3.Bölüm Seçmen Şapka

1K 80 6
                                    


Filmdeki sahnelerde geçen mekanları kendi gözlerimle görmeye o kadar dalmıştım ki tekneyle olan gezi boyunca tek bir kelime etmedim. Arada yanımda sudaki canlıların yüzeye yaklaşıp geri döndüğünü fark etsem de dikkatimi tam olarak onlara veremedim. Tek baktığım ay ışığında ışıl ışıl olan şatoydu. Aynı tekneyi paylaştığım John ve Neville'in ne düşündüğünü bilemesem de endişe ve heyecanlarını hissedebiliyordum.

Hargrid bizi beklememiz için bir odaya kadar eşlik etti. Profesör Mcgonagıll hali hazırda oradaydı zaten. Seçmen şapkanın yapacağı seçim için biraz beklememizi söyleyerek ayrıldı. Arkamda birinin çığlık attığını duyunca refleks ile döndüm ama gördüğüm sahne beni de neredeyse bayıltıyordu. Yerden yan duvarlardan ve hatta tavandan yarı şeffaf hayaletler sohbet ederek az önce Profesörün kaybolduğu kapıya doğru yöneliyorlardı.

Sevimli olmadığını söylemem gerekiyor, bazı hikayelerde söylendiği gibi hayaletlerin gelmesiyle ortam bir iki derece soğudu.

"birinci sınıflar sıraya girin."

Profesör gelip bizleri uyarana kadar donup kaldığımı fark etmemiştim. Sanırım yeni bir fobi edindim kendime hayırlı olsun.

Salona girdiğimizde gökyüzüne benzeyen tavan dört uzun yemek masası ve onların en sonunda bulunan öğretmenler masası hepsi hayallerimden daha görkemliydi. Film yapımcılarının gerçeğin yanından bile geçemedikleri anlaşılıyor. Üst sınıf öğrencilerinin bakışları altında seçmen şapkanın ve profesörlerin önünde toplandık. Profesör Mcgonagıll elindeki parşömenden öğrencileri tek tek çağırmaya başladı.

"Elizabeth bennet"

İsmimi duyduğumda kalbimin sesi kulaklarımı dolduruyordu. Dikkatle yaklaştım ve önümdeki tabureye oturdu. Profesör, gözlerim önümdeki kalabalığa bakarken aniden seçmen şapkayı kafama koyuverdi.

"lütfen beni hufflepuff bölümüne gönder diğer hiçbir yeri istemiyorum."

"hımm.. bir isyancı. Emin misin Rewınclaw seni iyi yerlere taşıya bilir bence oraya daha çok yakışırsın. Hayır mı?"

"hayır lütfen hufflepuff bölümü olsun lütfen."

"seçimin buysa . HUFFLEPUFF"

Şapka kafamdan çıkartılırken kulaktan kulağa gülümseyerek bölümümün masasına yöneldim giderken John ve Neville el salladım. Masaya oturduğumda yanımdaki üst sınıflar ve benden önce seçilen birinci sınıflar beni tebrik etti.

Seçimin en kritik anı Harry Potter'ın seçildiği andı sanırım benden hemen sonra o çıktı. Salonun hepsi sessizken tüm dikkat tabureye yürüyen sıska siyah saçlı çocuğa yöneldi. Az önce oradayken hissettiğim şeyleri düşününce biraz sempati duydum. Tabi beklendiği gibi Grfindor nidaları beni şaşırtmadı. Bir iki kişiden sonra John'a sıra geldi ve nedense şapka kafasına takılmadan önce göz göze geldik. Bana sanki biraz haylazca sırıtıyor gibi geldi.

"Hufflepuff."

Şapka kasından çıkarılır çıkarılmaz neville göz kırptı ve benim yanıma oturdu. Diğer kişiler gibi onu alkışlasam da biraz sarsak olduğumu itiraf etmeliyim sanırım ama ne yapabilirim biraz şaşırdım.

"John yoksa sen... bilerek mi buraya geldin"

"evet trende karar verdim annem ve abim biraz kızacaklar ama... hahahaa... olsun buna kesinlikle değer. Bence çok eğleneceğiz."

Yüzündeki kocaman gülümsemeye bakarken ben sadece başımı sallayabildim ama içten içe memnun oldum.

"Neville'in hangi bölüme gireceğine dair bahse girelim mi Lizy?

"Elbette neyine?"

"doğru tahmin eden diğerinin istediği bir şeyi koşulsuz yapacak."

"tamadır, kabul ediyorum. Bence Neville kesinlikle Grifindor olacak."

"bence Hufflepuff olacak."

İkimiz konuşmayı yeni bitirmişken Neville'in sırası geldi. Şapka takılmadan önce aynı John'nun yaptığı gibi bir an bana baktı. sonrasında ise ben kaybettim.

"HUFFLEPUFF"

Bölümden herkes alkışlarken yanımda John'nun yüzü gülmekten kızarmaya başladı. Neville yanımıza geldiğinde ikimizde onu tebrik ettik ama John gülmesini durduramadı nedensiz bende gülmeye başladım. Sonuç Neville'in gülmesiyle deli üçlü olarak durmadan gülmeye başladık. Trende söylediğim özgürlükle ilgili iki cümle üçümüzü de Hufflepuff bölümünün üyesi yapacağı hiç aklıma gelmemişti doğrusu.

Seçim bittiğinde Dumbeldore üçüncü kattaki yasağı, karanlık ormanı ve Hogwarts'ın sahip olduğu nadiir yasaklardan bir iki tanesini söyledikten sonra yemek şölenini başlattı.

Önümde beliren yemeklerin kokusuyla bir anda vuruldum denebilir. Yemek yiyen yüzlerce çocuk son derece gürültülü olabiliyormuş meğerse ama önemli değil son derece lezzetli olduklarını itiraf etmem gerekiyor. Neville sürekli ağzına bir şeyler tıkarken bir yandan da büyükannesinin onu kesin öldüreceğini söylemeye devam etti.

Pervasız cesaretini gördüğümde kesinlikle bir Grifindor olması gerektiğini düşünüyordum. John ise bir kez ailesinin ona kızacağını söylediği andan beri bunu umursadığını gösteren tek laf etmedi. Yemeği muhteşem bir çikolatalı puding ile sonlandırdıktan sonra kesin kararımı verdim. Kesinlikle bir ev cinine sahip olmalıyım. Yemek ve temizlik işini onlar kadar iyi yapan başka bir canlı olamaz. Özelliklede benim gibi tembel insanların kesinlikle bir ev cininin bakımına ihtiyacı var.

Bölüm başkanının rehberliğinin eşliğinde Hufflepuff yatakhanesine yönlendirildik. Ortak salonda son derece sıcak bir şöminenin etrafında oturmak için koltuklar, camın kenarına konmuş geniş bir masa, çeşitli kitapların olduğu bir kitaplık ve her köşeden fışkıran bitkilerle doluydu. Sarı renk ağırlıkta olmasına rağmen çok ferah bir kış bahçesindeymiş gibi hissettiriyordu. Botanikçi bir Profesöre sahip olmak kendini kesinlikle gösteriyordu.

Kızlar yatakhanesine geldiğimde daha önce şölende tanıştığın Milda, Rose ve Kate ile kalacağımız odaya girdik. Her birimizin eşyaları bir yatağın yanına yerleştirilmişti. Ayrıca sarı kalın perdelerle kaplı yatakların üstünde okul tarafından verilen bölümümüze ait rozetler ve diğer eşyalar yerleştirilmişti. Mao'yu kafesinde çıkartıp yatağın üstüne koydum ve pijamalarımı giydim. Sonrasında heyecanımız dinene kadar kızlarla gevezelik yaptık ve teker teker uykuya yenik düştük.

Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorumWhere stories live. Discover now