ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "SEÇİMLER VE GETİRDİKLERİ"

8.1K 681 96
                                    


Eve döndüğümde annem koltukta bacak bacak üzerine atmış bir şekilde beni bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve döndüğümde annem koltukta bacak bacak üzerine atmış bir şekilde beni bekliyordu. Suratında öyle kızgın bir ifade vardı ki bunun karşısında yutkunmam gerekti. Büyükannem koltuğun üzerinde yarı uyuklar bir vaziyetti ama annem adımı söyler söylemez anında yerinde hoplayıp uyandı. Gözleri oldukça yorgun bakıyordu, yine lenf bezleri büyümüştü. Önündeki meyveleri yine yememişti ama bu sefer annemin odağı onun beslenmesinde değildi, bendeydi.

"Namverân Somer," dedi annem ciddi bir sesle. Karşısındaki tekli koltuğu işaret ettiğinde onlara acıyan yanağımı belli etmemeye çalışarak çantamı ve montumu çıkarıp koltuğa oturdum. Lale Hanım'ın fondötenlerinden biriyle, en koyu farını karıştırıp yanağımdaki kocaman lekenin üzerine sürmüştük. Benden ondan daha esmer tenli olduğum için rengi tutturmak uzun zamanımızı almıştı ama en azından suratımdaki morluk fark edilmiyordu. Sabah aynı işlemi annemin makyaj malzemeleriyle denemem gerekiyor ama bu sefer daha şanslıydım, onunla ten renklerimiz neredeyse aynıydı. Koltuğa oturduğum anda annem gözlerini kısıp beni inceledi ve keskin bakışları hemen dudağımın üzerindeki küçük banda kaydı. "Dudağındaki ne?"

"Problem çocuğa olan sinirimden fazla ısırmışım kanattım, önemli bir şey değil." dedim.

Büyükannem yorgun bir sesle, "İyi misin Nam?" diye sorduğunda kafamı salladım.

"İyiyim büyükanne." Anneme döndüm. "Sorun ne anne?"

"Bugün okul çıkışı hemen eve gelmen gerekiyordu, unuttun mu Namverân?" diye sorduğunda annem kaşlarımı çattım. İşte o an annemin stüdyoda işi olduğunu, akşam geç geleceğini ve büyükannemin birkaç gündür kötüleştiğini, okuldan erken çıkıp onun yanında kalmamı istediğini hatırladım.

Elimi kafama yaslayıp nefesimi dışarıya verdim. "Özür dilerim anne, tamamen aklımdan çıkmış..."

"Namverân-" dedi annem ama büyükannem konuşmasına izin vermedi.

"Tamam kızım, bu kadar üzerine gitme." Ardından hafifçe öksürdü.

Annem büyükanneme endişeli gözlerle baktı, zaten o bakıştan önce bile bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyordum. "Gel anne, seni yatağına götürelim de biraz uyu. Hem bak Namverân da eve geldi."

Büyükannem kafasını sallayınca annem onu yavaşça koltukaltlarından tutup ayağa kaldırdı ve odasına götürdü. Onların salondan çıkmasıyla bende mutfağa gittim, kendime bir bardak soğuk su doldurup yemek masasına oturduğumda çok geçmeden annem de mutfağa geldi. Yavaşça mutfak kapısını kapattı ve karşımdaki sandalyeye oturdu. Her zamankinden farklıydı, yüzünde belli bir yorgunluk vardı. Koyu gözlerinin altları koyulaşmıştı, saçlarını garip bir topuz yapmıştı.

"Anne?" diye seslendim bardağı masaya bırakırken. Önce suratıma baktı, sonra ise boynunu ovmaya başladı.

"Büyükannen yine kötüleşmeye başladı, ilaçlarını içiyor ama kemoterapi görmesi gerek. Eğer böyle devam ederse, doktor..." Elini boynundan çekti ve masaya yasladı güç almak ister gibi. "çok geç olabileceğini söyledi."

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin