Nakaratın tekrarında bakışlarımı kağıttan çekmiştim ancak yinede kafamı kaldırmamıştım. Gözlerimi kapayarak kendimi melodiye verdim.  

"But in the end, it doesn't even matter
I had to fall to lose it all
But in the end, it doesn't even matter."

Karan'ın ne kadar başarılı biri olduğunu dinlediğim müzikten bir kez daha anlamıştım. Birebir aynısını yapmıştı. Bu işte gerçekten iyiydi.

Şarkı bitince kulaklığı çıkarıp kafamı kaldırdım. Gözlerim sadece Karan'a değdi. Elini kaldırıp baş parmağıyla beni onayladı. Bu işaretiyle boynumdaki kulaklığı çıkarıp mikrofona taktım. Ardından sandalyeden kalkıp cam kapıya doğru ilerledim. Bir kaç adımlık mesafede olan kapıya ulaştığımda içerideki sesleri biraz olsun duyabiliyordum.

Kapıyı açıp çıktım.

"Harika olacak."

Karan'ın sözleriyle onlara doğru ilerledim. Önünde ki bilgisayarda açık olan programdan bir şeyler yapıyordu.

"Sesimle oynayacak mısın?"

Meraklı bir şekilde sorduğum soruya cıkladı. Ardından "sadece ayarlama yapıcam. Son rötuş gibi düşün" dedi. Kafamı salladım.

"O zaman ben çıkıyorum?"

O soruma bir cevap vermezken Ateş şaşkın bir şekilde konuştu.

"Dinlemeyecek misin?"

Gözlerimi ona çevirdim. Sanki yanlış bir şey söylemiş gibi kendini toparlamaya çalıştı.

"Yani şey, ben her kaydımı dinlerimde o yüzden sordum. Sonuçta iyi olup olmadığına dair seninde bir karar vermen gerek."

Kaşlarımı çattım.

"Güzel olmadı mı?"

Başını hızla iki yana salladı.

"Hayır, harika oldu ama.. Ne bileyim. Ben dinlemeden rahat edemezdim yinede."

Önemsemiyormuş gibi bir tavır takındı. Bu tavır bana tanıdık gelmişti. Bende, onunla her konuşmamda aynı tavırı takınıyordum. Ancak bu tavrın yapmacıklığını onun kadar belli ediyorduysam, sıçtık.

Ayrıca diğer bir soru da şuydu ki, Ateş neden böyle bir şey yapmıştı? Önemsemiyormuş gibi davranmaya çalışmıştı?

"Güzel olduysa bir sorun yok o halde."

Omuz silkip odadan çıkmak adına hareketlendiğimde Kutay gülerek "sen ona bakma" dedi.

"O herkesi kendi gibi sanıyor."

Kutay'ın alaylı ses tonuna bakılırsa, Ateş böyle durumlarda çok seçici davranıyordu.

"Boş yapma Kutay."

Ateş, Kutay'ın söylediklerinden hoşlanmamış olduğunu belli eden bir sesle konuştu. Kutay ise yayıldığı koltukta doğrularak eline geçen ilk yastığı ona fırlattı.

"Sen yapma asıl. Sesehaş!"

Kutay'ın sonda söylediği şeyle kaşlarımı çattım. Hangi dil konuşmuştu bu?

"Sesehaş mı?"

Anlamadığımı belli edercesine mırıldanmıştım. Kutay kahkaha atmaya başladığında Ateş hızla ayağa kalktı ve az önce Kutay'ın ona fırlattığı yastığı sert bir şekilde geri yolladı.

"Lan!"

Sinirle bağırdığında ben hala neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.

Kutay karnına yediği yastık darbesi ile gülüşüne son vermişti. Ancak hala alaylı bir tavır vardı ifadesinde.

Abimin Kankası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin