Bölüm 11

7.5K 144 1
                                    

Banyonun şampanya rengi pütürlü fayanslarına bakıyor ve aceleyle küveti dolduruyordu. Suyun şiddeti arttıkça hıçkırıkları daha sessiz bir hal alıyordu. Neden ağladığını bilmediği gibi kendine kızıyordu Carmen. Bu adamdan vazgeçme ihtimalini göze alamıyor fakat böyle giderse kendi zevklerinin de törpülenip artık ona zevk vermeyecek hale geleceğini biliyordu. Zeki bir kadındı, ileriyi görecek kadar zeki... Ve bu durum şu an onun ağlamasının tek sebebiydi.

Antonio, yatakta kendi isteklerinin yerine getirilmesinden zevk alan bir erkekti. Carmen de aynı şekilde. Bir arkadaşının -şu anda görüşmediği bir arkadaşının- lafı aklına gelmişti "Zıt kutuplar en çok yatakta belli eder kendini ve en çok da onlar anlaşır, birisi hükmedense diğeri boyun eğmeye razı olmalıdır" demişti. Carmen gülüp geçtiği bu lafın şu anda aklına gelişini, kaderin hiç de komik olmayan bir oyunu diye düşündü.

Evet, Antonio hükmedendi. Carmen de şimdiye kadar hep hükmeden olmuştu. Erkeklerden alacağı her zevki bu şekilde almıştı. Ta ki Antonio'ya kadar. Carmen hiç bir insanın zevklerininin değişmeyeceğini bilecek kadar zekiydi, fakat anlayamadığı tek bir şey vardı: Dün gece istediği gibi erkeğine hükmedemediği halde nasıl olur da her aklına geldiğinde bütün kasları kasılırdı??

Küvet çoktan köpürmüştü. Vanilyalı ve böğürtlenli banyo köpüğü tüm banyoyu sarmıştı. Carmen sıcacık suya girdi. Gözleri hala ıslaktı. Düşünmek istemiyordu. Beyni şu an en büyük düşmanıymış gibi sürekli olarak sorular üretiyordu. Gözlerini kapatıp kafasını geriye yasladı. Kapı 2 kere tıklatıldıktan sonra Antonio belirdi. Altında adonislerini açıkta bırakan kareli pijama pantolonundan başka hiçbir şey yoktu.  Carmen istifini bozmadı. Rahatlamaya ihtiyacı vardı.

Carmenin az önce ağladığına dair işaretleri yakalayan Antonio "katılabilir miyim?" diye sordu.

"Yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedi Carmen. Sesi ifadesizdi. Dünyanın en duygusuz kadını diye düşündü Antonio.

"Artık değil Carmen. Artık olmaz." Antonio kararlıydı. Bu kadını ilk gördüğü andan beri onun hayatındaki en caydırıcı şey olacağı hissi günden güne büyümüş ve bu hali almıştı. Onsuz eksik olacaktı artık. 

"Hayatımı senin isteklerine göre yaşayamam Antonio. Çık buradan."  az önce hiçbir duygu barındırmayan ses şu anda öfkeyle dolu dökülüyordu Carmen'in biçimli ve becerikli dudaklarından.

Anlamıyordu Antonio. 

"Seni istemeden incittim mi?"    İncitmek mi? Herşeyi başlatan zaten Carmen'in dudaklarıydı. Antonio geri çekildiği halde defalarca onu kendine çeken de bu kalpsiz kadındı. Şimdi de ona defolup gitmesini söylüyordu. Dünyanın en kötü kalpli kadınıydı!

Carmen'in sessizliği sinirini bozuyordu. Öfkesine zincir vurmaya çabalıyordu.

"İstediklerini veremedim mi?" sesi titreyerek çıkmıştı. Erkekler böyle sorulardan nefret ederdi. Gelecek cevaplar -iyi ya da kötü- hayatları boyunca asla unutulmazdı. Ve karşısında şeytanın vücut bulmuş haline bu soruyu sormak Antonio için tam bir azap olmuştu. 

"İstediklerimi aldım, fakat istediğim şekilde değil!" Carmen elleriyle suya vurarak bunları söyledi. Muhtemelen bir sinir boşalması yaşıyordu. Heryeri titriyordu. Carmen'in vurduğu sudan Antonio'nun vücuduna sıçrayanlar Antonio'yu ürpertti ve Carmen'in gözü Antonio'nun kaslı göğüslerinden aşağı doğru yavaşça akan su damlalarına takıldı. Karnının altındaki kaslar kasılmaya başladı istemsizce sırtı yay gibi gerildi ve köpüklerin sakladığı göğüsleri su yüzüne gerçek anlamda çıktı. 

KİMSİN SEN?!Where stories live. Discover now