Valerio küçük kızını kucağına alarak havaya kaldırdı ve onun karnını defalarca kez öptü "Orada en az senin kadar tatlı kelebekler var ve sanırım benim kızıl gözlerimi çok seviyorlar."

***

Victoria çimlere uzanmıştı ve gökyüzüne parmaklarıyla Felix'in adını çiziyordu. Bulutlar saniyeler içinde Felix'in yüzünü kendisine sunuyor ve Victoria'yı dünyanın en mutlu insanı kılıyordu.

Victoria kahkaha attı bulutlara doğru "Siz de en az benim kadar Felix'i seviyorsunuz." diye fısıldadı.

Leonardo'nun bedeni Victoria'nın görüş alanını engellediğinde, ayağa kalkmak için hareketlendi ama babası onu durdurdu "Felix kadar sevilmiyorum." dedi ve garip bir surat yaptı.

Victoria babasını yanına çekti ve bu kez parmaklarıyla "Leonardo Poena." ismini yazdı, Leonardo uzanarak kızının saçlarına küçük bir öpücük bıraktı. 

Leonardo ölümsüz olduğu an tüm duygularını yitiren bir canavara dönüşmüştü, ama Victoria, biricik kızı kendisine yeniden bir insanmış gibi hissettiriyordu. Duygulu ve korumacı bir baba gibi...

***

Keskinlik aşağı doğru süzülürken Victoria'nın ellerinden aniden çekildi hançer. Uzak bir köşeye gürültüyle düşerken, Victoria gözlerinin önünden dünyasının çekip alındığını gördü- her şey bulanıklaşıyordu ve düşmeden önce son gördüğü şey, Alec'in endişeyle ve acıyla dolu gözleri oldu.

***

Alec yalnızca Victoria'yı ziyaret etmek istemişti, çünkü bu akşam Corniglia'ya veda ediyor oldukları herkes tarafından biliniyordu. Felix hariç herkes... 

Aro, Leonardo'dan gelen son mektubu tüm Volturi üyelerinin yanında, yüksek bir sesle okumuştu. Leonardo bir kez daha Volterra'ya adımını atmayacağını, kalan yüzyıllarını dünyanın bir başka kentinde ve sürekli olarak yer değiştireceklerini yazmıştı. Victoria'dan bir kez olsun bahsetmemişti mektubunda, ama bu yer değişikliğinin bile Victoria için olduğunu herkes biliyordu.

Alec gözlerini yere indirdiğinde kardeşinin beline dokunduğunu ve sonra kendisine gülümsediğini anımsıyordu. Oysa Jane, kardeşi olsa da kimseyi teselliye kalkışmazdı. 

Alec şimdi buradaydı. Victoria'yı son kez görüyor olmadığını bilse de içinde bir hüzün denizi nefes alıyordu. Corniglia... Victoria'yı ilk kez gördüğü o günün aklından çıkmıyor olması haksızlıktı.

Alec, burnuna dolan kan kokusuyla ruhunun çekildiğini hissetti. Bu kan kokusu bir ölümlüye ait değildi, Alex'in kokusundan daha hafif ama onun kanından çok daha zarifti bu koku. Alec adımlarını hızlandırırken bileklerinden bir zehir yayıldı çevreye. Eğer Victoria yine birini öldürmek zorunda kaldıysa, bununla başının belaya girmesini yeniden engelleyecekti. 

Gördüğü manzara bir ölümsüzün cesediydi evet, ve burnu da onu yanıltmayarak bir ölümsüzü sermişti ayaklarının altına.

Ama tüm bunların yanı sıra, bir tanrıça güzelliğindeki Victoria'nın inci gibi parıldayan boynunda hançerin soğuk tarafını görmeyi beklemiyordu. Alec bir anlığına rüya gördüğünü zannetti, yerde yatan bir ceset ve az sonra onun yanına düşecek olan Victoria...

Alec ne yaptığını sorgulamaya bile fırsat bulamadan Victoria'ya koştu ve ellerinden alarak fırlattığı hançere bir an olsun bakmadı. Victoria kendi kollarındaydı ama kendisini görmüyordu, kızın yüzündeki tüm yaşam sevinci ve renk çekilmiş gibiydi. Alec o anda anladı yerde yatan ölümsüzün kim olduğunu...

Kız kendi kollarına yığılmadan önce, Alec onu kucağına aldı ve zehrini daha da yoğunlaştırdı. Victoria uyumak zorundaydı, bu acı geçene dek. Ve her ne olmuşsa burada, Alec onu yargılamayacaktı ve iyi olması için tüm varlığıyla onun yanında olmaya hazırdı.

Victoria'nın ayaklarının ucunda dolaşan 2 kurdu o an fark etti Alec ve zehrinin kurtları da etkilemesine izin vererek geriye çekildi.

***

Leonardo'nun bedeni önce bir kömür gibi taşlaşmış ve sonra da kum gibi dökülerek kendisine toprakta bir yer edinmişti. Ölümsüzlerin bir mezarı olmazdı ve Leonardo için de durum farklı olmadı. Alec Victoria'nın başından bir an bile ayrılmayarak her anını onunla geçirdi, kendisinin yazdığı mektup odanın bir köşesinde ve yerde duruyordu... 

Alec ayağa kalkmadı ya da kendi yazısıyla yazılmış o mektubu merak etmedi. Şu an ve uzun bir zaman için Victoria'nın yanında olmaktan başka bir şey zihnini meşgul etmiyordu, bunu yalnızca umutsuz aşkı için değil, Victoria'ya olan saf sevgisi için yapacaktı üstelik.

Victoria uykusunun arasında mırıldanırken bir damla gözyaşı gözlerinden süzüldü.

***

JANE VOLTURİ

Jane, Demetri'nin odasına sinsice girerken kardeşini düşünüyordu yalnızca. O kızın yanına gitmişti ve günlerdir ortada yoktu. Aro'yu sonsuza dek idare edebilirdi evet, ama kardeşini Aro'dan çok daha önce kendisi merak ediyordu.

Demetri küçük ölümsüzü gördüğünde ayağa kalktı ve başını eğdi saygıyla "Bir sorun mu var Jane?"

"Yalnızca senin halledebileceğin bir sorun Demetri." Jane elini sarı saçlarına götürdü ve bakışlarını Demetri'den kaçırarak "Alec, Victoria'nın yanına gitti. Benim için oraya gitmeni ve neler oluyorsa öğrenmeni istiyorum."

***

"Evet Demetri?" 

Demetri ellerini önünde birleştirdi ve korkuyla yutkundu "Corniglia'da ama-"

Jane cümlelerin yarısında bölünmesini, gizemli bir hava yaratılmasından hoşlanmıyordu "Devam et."

"Oraya adımımı bile atamadım." Demetri Jane'in kırmızı ve kötücül gözlerine baktı "Alec'in zehri tüm Corniglia'yı etkisi altına almış durumda."

"Victoria'nın gitmesini mi engellemeye çalışıyor bu aptal?" diye fısıldadı Jane, pencerenin önüne doğru ilerlerken bu kez Alec'i ziyaret edenin kendisi olması gerektiğini düşünüyordu.

"Ama yine de bir mektup buldum."

"Ne mektubu?"

"Senin için yazılmış ve Alec tarafından.."

Jane ona hızla döndü ve ellerinde tuttuğu mektubu almadan önce, dakikalarını çaldığı için tüm ateşini ona çevirdi. Demetri yere yüzüstü düşerken çığlık atmamak için dişlerini sıkıyordu, ama Jane'in hissettirdiği yangın bunun için pek mümkün değildi ve Demetri'nin bağırışları Volterra'yı doldururken Jane'in yüzü daha da asıldı okuduklarıyla beraber.

Alec bir süre gelmeyecekti ve rahatsız edilmeyi istemiyordu. 

Jane ve Aro tarafından olsa bile...


Okuduysan ve beğendiysen vote vermeyi unutma:) Teşekkür ederim<3

Cadı ve Vampir · Felix Volturi ·Where stories live. Discover now