve kardeşini iyice araştırın! Allâh’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allâh’ın rahmetinden ümid kesmez!”
(Yûsuf, 87)

Bu âyet-i kerîmenin bizlere verdiği mesaj çok mühimdir. Buna göre kul, ne hâl üzere olursa olsun aslâ ye’se kapılmamalı ve Allâh’tan dâimâ ümidvâr olmalıdır. Zîrâ âyette buyrulduğu üzere ancak kâfirler Allâh’tan ümid keserler.

Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulur:

Cenâb-ı Hak’tan ümid kesmeyen günahkâr, Allâh’tan ümid kesen âbidden Rabbine daha yakındır!” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 68)

✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin