Eve Dönüş

220 115 111
                                    

Oy ve yorum atmayı unutmayın sizi seviyorum iyi okumalar.

Güneşin perdeleri açık penceremden yüzüme vuran yansıması ile uyandım gerçekten tüm evi mağarada yanan fener gibi aydınlatıyor yine uyuya kalmıştım bu ilaçlar bana uyku yapıyor
her yerde uykuya dalıyorum

Uykumdan ayılınca hemen ilacımı içtim
'aç karna içmem gerekiyormuş' okul yolu başladı yine radyodan bir şarkı açtım sıkıcı bir okul serüveninden ve iki yüzlü iğrenç insanlara katlandıktan sonra okul bitmiş

Eve varmıştım sonunda çok mutluyum yarın hafta sonu yani özgürüm biraz aedeni araştırdım ama Cennet anlamına gelmesinden başka bir şey yoktu ama alhena bana
"sırlar isimlerdedir"
demişti ben de alhenayı araştırmaya karar verdim 

google Alhena yazınca
"İkizler takımyıldızındaki en parlak üçüncü nesne"
olduğu çıkıyor gerçek adı bu muydu?
Psikologum arıyordu şu kadına sinir oluyorum ama annem gitmemde ısrar ediyor
telefonu açar açmaz kadın sıcak olmaya çalışan bir sesle

"Merhaba Ozan bey yarın ki randevu için hatırlatma yapmak istedim lütfen gelmeyi unutmayın"
"Teşekkür ederim ayşe hanım geleceğim iyi akşamlar"

Alhena bulanlar ipucunu hiç kayıp etmez dedi ama benim kayıp edicek bir ipucum bile yok ki yine telefonum çalıyor bugün arayan arayana

"Efendim anne"
"Oğlum seni çok özledik aramak istedik"
"Ben de sizi özledim anne"
"Hiç gelmeyecek misin buraya?"

Aslında Eskişehir  istanbula yakındı ama gitmek istemiyordum
benim deli olduğumu düşünen bir ailem vardı ve çocukluktan beri hep farklı düşünürdük sürekli tartışırdık

Zaten onlardan kaçmak için istanbulu yazdım onlarda bunun farkında ama bilmemezlikten geliyorlar farkındayım ama çok garip içim şu an gitmek istiyor 20 yıldır ilk defa böyle bir şey hissediyorum istemsizce ağızımdan

"Yarın geliyorum annecim"
lafı çıktı annem bunu orda ki herkese haber verdiğinde telefonda ki sevinç sesleri geliyordu biraz konuştuktan sonra laf ağızdan çıktı bir kere deyip valiz hazırlamaya başladım

İnternetten hemen bir bilet aldım yarın erkenden uçağım vardı uçakta uyumak için sabahladım bir sürü şey araştırdım ama hala elime bir ipucu geçmemişti ama bir şeyi bulmak için derine inmek gerekir belki gerekli ipucu köklerimdedir bu yüzden doğduğum yere gitmek  bana bir şey kazandırabilir

uçakta uyuya kaldığım için çabucak geçti araba kiralayıp eve vardım hiçbir şey değişmemişti 2 yıl önce ki gibiydi her şey hala o elma ağacı evim dibinde duruyor hala kapının dibinde ki basamaklardan biri kırık

gözümün önünden tüm çocukluk anılarım geçti annem koşarak bana sarıldı ardından babam sarıldı kendimi huzurlu hissediyorum böyle hissediceğimi düşünmemiştim ilk defa duygularım birbirine karışmıyordu ne hissettiğimi anlıyordum annemin leziz elinden yemekler yerken bir yandan  da sohbet ettik

sanırım şu an olmam gereken yerdeydim evet evet eminim olmam gereken yerdeyim ilk defa doğru bir şey yaptığımı hissediyorum her ne oluyorsa devam etmeli ve edicekti de biraz çocukluk anılarımın olduğu yerde dolaşmaya başladım normalde hatırladığım şeylerlerden daha çok hatırlamaya başlamıştım

daha önce buralarda görmediğim yeni birini gördüm yeni taşınmak için de biraz yaşlıydı yüzü kırışmış beli kamburluktan iki kat olmuş dökülen saçlarını kapatmak için örttüğü mavimsi tülbenti eski olduğu belli olan hırkası ve uzun çiçek desenli retro eteği ile elinde ki poşetleri zar zor taşırken zorlandığını acı çektiğini belli eden göz kapatmaları vardı yanına gidip

"Merhaba size yardımcı olmamı ister misiniz?"
Kafasını zor kaldırarak bana baktı titreyen sesi ile
"Çok iyi olur evladım" dedi gülümsemesi tıpkı Alhena gibiydi kalbi ısıtıyordu yolda yürürken sessizliği bıçak gibi bölerek
"Sizi daha önce burda görmemiştim"
"Burda mı yaşıyorsun?"
"Hayır yani... burda doğup büyüdüm okul için istanbula gittim"
Yaşına göre çok güzel bir lisanı çok güzeldi
"Anladım yavrum ben pek dışarı çıkmam o yüzden görmemişsindir sen Sevimin oğlu musun?"
"Annemi tanıyor musunuz"
"Tanımaz mıyım tanırım tabi"
"Nerden tanıyorsunuz?"
"Burası o kadar da büyük bir yer değil evladım herkes tanır herkesi"
"Peki sizin adınız nedir"
"Artemis adım Artemis"
Şaşırarak
"Artemis mi? Ne kadar güzel bir isim"

Sıcak gülümsemesini yine yaptı yıkık dökük zar zor ayakta duran kahverengi tahtalardan yapılmış bir eve vardığımızda durdu ve

"İşte burası benim fakirhane içeri buyurmaz mısın?"

Tanımadığım birinin evine girmek doğru değildir aslında ama kadına sebepsiz güven duydum ve içeri adım attım

gıcırdayan tahtalar tüm evde yankılanıyor gibiydi evin ruhu var gibiydi o kadar rahatlatan bir enerjisi vardı ki biraz garip kokuyordu sanki düzenli olarak tütsü yakılıyordu ama gayet hoş bir yanı da vardı kokunun en sevdiğiniz yemeğin ilk başta yadırgadığınız bir kokusu olur ama sonra güzel kokar ya öyleydi

mutfaktan bir süre gelmedi içeriye çaydanlıkla girdi koşarak elinden çaydanlığı aldım
kibar bir tonla
"Ne zahmet ettiniz"
"Ne zahmeti yavrum misafire ikram yapılmadan gönderilmez anadolumuzda bu böyledir"

Alhenaya benziyordu tıpkı onun gibi gülüyor onun gibi düzgün diksiyonlu konuşuyor şefkatli davranıyordu
sanki onun yaşlanmış haliydi ama alhena hiç yaşlanmıyor gibiydi aksine her seferinde gençleşiyor gibiydi

"Evladım sen ne okuyorsun?"
"Tıp okuyorum doktor olucağım allahın izniyle"
"İnşallah evladım inşallah"
"Çay çok lezzetliymiş"
"Melisa çayı giderken hatırlatı ver vereyim sanada"
"Çok teşekkür ederim"
Elimi tutarak
"O şefkatli merhamet dolu kalbini hiç kirletme emi yavrum dünyanın buna ihtiyacı var kalbinden sevgi eksik olmasın"

Durduk yere nerden çıktı şimdi bu anlamadım
Vericek bir cevap bulamadığım için sadece gülümsedim

kadınla konuştukça onu tanıyor gibi hissediyordum gitmek için kalktığımda bana melisa getirmek için gitti o sırada televizyonun üstünde duran kahverengi çerçevede ki minik fotoğraf dikkatimi çekti bu annemdi neden annemin fotoğrafı bu kadında var? Yanıma geldiğini görünce fotoğrafı uzatarak

"Annemin fotoğrafı sizde neden var?"
"Sadece annenin değil bütün sokağın eski yerlilerinin fotoğrafı var ben de hepsi elimde büyüdü"

Dediği gibi hepsinin fotoğrafı vardı bu her ne kadar ürkünç olsada çok takılmaya değer bir şey değil

Melisayı elime aldım ve eve doğru yürümeye başladım içeride çok az zaman geçirmeme rağmen hava kararmadan bir önce ki mavimsi tonundaydı

Evin kapısına gelince her iki tarafa ayrılmış telaşla etrafa bakan annem ve babamı gördüm beni görünce annem ağlamaya başladı

Doğru ya onlara haber vermedim nerde olduğumu merak etmiş olmalılar babam telaşlı sesle

"Nerdeydin oğlum? Seni çok merak ettik"
Araya annem sinirli ve ağlak sesle girdi
"Yürüyüşe diye çıktın kaç saattir yoksun nasıl merak ettik seni başına bir şey geldi sandım çok endişelendim"
"Haklısınız çok özür dilerim ama spontane gelişti her şey bir yaşlı kadın gördüm poşetleri taşıyamıyordu ben de ona yardım etmek istedim sonra bana çay ikram etti"
Annem gelip bana sarıldı
"Hadi yemek hazırladım"

Ve sinirli ses tonu gitmiş yerine şefkatli anne sesi gelmişti yemek yedikten sonra melisa çayının vermiş olduğu uyuşuluk ile yatağıma geçip hemen uyudum

Güneşin kör eden yansıması ile uyandığımda  ne kabus ne garip bir rüya nede Alhenayı görmüştüm acaba her şey bitti mi? Alhenanın bahis ettiği yolculuk memlekete dönüş müydü? Yoksa ilaçlar mı işe yaradı? Ya da bitti derken yeni başladı? Hangisi benim için en iyisi karar veremiyorum bu maceranın yarıda kalması mı yoksa sonucu ne olursa olsun bir sonuca varmak mı?....

Oy ve yorum atmayı unutmayın sizi seviyorum.

Kayıp Kimlik Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon