Peygamberler neden İhtiyaç duyulur

445 25 3
                                    


Peygamberler, hidâyet rehberleridir.

İnsanoğlu kendi başına sırât-ı müstakîmde dosdoğru yürümek husûsunda zaafiyet gösterip nice hatâlara düşmeye müsâid olduğundan Cenâb-ı Hak, onu kendi fazlından peygamberler ile takviye etmiştir. Böylece Allah Teâlâ insana kitaplar ve peygamberleri ile mes’ûliyet sınırlarını bildirdikten sonra onu mükellef kılmıştır. Hiçbir toplumu da böyle bir lûtuftan mahrum bırakmamıştır. Âyet-i kerîmede buyrulur:

Biz Sen’i müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her topluluğa mutlaka bir uyarıcı (peygamber) gelmiştir.” (Fâtır, 24)

Dînin gâyesi, insandaki nefsânî temâyülleri âdeta yok edercesine asgarîye indirmek, rûhânî vasıfları da zirveye ulaştırmaktır. Ancak bu gâyenin gerçekleşebilmesi için insanın müşahhas bir misâle ihtiyacı vardır. Peygamberlerin gönderilmesindeki hikmetlerden biri de, onların, insanlar için tâbî olunacak mükemmel bir numûne-i imtisâl olmalarıdır.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

Andolsun ki, Rasûlullah’ta sizin için, Allâh’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh’ı çok zikredenler için bir «üsve-i hasene» vardır.” (el-Ahzâb, 21)

Peygamberler, Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilenlerden ibaret değildir.[1] Rivayetlere nazaran 124 bin veya 224 bin peygamber gönderilmiştir. Bunlardan kimine müstakil bir şerîat verilmiş, kimi de evvelki peygamberin şerîatini devam ettirmiştir.

PEYGAMBERLERİN SIFATLARI

Peygamberler, istihkàk ile değil, ilâhî tayinle vazifelendirilmişlerdir. Dolayısıyla onlar, Allah tarafından verilmiş farklı husûsiyetlere sahiptirler. Peygamberlere îman, bu husûsiyetler çerçevesinde tamam olur:

Sıdk:
Peygamberler söz ve fiillerinde dâima doğruluk üzerindedirler. Söz ve fiilleri birbirinin aynası durumundadır. Onların yalan söylemeleri muhâldir. Onların doğrulukları kendilerine îmân etmeyenler tarafından dahî tasdik edilmiş bir yüceliktedir.

Emânet:
Peygamberler, beşeriyetin en emîn kimseleridir. Ehl-i îmân olmayanlar bile, onlara sonsuz bir güven içindedirler. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hakkında söylenen Muhammedü’l-Emîn tâbiri müşriklerin de dillerinden düşmez ve onlar emanetlerini kendi yandaşlarına değil, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e teslîm ederlerdi. Hattâ Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hicret edeceği zaman dahî üzerinde müşriklerin birtakım emanetleri vardı. Ve ölüm tehlikesine rağmen Hazret-i Alî’yi Mekke’de bırakıp onları sahiplerine teslîm ettirmişti.

Fetânet:
Peygamberler, insanlar içinde her bakımdan -bilhassa akıl ve zekâ açısından- en üst derecededirler. Onlar, kuvvetli bir hâfıza, yüksek bir mantık ve iknâ kabiliyetine sahiptirler. Meselâ Peygamber Efendimiz’in bütün hayatı, bu tezâhürlerle doludur.

Tebliğ:
İlâhî emirleri dosdoğru olarak emredildikleri şekilde insanlara bildirirler. Onların tebliğlerinde, kendilerinden ne bir ilâve ne de bir eksiklik vardır.

İsmet:
Gizli ve âşikâr her türlü mâsiyet ve günah işlemekten uzaktırlar. Ancak onların da acziyeti tatmaları ve beşer oldukları unutulup kendilerine ulûhiyet izâfe edilmemesi için, bâzen “zelle” dediğimiz gayr-i irâdî hatâlara düştükleri olmuştur. Zira onlar, örnek alınabilmesi mümkün olacak davranışlar sergilemek durumundadırlar. Aksi hâlde insanlar, “Peygamberlerin emrettiği şeyler bizim tâkatimizin üstündedir.” diyerek ilâhî emir ve nehiyleri îfâya mâzeret bulurlardı.

Peygamber Efendimiz (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ)’in Sıfatları

Peygamberlerin bu beş sıfatı dışında, yalnız Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e âit olan şu sıfatlar da mevcuttur:

1. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Habîbullah’tır, bütün peygamberlerden efdaldir ve O, insanlığın en şereflisidir.[2]

2. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir. Yani Rasûlü’s-sekaleyn’dir. Getirdiği dîn, kıyâmete kadar bâkîdir. Diğer peygamberler ise geçici bir zaman için ve bâzıları da münhasıran bir kavme gönderilmişlerdir. Bu bakımdan her peygamberin mûcizesi kendi zamânına münhasır iken, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mûcizeleri bütün zamanlara şâmildir. Bilhassa Kur’ân-ı Kerîm, O’na verilen en büyük mûcize olarak kıyâmete kadar tahriften korunmuş olarak bâkî kalacaktır.[3]

3. Hâtemü’l-enbiyâ, yani peygamberlerin sonuncusu ve mührüdür.[4]

4. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kıyâmet günü için Makâm-ı Mahmûd ve şefaat-i uzmâ bahşedilmiştir. Bu sebeple o merhamet peygamberi, mahşerde ümmetinin günahkârlarına şefaat edecek ve bu şefaatini de Cenâb-ı Hak kabûl edecektir.[5]

5. Bir aylık mesâfeden düşmanın kalbine korku salmakla kendisine yardım olunmuştur.

6. O ve ümmeti için yeryüzü mescid ve temiz kılınmıştır. Binâenaleyh ümmetinden herhangi bir mü’min, namaz vakti gelince, hemen olduğu yerde namazını kılabilir.

7. Daha önce hiçbir peygambere helâl kılınmayan ganimet, O’na helâl kılınmıştır.

8. Cevâmiu’l-kelim (az sözle pek çok mânâlar ifâde edebilme) husûsiyeti bahşedilmiştir.

9. Yeryüzü hazinelerinin anahtarları getirilip önüne konmuştur.[6]

Hâsılı peygamberlerin hepsi de vahdâniyet esâsı üzere insanlığa rehberlik etmiş mübârek şahsiyetlerdir. Onlardan Kur’ân’la sâbit olmuş herhangi birinin nübüvvetini inkâr, insanı îman dâiresinden çıkarır. Meselâ bir insan Hazret-i Îsâ’nın (عليه السلام) nübüvvetini inkâr etse mü’min olamaz. Zira bütün peygamberler hep aynı esasları tebliğ etmişler ve bu sebeple onların tebliğâtında ifâdesini bulan dîn hep İslâm olmuştur.

Bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a hamdolsun.” (es-Sâffât, 181-182)

En güzeli olan الله TEÂLÂYA emanet olunuz.

Selam ve duâ ile...

✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı) Where stories live. Discover now