8

2.8K 360 31
                                    

Pazar günü kitabı bitirmiş olsam da hazmedemediğimi hissediyorum. Sanki yazar bana birçok vaatte bulunmuş da finalde hiçbirini görememişim gibi hissediyorum. Bu benim çekingenliğimi yenmeme yardımcı oluyor ve ilk kez Asya ile konuşmamızı ben başlatıyorum.

-Kitap bitti. Gerçek mi, gerçek değil mi?

Cevabı çabuk gelmiyor. Kardeşimle oyun oynuyor, annemle alışverişe gidiyor ve ödevlerimi yapmaya başlıyorum. Matematik ödevimi yarılamışken telefonum titriyor.

-Gerçek. :) Sevdin mi Alper?

-Evet. Sanırım. Bilmiyorum. Sinirliyim Asya.

-Sonu seni tatmin etmedi mi?

Asya gülüyor mu bilmiyorum ama içimden bir ses eğlendiğini haykırıyor.

-Hayır. HİÇ!

Ona yazarken hislerimin daha belirgin olduğunu fark ediyorum. Geçen birkaç saat okuduklarımı sindirmeme vesile olmuş olabilir.

Cevap vermesini bekliyorum ama geçen beş dakikanın ardından pes ediyorum. Ödevime dönmek üzereyken telefonum çalmaya başlayınca irkiliyorum. Ekranda Asya ismini görmek soluğumu kesiyor. Ellerimin ani titreyişini yok saymaya çalışarak kulağıma dolan müziği durduruyor ve yutkunup aramayı cevaplıyorum.

"Hadi içini dök, belli ki kitap canını sıkmış."

Sesini duymak tüylerimi ürpertiyor. İstemsizce gözlerimi kapatıp gülümsüyorum.

"Sırf içimi dökebilmem için mi aradın?"

"Elbette. Tabii bir yandan da çamaşırları topluyorum. Hadi başla."

Gerginliğim gülüşüyle yatışıyor. Ardından kitapla ilgili aklıma gelen her şeyi anlatıyor, âdeta sıkıntımı Asya'ya döküyorum. Beni sessizce dinliyor, ara sıra gülmek ve sorularımı cevaplamak dışında yorum bile yapmıyor. Nihayet rahatladığımı hissettiğimde yarım saat geçtiğini fark ediyorum. Ben sustuğumda Asya tekrar gülüyor:

"Bitti mi?"

Bu kez usulca konuşuyorum. Az evvelki çıkışlarımın yanında bu uysallık şaşırtıcı olsa gerek. "Evet."

"Aynı şeyleri düşünmüşüz resmen. Beni yanıltmayacağını biliyordum."

"Hım... Bundan ne anlamam gerekiyor?"

"Boş ver, sen direkt söylediğim şeyler haricini anlamıyorsun zaten."

Alayla gülüyor. Belki söylediğine bozulmam gerekir ama ben de gülüyorum.

"Belki filmleri beraber izleriz Alper."

"Bu çok güzel olurdu ama nasıl?"

Onu evime davet etmeye cesaret edebilir miyim? Anneme durumu nasıl açıklarım? Asya'yı elbette tanıyor. Günümüzün birbirinden kopmuş bağlarının aksine mahallemizde komşuluk zamanın tozlu sayfalarına gömülmüş değil. Her ay düzenledikleri "Altın Günü" başlıklı içinde hiç altın içermeyen buluşmalarla bu bağı koparmamaya gayret ediyorlar. Fakat kimse bizim arkadaş olduğumuzu bilmiyor. Daha önce birbirimizin evine gitmişliğimiz yok. Ve insanlar ona olan bakışlarımı gördüğünde kalbimi okuyabilir. Bu da her şeyi mahveder.

Birkaç saniye içinde aklıma doluşan düşünceler üzerine kaşlarımı çatıyorum. Asya her şeyden bihaber konuşuyor.

"Hallederiz, bana bırak. Şimdi kapatmam lazım."

"Tamam."

"Okulda görüşürüz Alper."

"Görüşürüz Asya."

Telefonu kapatıp ödevlerime dönüyorum. Bazen yapılması gereken şeyler bir kaçıştır. Sizi olmak istediğiniz ama asla olamayacağınızı bildiğiniz yerlerin hayalinden korur. Düşünmek için ölüp bittiğiniz ama düşünmemeniz gereken şeyleri, kişileri, kovalamak için birebirdir.







Instagram: kopru_busra

Çengelli İğneOù les histoires vivent. Découvrez maintenant