Bölüm 1 "Yıldız Sözü"

567 46 111
                                    

Burası etrafı çiçeklerle dolu muazzam bir çayır.Neden burada olduğumu ve nasıl geldiğimi bilmiyorum.Tek bildiğim şey uzun zamandır ilk kez huzurlu hissettiğim.Sanki geçmişin izlerinden arınmıştım ve kafamı kurcalayan her şey yok olmuştu.

Hissetmeyi özlediğim huzur,düşüncelerimi bir süreliğine susturdu ve sadece yaşadığım ana ait kıldı beni.Gözlerim merakla etrafta dolandığında uçsuz bucaksız bir yeşillikle beraber, mis kokulu çiçeklerin çevrelediği saf doğaya baktım.

Burada insan elinden çıkma beton yığınları yoktu,aksine insan elinden çıkamayacak kadar kusursuzdu.Gökyüzü berrak maviliğiyle doğanın üstüne örtülmüştü.Rüzgarın acıklı ıslığı ise kuşların neşeyle söylediği şarkıya karışarak ahenkli bir melodi sergiliyordu.

İçimde oluşan rahatlama hissiyle sonsuza kadar burada kalmak istemiştim.Gözlerimi bir türlü çekemiyor,hipnoz olmuşcasına bu güzelliği izliyordum.Arkama dönüp incelemeye devam ettiğim sırada uzakta yaprakları olmayan bir ağaç dikkatimi çekti.

Daha iyi görmek amacıyla gözlerimi kısarak yavaş adımlarla oraya doğru ilerledim.Geldiğim yer ağaca çok yakın sayılmasa da çınar ağacı olduğunu anlamamla adımlarımı durdurdum.Haşmetli bir ağaçtı ve dalları oldukça fazlaydı.Büyük bir dalına ise salıncak yapılmış,salıncakta arkası dönük oturan birisi vardı.

Oturan kişiyi merak etmediğimi söylesem yalan olurdu fakat umursamadan gitmeye karar verdim.Hem gitsem ne diyecektim ki?En iyisi huzurumla baş başa kalmaktı.

Verdiğim karar doğrultusunda arkamı döndüğüm sırada birinin bana telaşsız,naif bir ses tonuyla seslendiğini duydum.

"Kızım buradayım,ben geldim."

Basit bir cümle ayaklarımı olduğu yere çivilemiş,kalbimin ritmini oldukça üst seviyelere taşımıştı.Kulaklarımda duyduğum kalp atışlarım her tekrarlandığında özlemimin kalbimden taştığını hissettim.Bunlarla eş zamanlı olarak gözlerim sonuna kadar dolmuş,yaşadığım duygu karmaşası yetmezmiş gibi görüşüm tamamen bulanıklaşmıştı.

Kendimi tutmaya çalıştım fakat bir inci kirpiklerimin arasından firar ettiği an dudaklarım küçük bir hıçkırığa ev sahipliği yaptı.Bir nevi ağır hislerimin kırılma noktasıydı küçük hıçkırığım.Verdiğim reaksiyonlar epey fazlaydı fakat bunların hepsi saniyeler içinde yaşanmıştı.Bunları yapan,anneme duyduğum bitmek bilmeyen özlemdi.

Ardı ardına sıralanan hıçkırıklarımla beraber çınar ağacına doğru döndüm.Annem salıncaktan kalkmış,bana doğru bakıyordu.Ben ise hareket dahi ettiremeyeceğimi sandığım bacaklarıma gelen anlık kuvvetle bir yandan ona doğru son hızımla koşuyor bir yandan da bizi ayıran kadere feryat edercesine ağlıyordum.Arada ayağım takılıyor ve yalpalıyordum fakat düşsem dahi hemen kalkıp yoluma devam ettim.Ciğerlerim yanıyor,aldığım her nefeste boğuluyordum adeta.Gözlerimdeki yaşlardan dolayı olan buğu yerini koruyor,çınar ağacını bile zor zar görmemi sağlıyordu.

Varmama birkaç adım kala gözlerim anlığına başka bir yere döndüğünde önümde duran taşa takıldım ve sertçe yere düştüm.Aceleyle canımın acıdığını bile hissedemeden yerden kalktım ve gördüğüm manzarayla donup kaldım.Tekrar gitmişti ve beni tek başıma bırakmıştı. 

"ANNEE!"

Boğazımı yırtarcasına bağırmamın karşılığında ağaçtan kaçan kuşların kanat çırpışları haricinde, anneme dair küçücük bir umutla beklediğim sesi duyamadım.Kendimi hiç bu kadar tükenmiş hissetmemiştim.

TÜYWhere stories live. Discover now