ELLİNCİ BÖLÜM: "YARISI TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ PAPATYALAR"

6.4K 610 49
                                    

Bölüm şarkısı;

KOKIA - Chouwa Oto [Giniro No Kami No Agito Film Müziği]




Işıl ile konuştuklarımı Ulaş'a söylememiştim. Zaten okul çıkışı direkt olarak evin yolunu tutmuştum, Ulaş'ta işe gitmişti. Okul çıkışları işe gidecek, kapanışa kadar orada kalacaktı. Bu sayede sabahları okula gelebiliyordu. Gecelerimi ona ders anlatarak geçirmemi istememişti ama ben yine de kendi çalışmalarımdan arta kalan zamanlarımda ona anlatacağım konuların özetlerini çıkarıyor, ona özel notlar hazırlıyordum. Bir şekilde bana da faydası oluyordu çünkü tekrar etmiş oluyordum. Tabii tüm bunların yanında hala Makber ve Öğrenci Birliği ile yapılacak festivalin planlamasını yapıyorduk. Sınavlardan sonraki hafta gerçekleştirilecek gün için Makber tüm planlamaları bitirdiğimizde müdüre gidip gerekli izinleri alacaktı. Tahminen bu hafta bitmeden izin almış olurduk.

Yapacaklarımızı şu anlık bir ben bir de Öğrenci Birliği biliyordu. Düzenleyeceğimiz etkinlikte yeteri kadar para toparlamamız gerekiyordu çünkü Makber'in babasının ondan ablaları önünde özür dilemesini dört gözle bekliyordum. Başarıya ulaşmayı istememin bir diğer sebebi de büyükannemdi. Bana bir çok fikir vermişti, heyecanlıyla beni de heyecanlandırmıştı, kardeş okulumuza yaptıracağımız binanın onun ruhunu da onurlandıracağını biliyordum.

Eroltu ile evimin bakıştığı taş yola ulaştığımda Fatih ile Fidan'ı yolun ortasında tartışırken buldum. Fidan'ın üzerinde baristalık yaparken giydiği kıyafetler vardı. Fatih ise bir elinde papatyalar, bir elinde yanından asla ayırmadığı, Ulaş'ın doğum gününde anne ile babasının kendisine aldığı ve sonradan ona hediye ettiği kırmızı kamyonun ipi, sinirden kıpkırmızı olmuş bir suratla şiddetle kardeşinin söylediklerine karşı çıkıyordu. Yavaşça yanlarına yaklaştım, Fidan ondan ne istiyorsa Fatih bunu yapmayı zerre istemiyor gibiydi.

"Hadi ama artık, lütfen! Annem seni bekliyor."

"Olmaz. İstemiyom." Fatih omuzlarını silkti ve Fidan'ın yakalamış olduğu sol kolunu ondan kurtarmak için çekiştirmeye başladı ama Fidan'ın bırakmaya niyeti yoktu.

Kız bıkkınlıkla ofladı. "Fatih ağabey lütfen! Yoruldum bak."

Fatih bir anda daha çok sinirlendi ve hızlıca kendini Fidan'dan kurtardı. Genç kız beklemediği güç yüzünden sendelerken Fatih bir anda ondan kurtulmak için vurmak amacıyla elini kaldırdı. Bende koşuşturarak aralarına girdim.

"Fatih dur, ne yapıyorsun?" Fatih'in kaldırdığı elini tuttuğumda tembel bakışları bir anda bana döndü ve yamuk dişlerinin olduğu ağzıyla sinirini unutup gülümsedi.

"Nam! Nam!" Papatyalar dolu elini başına götürdü. "Baş baş!"

Bende elimi başıma götürdüm. Yeni karşılaşmıştık ama Fatih'in yaptıklarını sorgulamıyordum. "Baş baş! Fatih neden Fidan'a vurmaya çalışıyorsun?"

"Abi dedi. Abi değilim. Abi yok!" Fatih yine kızgınca Fidan'a bakınca kız iç geçirdi.

"Beni ablası sanıyor."

"Çok normal." dedim Fatih'in havadaki elini yavaşça yere indirirken. "Zihinsel olarak senden çok küçük, bedensel büyüklüğünün ve gücünün de farkında değil."

"Ona ne zaman 'ağabey' desem bu şekilde kızıyor." Elini kafasına götürdü. "Bir an için aklımdan çıktı."

Bakışlarımı Fatih'e çevirdim. Elini tuttuğum elime bakıyordu şimdi dikkatlice. "Fatih," diye seslendim dikkatini çekmek için. Gözlerini hemen bana doğru çevirdi. "papatyaları ne için aldın?"

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin