Hızla arabadan çıkıp peşine takıldım. "Yani o da kıskandı diyorsun?"

Dudaklarını büzerken kafasını salladı. Önemsememiş gibi yapıp önüme döndüm. Ateş beni kıskanacak değil di ya? Neden kıskanacaktı ki? Başımı hafifçe salladım. Hayır, beni kıskanacak değildi.

Kafeye girip boş bir masaya oturmamızın ardından gelen garsondan kahveleri istedik. Barış ve Yade aralarında konuşurken ben düşencelerimle bir tartışma içerisindeydim. Ta ki masada ki telefonum titreyene kadar. Dikkatimi çekmeyi başaran telefon yüzünden yanağımı yaşlandığım elimden çektim. Telefonu elime alıp gelen mesaja baktım. Karan'dandı.

Karabasan: Naber

Mesaja kaş çatıp soru işareti attım. Ardından saniyeler içinde yeni mesaj geldi.

Karabasan: Ne soramaz mıyım?

G: Sorabilirsinde daha önce hiç sormadığından..

Karabasan: Sordum işte

Karabasan: Her şeyin bir ilki vardır

Karabasan: Napıyorsunuz?

G: Karan oturuyoruz?

Başımı telefondan kaldırıp Barış ve Yade'yi bölerek söze girdim.

"Karan napıyorsunuz diye yazdı!"

Gülerek ve heyecanlı bir sesle konuşmama gerek yoktu aslında söylediklerim ikisinin dikkatini çekmek için yeterliydi. Ama yinede o sesle konuşmuştum.

Yade kafasını resmen telefonuma gömdüğümde yeni bir mesaj gelmişti.

Karabasan: O çocuk kimdi?

İkimizde aynı anda bağırıp çıldırırken Barış mesajı görmediğinden yaklaşarak meraklı bir sesle konuştu.

"Ne, noldu! Bana da söyleyin! Ne dedi?"

Ona cevap vermeden hemen önce mesaja cevap verdim.

G: Kim? Barış mı?

Karabasan: Adı her ne boksa işte

Biz yeni bir şaşkınlık ve heyecanlık krizi geçirirken Barış yine araya girdi.

"Hey! Bana da söyleyin! Ne diyor! Kime söylüyorum!"

Barış'ın söylediklerini sanki duymuyormuşum gibi yeniden telefona yöneldim.

G: Niye küfür ediyorsun enişteme Allah Allah

Biz yeni bir çığlık kopardığımızda Barış artık isyan edip yerinden kalkmış sandalyesiyle beraber diğer yanıma geçmişti. Mesajımı gören Karan bir kaç kez bir şeyler yazıp sildi. Mesajları okuyan Barış yer yer şaşkınlık belirtisi göstersede bizim kadar çıldırmadı.

Tüm dikkatimi tekrar telefonuma çevirdim. En sonunda mesaj göndermeyi başarabilmişti.

Karabasan: Tamam

"Tamam mı?"

Yade, cevaptan hoşlanmadığını belirten garip bir ses tonuyla konuştu. Ben ise kaşlarımı çatmış bir şekilde ekrana bakmaya devam ediyordum. Bir kaç saniyenin ardından çevrimdışı olduğunda ise daha çok çatıldı kaşlarım.

"Aga bir şey söyleyeyim mi?"

Sandalyesiyle birlikte eski yerinde dönen Barış dikkatimizi çekmeyi başarmıştı. Biz bir cevap vermeden o tekrar söze atıldı.

"Bu çocuk, seni sadece arkadaş olarak görüyor olamaz. Net."

Yade'nin şaşkın bakışları heyecanla karışmaya başladı. "Ne! Nasıl yani?" Tıpkı bakışları gibi seside heyecan barındırıyordu. Barış omuz silkip önünde ki bardağı avuçladı. Ardından "kıskanmış işte belli. İnsan arkadaşını ne diye bir erkekten kıskansın" dedi. Haklıydıda. Ancak emin olmamız gerekiyordu.

Abimin Kankası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin