-9

2.7K 195 47
                                    

İkiye On Kala
Bütün İstanbul Biliyor

~
Okurken yorumlarınızı eksik etmeyin
~
Yağıza gülüp geçmemle Yağızın yüzü düşmüştü yüzünün düşmesini takmayıp Bulut ve Edanın yanına gittim. Bulut yanıma gelip "Minik sen ne yapmaya çalışıyorsun? Dün saçma sapan bir şekilde Yağızı öpüyorsun bugünde Mervenin saçlarına yapışıyorsun" dediğinde sinirlendiğini anladım ve yaklaşıp saçlarını karıştırıp "Özür dilerim be Kıvırcık bu sıralar kafam çok karışık" dediğimde yüzü birazda olsa yumuşamıştı.

Hocaların geldiğini gördüğümde hocaları dinlemeye başladım. "Çocuklar buraya gelirken kiminle oturduysanız onunla oturacaksınız lütfen sorun çıkmasın" hocanın sözü ile sessiz bir küfür mırıldanıp otobüsümüze doğru gitmeye başladım. Ben bu çocuktan kaçmaya çalışırken ister istemez çocuğa çekiliyorum. Otobüsten içeri adımımı attığımda arkamdanda Bulut ve Eda'nın bindiğini gördüm. Yerime oturduğumda Yağız'da otobüse binmişti. Üzerinde Beyaz bir mont içindede yine Beyaz bir Sweat giydiğini gördüm.

Yanıma oturduğunda soğuk kanlılıkla yüzümü cama çevirip telefon ile uğraşmaya başladım. Tüm sosyal medya hesaplarımda dolandıktan sonra sıkılıp telefonumu bıraktım ve Yağıza döndüm bacağını çapraz bir şekilde bacağının üzerine atmış ve öylece sağımdaki pencereden dışarıya bakıyordu. Yani dışarıdaki karın oluşturduğu manzara eşsizdi bakması çok normal. Uludağ'a hiç gelmemiştim ve şuan dağa otobüsle çıkarken gördüğüm kadarıyla çok güzel bir yerdi.

Yağıza bir kez daha kafamı döndürdüğümde cama bakmayı bırakmış bilekliği ile uğraşmaya başlamıştı ona bir özür borcum olduğunu düşünüp "Yağız" diyerek ismini telaffuz ettiğimde bana döndürdü yüzünü ben ise konuşmaya devam ettim "Dün gece için sana bir özür borcum var galiba" o dediğim laftan sonra gülüp dudağını ıslattığında devam ettim "Bak, dün ne olduğunu doğru düzgün hatırlamıyorum bile ama ben aslında dün hiç içmeyecektim Nil iç deyince içmek zorunda kaldım ve bünyem alışık olmadığı içinde hemen sarhoş oldum, sonrası malum. Yani kısacası özür dilerim böyle bir şey olmamalıydı."

Yağız kafasını iki yana sallayıp konuştu
"Aslında hiç bir sorun yok. Çünkü sarhoşdun, bende öyle. Sadece abarttılar bu konuyu benim için bir sorun yok. Senin içinde öyle ise ne mutlu bize" deyip güldü onun gülmesi ile bende gülüp "Şuan rahatladım gerçekten" dedim. Ben Yağız dan ne kadar uzak durmaya çalışsamda istemeden ona çekiliyorum galiba.

Dağın tepesine çıktığımızda otobüsler durdu ve indik. Belkide Dağda olduğumuz için bilmiyorum ama normalinden çok üşüdüğümde kapşonumu kafama geçirdim ve Edaya bakınmaya başladım. Bulut ile birlikte indiklerinde Edanın koluna girip yürümeye başladık hocaların arkasından. Ortam gerçekten çok güzel. Yukarıda onlarca teleferik vardı her yer bembeyaz sanki hayatın tüm kötülüklerinden arınmış bir yer gibi. Sağ tarafımızda Dağın yüksek yerlerinden kayan kayakçılar, solumuzda ise kayak yapmayı bilmeyen kişiler kızak ile kayıyordu. Ben bugün ikisinide yapmayı düşünmüyorum açıkcası.

O yüzden, şu sağdaki Cafede sıcak çikolata içme planları kuruyorum. Hah birde teleferiğe binmek istiyorum. Bana göre değil kaymak falan filan. Zaten hayatı şans eseri yaşıyorum birde kayıp oramı buramı kıramam.

Hocalar kayak yapmayı bilenleri kayak merkezine götürürken bizimde serbest olduğumuzu uzaklara gitmememizi söyledi. Ben ise bunu fırsat bilip Bulut'a "Kıvırcık ben şurada gördüğün cafedeyim sonra yanımıza gelirsiniz" dediğimde "Tamam" deyip göz kırptı. Ben koca bir "Oh" çekip kafeteryaya doğru yürümeye başladım. İçeri girdiğimde çok sıcak bir ortam vardı içerisinde her şey ahşaptı sandalyeler, masalar hatta duvarlar.

GÜZELİM | Yarı Texting Where stories live. Discover now