the old and the young

30 8 19
                                    

Luke'un evinden çıktıklarında Luke şarkıyı teslim etmesini gerektiği için tüm plakları ve ses kağıt cihazını bir kutuya koydu. Yürümeye başladıklarında hava pembeleşmeye başlamıştı.

Saatlerinin yaklaştığını ikisi de fark etmişti ama hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyorlardı. Luke elindeki kutuyu daha sıkı tutarken Michael'a arada kaçamak bakışlar atıyordu.

Sonunda minik bir dükkanın önüne geldiklerinde Michael burayı daha önce hiç görmediğini düşündü. Luke kapıyı yavaşça itip kapının üzerindeki çanın çalmasını sağladı.

Michael gözlerini dükkanın içinde gezdirdiğinde buranın plak satan bir yer olduğunu düşündü. İçeriden gelen seslerle o tarafa döndüğünde yirmili yaşlarında birinin ona doğru yürüdüğünü fark etti.

Çocuğun kıvırcık saçları yüzünü örtüyordu. Yeşil gözleri ışıldarken Luke'a büyük bir gülümseme sundu. Luke ellerini onun boynuna sardığında  Michael yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Harry Louis nerde?" Michael Louis'in kim olduğunu merak ederken buldu kendini. Cidden bu insanlar kimdi. Nerden geliyordu bu yakışıklı insanlar?

Kıvırcık saçlı çocuğun arkasından mavi gözlü bir çocuk geldiğinde Michael artık küfredecekti. "Harry son kaydı yapıp Sierra'ya bunları teslim etmenizi istiyorum."

İki çocuk da başını salladı. Luke onlara son bir kez gülümserken Michael'ın elini tuttu. Çıkışa doğru ilerlerken Michael'ın kulağına doğru fısıldadı. "Kıskanınca çok tatlı oluyorsun."

Michael kaşlarını çattığında Luke'a bakmadan yürümeye başlamıştı. İlişkilerinde dalga geçen taraf Michael olmalıydı. Luke değil. İlişkimiz diye düşündü Michael. Ona çok fazla alışıyordu.

Çocuğu kolları arasına çekip öyle yürümeye başladı. Şimdi nereye gideceklerini bile bilmiyorlardı. Kapıları kilitli bir marketin önünden geçtiklerinde Michael duraksadı.

Eline bir taş aldığında Luke onun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Taş marketin camını tuzla buz ettiğinden Luke istemsizce çığlık atmıştı. Michael hızlıca içeri girdiğinde Luke dışarıyı kontrol ediyordu.

Kızıl saçlı çocuk on dakika kadar sonra elinde büyük bir poşetle çıktığında Luke'un elini tuttu ve koşmaya başladı. Kasabanın en ucundaki uçuruma geldiklerinde Michael yere oturdu.

Luke da yanına oturduğunda birlikte batmak üzere olan güneşi izlediler. Michael torbayı yavaşça açıp iki sandiviç çıkardı. "Son akşam yemeğimiz böyle olmalıymış Luke."

Luke ona gülümsedi ve sandiviçi eline aldı. Yavaşça ısırırken ayaklarını boşluğa doğru bıraktı. Bu tehlikeliydi. Ama umursamadı. İkisi de sakince sandiviçlerini yediler.

Yemekleri bittiğinde Michael poşetin içinden viski çıkarttı. "Shot bardağımız yok ama yine de oynayabiliriz." Luke başından beri bunu bekliyormuş gibi gülümsedi.

"O iki çocuk kimdi?" Michael kıskançlıkla sorduğunda Luke kıkırdadı. "Onların ikisi sevgili. Ve sadece arkadaşlarım. Kıskanmana gerek yok."

Michael başını salladı. Luke düşünüyormuş gibi elini çenesine yasladı. "Korkuyor musun?" Michael yavaşça şişeyi açıp kafasına dikti.

"Eşcinsel olduğunu nasıl anladın?" Luke bu soruyu beklemiyordu. "Kızlara ilgim olmadığının hep farkındaydım." Michael başını salladı.

"Sen öyle misin. Y-yani eşcinsel misin?" Michael gülümsedi. "Seni sürekli öpüp durduğuma göre kesinlikle düzüm. "

Luke da gülümsedi. "Seni öpmem sana ne hissettirdi?" Sarışın çocuk başını utançla önüne eğdi. "Bu benim ilk öpücüğümdü. Bunu sevdim. Dudaklarının dudaklarımın üzerinde olmasını yani."

Michael yoğun bir şekilde çocuğa baktı. "Bunun iyi hissettirmesini sevdim. Çünkü ben de öyle hissediyorum."

"Ben soruyorum." Luke yavaşça konuştu. "Beni şuan öper misin?" Michael çocuğu yanına çektiğinde anında dudağına yapıştı. Yumuşak dudakları çok fazla özlüyordu.

Bir çocuğun ona nasıl bu kadar yoğun hissettirdiğini anlamıyordu. Kalbi nasıl bu kadar hızlı çarpıyordu anlamıyordu. Akşama ölecek birine bu kadar bağlanmasının onu ne kadar kıracağını anlamıyordu.

Çocuğun dudaklarını dudakları arasında ezerken bu anın bitmesini hiç istemedi. Ama bitmesi gerektiğini biliyordu.

Güzel olan her şeyin bir sonu vardı.

Azıcık kısa bir bölüm.
Finale az kaldı.

Lover Of Mine // MukeWhere stories live. Discover now