YETMİŞ BEŞİNCİ BÖLÜM: "YENİDEN ANNE VE BABA"

En başından başla
                                    

"Bakıyorum da hasretime dayanamıyorsun." dediğimde Ulaş'ın gülüşü kulaklarıma doldu.

"Hislerini benim üzerimden söylemekten asla sıkılmayacaksın değil mi?"

Oturduğum koltuktan kalkarken "Neyden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok." dedim.

"Birazdan Fatih'i dersi var, ona gideceğim. Sende gelmek ister misin?" diye sorduğunda heyecanla duraksadım.

"Evet." dedim hızlı bir şekilde. Uzun zamandır Fatih'i görmüyordum, böylece hem onu görebilirdim hem de onunla vakit geçirebilirdim.

"O zaman on dakika içinde Fatihlere gel, servis on beş dakikaya gelecek çünkü." Ulaş'ın yönlendirmesiyle telefonu kapatıp aceleyle odama doğru ilerledim. Fatih bizden büyük olmasına rağmen korumam gerektiğini hissettiğim birisiydi. Sadece özel bir çocuk olması yüzünden değildi, kendi olması nedeniyle de ona karşı garip bir sevgi besliyordum. Benim bile aklıma gelmezken Caelo'nun mezarına çiçek getirmişti. İnce düşünceli ve çok temiz kalpli bir çocuktu.

Üzerimi değiştirip hızlıca gerekli eşyaları alıp evden çıkarak Fatihlere doğru yola koyuldum. Annem gelmeden döneceğimi düşünsem bile ona kısa bir mesaj yollayıp nereye gittiğimi haber verdim. Fatihlerin evine vardığımda kapıyı bana Fidan açtı. Hemen arkasında Ulaş ile boğan bir Fikret ve üzerine mont giydirilmeye çalışılan bir Fatih vardı.

"Hoş geldin Namverân!" Fatih'in annesi beni görünce hemen gülümsedi. Fatih de bu boşluktan faydalanarak kendisini annesinden kurtarıp Ulaş'ın üzerine attı. Ulaş Fatih ile Fikret'in arasında çırpınırken yere kapaklandı böylece.

"Hoş buldum." dedim ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girerken. Fidan ardımdan kapıyı kapattı. Ulaş alta kaldığı için çırpınırken annesi Fatih'i kaldırmaya çalışıyordu ama umurunda değildi.

"Nam..." diye inledi Ulaş patlamak üzere olan bir balon gibi kızarırken. "Eğer sevgilim olmaya devam etmek istiyorsan...yardım et..."

"Tehdit etmesene oğlum kızı." Fatih'in annesi duraksayıp Ulaş'ı ayıplayınca güldüm.

"Tehdit değil yardım çağırısıydı." Yanlarına gidip yere çömdüm. "Fatih, ben geldim." dedim en sevimli halimle. Tabii benim gibi birisi ne kadar sevimli olabilirse ancak o kadar sevimli olabilmiştim eminim. Kollarımı iki yana açtım. "Kucak?"

"Kucak!" Fatih kelimemi tekrarladı, ardından da Ulaş'ın göğsüne abanarak üzerinden kalktı. Bu sırada Ulaş ikinci bir ölme tehlikesi yaşadı, bunu komik bulan Fikret ise kıkır kıkır gülüyordu. Fatih Ulaş'ın üzerinden kalkıp bana doğru atıldı ve koca kollarını bir anda boynuma doladı. "Kucak!" derken beni öyle sert kucaklıyordu ki bir an nefessiz kaldım. Ne kadar güçlü olduğunu unuttuğu için bu tarz sorunlar arada yaşanabiliyordu.

"Fatih... Nam ile el sıkışmak ister misin?" diye sordum kesin nefesler eşliğinde. Fatih önce beni umursamadı ama ne zaman onu belinden gıdıkladım, işte o zaman dikkatini bana verdi.

"Gıdıklama yok." Fatih kollarını benden ayırdığında rahatlayıp nefes alabildim. Ulaş ile Fikret yerden kalkarken Fidan Fatih'in çantasını hazırlamakla meşguldü.

"O zaman söz verelim, ben seni gıdıklamayacağım, sende beni sıkıca sarmayacaksın. Söz mü?" Ona serçe parmağımı uzattığımda beni taklit etti. Serçe parmaklarımızı birbirine geçirdikten sonra baş parmağını yakaladım ve beni parmağımla birleştirdim. "Söz!"

"Söz!" dedi gülümseyerek.

"Hadi, servis neredeyse gelir." Annesi saate bakarak aceleyle konuşunca ayaklandık.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin