Hafiften kararmaya başlayan havaya bakarken Jin, Taehyung'un yanı başında olmasına rağmen aynı anda ondan ne kadar uzak olduğunu fark etti. İkisinin ayrı dünyaları vardı ve ne zaman Jin'inki Taehyung'un yörüngesine girse, her zaman bir sorun çıkıyordu. İkisinin birbirinin yörüngesine girmediği zaman bile, bir başkası tarafından sürekli birbirlerine doğru itiliyorlardı. Fakat hiçbir sorunun çıkmadığı tek olasılık, Taehyung'un Jin'in yörüngesine girdiği zamandı. Kendi isteğiyle gerçekleştirmediği hiçbir şey, Taehyung'un kendisini gerçekleştirmesine imkan vermiyordu.

O sırada Taehyung'un yörüngesini düşünen Jin'in omzuna, Taehyung'un başı usulca düştü. Bu kadar çabuk uyumasını beklemiyordu ama yorgun olduğu için böyle olduğunu düşündü Jin.

Taehyung'un başı onun omzunu yastık olarak kullanırken Jin, etrafına bakınmayı kesip en son nereye baktıysa o yönde kalmaya devam etti. Zira kıpırdandığında Taehyung'un uyanmasından korkuyordu.

Fakat her ne kadar uyanmasından korksa da, Taehyung derin bir uykudaymış gibi uyurken küçük hırıltılarla horlamaya başlamıştı. Arka sırada onlardan başka kimse yoktu. Gerçi otobüste bir eli geçmeyecek kadar kişiler de çoktan ön sıralara oturduğu için Taehyung'un hırıltısını sadece kendisi duydu o anda.

Bazen yolda kavislere denk geldiklerinde otobüs hopladığı için Taehyung'un kafası da eş zamanlı olarak omzundan hopluyordu fakat kavis bittikten sonra Jin'in omzuna tekrardan yaslandığı için herhangi bir sorun olmadı. Jin, dönüşlerde de Taehyung'un başının boşluğa düşmemesi için eliyle hafiften onu tutarak muhtemel uyanma koşullarını ortadan kaldırmıştı.

Bütün bunların içerisinden Jin kendisine itiraf etmesinin oldukça gülünç olduğunu fark etse de, Taehyung'un uyduğu zamana ait halini çok seviyordu. Zira Taehyung gözlerini kapattığında huzurla doluyor gibi görünüyordu. Fakat gözlerini açtığı zaman, gerçek dünyayla savaşmaya hazır bir savaşçıya dönüşüyordu.

Taehyung uyurken Jin de o sırada daha önce görmediği bu yerleri izlemeye koyulmuştu hayranlıkla. Aslında şehrin bu tarafı da, en az oturduğu şehir kısmı kadar aynıydı. Fakat burada daha önce görmediği insanları, evleri, çevreyi ya da tasarımları gördüğü için hayran kalmıştı. Yeni şeyler onda her zaman heyecan verici bir his oluştururdu. Daha önce gitmediği yerleri görünce, bir sürü farklı insanın da ayrı bir yaşantısı olduğunu hatırlıyordu çünkü. Birbirlerine benzemeyen bu insanların sadece yüzlerine bakarak yaşantılarını tahmin etmek, eğlenceli bir oyundu, bir nevi.

Bir müddet böyle giderlerken, otobüsün tekrardan bir kavisin üzerinden geçmesi yüzünden tekrar hopladılar. Bu hoplayışları, şu ana kadar yaşadıkları en büyük hoplama olduğundan aniden uyanmıştı Taehyung. Fakat tedirgin bir şekilde kalktığı için zaman ve mekan kavramları kendisinde karışmıştı. Ayılabilmesi için biraz süreye ihtiyaç duydu. Aniden uyandığı için de Jin'in omzunda yattığını fark etmemişti haliyle.

Kendine gelebildiğinde, nerede olduklarını anlamak için etrafa bakındı Taehyung. Buraya her geldiğinde bir durak öncesine koyulan yüksek bir kavis yüzünden otobüsün çok zıpladığını biliyordu. Yatarken de bu sebep yüzünden uyanacağına emin olduğu için rahatlıkla uyumuştu, beklediği gibi de uyanmıştı. ''Şimdi ineceğiz, Jin.''

Ayağa kalkıp Taehyung'un dediği durakta indiklerinde, direkt olarak alışveriş merkezinin önünde indikleri için yürüme mesafeleri oldukça azdı. Hava gittikçe kararmaya başlarken, akşam olmasına rağmen hiçbir zaman azalmayan kalabalıkla beraber alışveriş merkezinin içerisine girdiler.

Taehyung yine önden gittiğinden Jin hangi mağazaya girip girmeyeceğini Taehyung'a bıraktı. Zaten kendisi Taehyung'un isteği dışında bir mağazaya girmek istese bile, Taehyung'un ona izin vereceğinden şüpheliydi. Bugün için kıyafet seçimi yüzünden onun eleştirel bakışlarına yeterince maruz kalmıştı.

NIGHT CHANGES ~TaeJin~जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें