Bölüm Üç - Kabuslar

495 38 1.7K
                                    

Nasılsınız? umarım herkes iyidir ve evde kalmaya dikkat ediyordur. En kısa zamanda normal hayata dönmek dileği ile...

Okumaya başlamadan önce lütfen yıldıza basmayı unutmayın.⭐️

Satır aralarımız boş kalmasın. 🤍

Keyifli okumalar.

İnstagram: Asrimavi_

Bölüm Şarkısı: Shaed & Zayn - Trampoline

Bölüm Üç: Kabus

Güneşin peşinden koşarak gelen gece, yine kabuslarımın ev sahibi olmuştu. Son beş gündür olduğu gibi sisli bir geceyi andıran buğulu gözlerle yatağımdan fırlamıştım. Nefes almak o kadar zordu ki, titreyen parmaklarım boğazıma sarıldı; sanki biri beni boğmaya çalışıyordu. Sırtımı yatağın başlığına dayayıp önüme düşen saçlarımı geriye doğru attım ve  komodinin üzerindeki sürahiyi kavrayıp bardağı doldurdum. Kavradığım bardağı yine komodinin üzerinde ki çalmaya başlayan telefonumla çığlık atıp yere düşürmem bir oldu. Sanırım bu gece benim için her açıdan zor olacaktı. Yere düşüp, yatağımın altına doğru yuvarlanan bardağımı önemsemeden telefonumu alıp bu saatte kimin aradığına baktım. Tabi ki facetime dan beni arayabilirsin derken kesinlikle saat farkını düşünmeden konuştuğum Emma'dan başkası değildi. Hemen aramayı yanıtlayıp konuştum. "Cidden mi? Saat gecenin üç buçuğunda mı?"

Gözlerini bayıp başını olumsuzca iki yana salladı. "Cık, cık, cık. Bende seni deliler gibi özledim bebeğim!"  İğneleyici ses tonuyla konuşup iki elini yana doğru açarak devam etti konuşmasına: "Çanta odamda dolanıyordum ve seninle en son aldığımız o mükemmellik abidesi olan parçayı görünce direk aradım. Tanrım, gideli bir hafta oldu ama bana yıllar gibi geldi." Onun her yanından neşe akan hayat dolu sesini duymak bulunduğum ruh halinden biraz da olsa sıyrılmamı sağlamıştı. Dudağım sağ tarafa doğru kayıp elimde olmadan üzgün bir gülümseme gösterdim ona. "İnan bana burada yapayalnız kalan ben, seni daha çok özledi." Bu ülkeyi yaşadığım şehri bilmiyordum, tanıdığım kimse de yoktu ve kelimenin tam anlamıyla yalnız kalmıştım .

Havadaki elleri aşağı düşerken telefon ekranına iyice yaklaşıp zannımca yüzümü inceledi. "Hey, hey tatlım sen  iyi misin? Yoksa yine mi kabus gördün?" Neredeyse ekrana yapışacak burnuna bakıp iyice gülümsedim. O iyi ki vardı.

"Evet, çok garipti Emma. Aklımdan hala çıkmıyor o kadar gerçekçiydi ki, sanki... sanki ölüyormuş gibiydim."

"Dur bakalım hiçbir şey anlamıyorum, en başından anlat."

"Ateşlerin içinde birileri vardı, yattaydılar. Her yer yanıyordu adım atacak yerleri bile yoktu. Sonra erkek kızı kucağına alıp suya atladı, her şey çok bulanıktı Em onların kim olduğunu bilmiyorum sadece kızın uzun sarı saçları ateşlerin arasında güneş gibi parlıyordu. Sonra kız dibe doğru çekildi,  ne kadar çırpındı bilmiyorum ama en son hatırladığım etrafın kana bulandığı ve boğuk bir çığlıktı. Günlerdir aynı kabusu görüyorum tek yaptığım onları izlemek ama sanki boğulan benim..." Başımı iki yana sallayıp içinde bulunduğum kötü düşten kurtulmaya çalıştım. "Sence neden aynı rüyayı sürekli görmeye devam ediyorum Emma?"

Baş parmağını çenesinin altına, işaret parmağını dudağına dayayıp çoktan düşünmeye başlayan arkadaşıma baktım, mavi gözleri, belirgin dudakları ve her daim yukarıya kalkık kaşlarıyla her zamanki gibi çok güzeldi. "Son zamanlarda bu tarz film-dizi izledin mi elmalı turtam?" Başımı olumsuzca iki yana salladım. İstanbul'a geldiğimden beri evi güzelce dayayıp döşemiş, bahçeye sevdiğim çiçeklerden dikmiştim. Etilerde, güzel bir villa artık buradaki evim olmuştu. "Imm o zaman..." ciddi ses tonuyla iyice ona odaklanıp ne söyleyeceğini bekledim. "Ah! bilmiyorum, açıkçası bir saat kadar önce Şeymacığımın yanındaydım. Devrelerim'i yaktı düşünemiyorum." Sırtım başlıktan aşağı doğru kayıp yatağım'la buluşurken dudaklarım iki yana ayrıldı. "Ne yaptınız, hala çok üzgün mü?"

Son Hislerimde Saklı SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin