"Gerçekten benim aptal bir kız olduğumu sandın, değil mi?" Victoria Valerio'nun ellerinde tuttuğu hançeri aldı "Seni uzun zamandır bekliyordum. Bebekken boğazıma dayadığın o hançerden beri."

"Yılan..." 

Victoria omuzlarını silkti ve gözlerini kıstı "Hiçbir şeyi sen yapmadın Valerio, ben sana ne için izin verdiysem onları yerine getirdin."

Valerio kalçasının üzerine düştü "Sonsuza kadar lanetli kalacağım." diye fısıldadı kendi kendine. 

"Sonsuza kadar değil." Victoria adamın omzuna dokundu "İzin ver seni bu lanetten kurtarayım Valerio."

Valerio başını kaldırdı "Nasıl?"

Victoria Valerio'nun sarı saçlarını tutarak geriye çekti ve hançerin soğuk, keskin yüzünü boğazına sapladı hiç acı duymaksızın "Senin yönteminle."

Victoria Valerio'nun boğazından akan siyah kanın bir havuza dönüşmesini ilgiyle izledi. Annesini hatırlamıyordu, babasını ve kardeşlerini de ama bebekliğine dair tek hatırladığı şey onun kendi boğazına sardığı elleriydi. Onu ölümden kurtulduğu günden bu yana bekliyordu. Katil her daim maktulüne dönerdi ne de olsa. Valerio kendi lanetinden kurtulmak için uzatmıştı ellerini Victoria'ya. Victoria hançer kendisinde olmadığını anlayana dek Valerio'dan şüphelenmeyi reddetmişti, ama buraya gelirken Valerio'nun bir hain olduğu gerçeği zihninde olan tek şeydi işte. Kırılmamıştı, darılmamıştı ve şaşırmamıştı da- insanların ne denli ikiyüzlü davranabileceklerini biliyordu. Victoria tüm bunları beyaz bir kundağa sarılıyken öğrenmişti, insanlardan uzak duruşu bu sebeptendi. Taşlaşmış kalbini ısıtabilen 3 ölümsüzden başka herkese şüpheyle bakmıştı, ama bundan sonra değil. Valerio bulunmuştu ve ölüme açmıştı kanatlarını. 

Victoria hala Valerio'nun boğazında olan hançerini çekti ve Valerio'nun başı toprağa düştü bedeniyle beraber. Victoria adımlarını evine yönelttiğinde dudaklarında varlığı inkar edilemez bir gülüş vardı, zaferin gülüşü. Victoria artık bilinmezin içinde kendisine karşı büyüyen nefretle karşı karşıya değildi. Düşmanları bizzat karşısına çıkacaktı, dostluk adı altında alçakça bir tatlılıkla değil.

Victoria hislerini dinleyerek arkasına baktı ve hiç beklemediği o şeyi gördü- ayaktaki Valerio'yu. Valerio boğazından beyaz gömleğine sicim gibi akan kanları umursamadan kendisine doğru yürüyordu.

Victoria gözlerini kısarak baktı karşısındaki anlaşılmaz yaratığa. Valerio kanlı dudaklarının arasından gülümsedi "Bu hançer.." diye haykırdı ormanın soğukluğunda "Beni ancak lanetimden arındırır."

***

DİANA

Diana'nın çevresi daima gücünü korkutan insanlarla doluydu, ama kendisi de korkusuz sayılmazdı. Gece rüyasında gördüğü katliam onu ilk kez korkuyla karşı karşıya bırakmıştı. Annesi Katherina'nın uğruna can verdiği hançeri bile onu huzura ulaştıramıyordu. Birkaç adım ötesinde bir melek masumiyetiyle uyuyan bebeğinin kulağına fısıldadığı ninniler bile onu sonsuza dek terk etmişti. Diana önce Leonardo'yu kaybetmişti sonrasındaysa eşini.. Birkaç gün önce ikiz olan oğulları onu terk ettikten sonra lanetlemişti. Sonsuza dek bir kurt olarak yaşayacaklardı. Şimdi düşündüğünde bunun gerçek olup olmadığını anlayamıyordu. Ne olursa olsun kendisi bir anneydi ve oğullarına bunu yapmış olamazdı. 

Diana ayağa kalktı ve rüyasında kana bulanmış kundakta uyuyan bebeğini alnından öptü. Bu gece son huzurlu geceleriydi. Oğulları evin içine bir arada girdiğinde, gözlerinden sicim gibi gözyaşları akan annelerini görmeyi beklemiyorlardı- en azından böyle perişan. Oysa anneleri en az kendileri kadar duygusuz ve sert olmuştu bugüne dek.

En büyük oğlu Victoria'yı annesinin kollarından alarak kendi göğsüne bastırdı ve sert bir sesle "Ne oluyor anne?" dedi, 4 kardeşi de arkasındaydı ve ağabeylerinin sorusuna cevap bekliyorlardı. Annelerini daha önce değil ağlamak gözleri buğuluyken bile görmemişlerdi. Babalarının mezarında bile.

"Gabriele ve Andrea gitti." dedi kadın, oğlan Victoria'yı koltuğun üzerine bıraktı özenle ve annesine ilerleyerek onu kollarından tutarak kendisine bakmaya zorladı.

"Bunun için ağlamıyorsun ya?"

Diana gözlerini oğluna çevirdi ve ona sarılmadan önce "Bizi öldürecekler.." diye itiraf etti gerçeği "Corniglia bizim mezarımız olacak."

Erkek, annesine sıkıca sarıldı ve ona destek olmak için kadının saçlarını okşadı "Kimse buna cüret edemez." dedi tok bir sesle "Biz yanında olduğumuz sürece, kimse ne sana ne de kardeşimizin kılına bile zarar veremez."

...

Diana oğullarının yanan bedenlerini acı çığlıkları içinde seyretti. Nefreti bir bulut gibi Corniglia'nın çevresini sararken, bebeğine uzanan hançerin soğuk yüzü yansıyarak gözlerine değdi. 

Diana hançeri ellerinde tutanı gördüğünde nefreti acıyla karıştı ve Valerio'nun gözleriyle, gülümseyen dudaklarıyla kesiştiğinde laneti havaya karıştı, oksijene ve suya.

"Sonsuza dek yaşayan bir ölü olacaksın; ihanetin bedenini bir yılan gibi sardığında, ölmek için can attığında bile sonsuz yaşama mahkum kalacaksın." diye düşündü Diana "Ve ellerindeki hançer, Victoria'ya asla ölümü getirmeyecek." 

***

Victoria gözlerini kısarak baktı karşısındaki anlaşılmaz yaratığa. Valerio kanlı dudaklarının arasından gülümsedi "Bu hançer.." diye haykırdı ormanın soğukluğunda "Beni ancak lanetimden arındırır."

Kendisine koşarak gelen Valerio'ya bakarken gözlerinde binlerce şeye şahit oldu. 

Diana ve Leonardo'ya. 

Ölümünü hiç hatırlamadığı erkek kardeşlerine.

Leonardo'nun kendisini ilk kez kucağına alışına- ve bu, ölüm bir hançerle kendisini gösterdiğinden çok daha önceydi.

Victoria geriye doğru sendeledi, gözleri kararıyordu ve tutunacak bir şeye ihtiyaç duydu. 

Bir kurdun sesi kulaklarını parçalarken Victoria omzunda hissettiği elin sahibine sapladı hançerini. 

Kurtların haykırışları yerini sessizliğe, Valerio'nun eliyse daha sıkı bir tutuşa bırakmıştı.

Victoria gözlerine inen karanlık perdeden kurtulduğunda, hançerin sandığı gibi Valerio'nun göğsüne değil, babasının, Leonardo'nun göğsüne saplanmış olduğunu gördü.

Leonardo dizlerinin üzerine düşerken Victoria'yı da yanına çekti. Ağzı kanla dolarken Victoria donmuştu. Dudakları aralık, ama nefes almaktan yoksundu. Babasına, ellerinin altındaki hançere ve hançerin saplandığı göğüsün sahibine bakıyordu defalarca.

Leonardo elini kaldırdı ve son kez kızının yumuşacık saçlarına dokundu "Victoria.." diyebildi kendi kanında boğmamak için öksürüklerinin arasında kesik kesik "Benim güzel meleğim."

"Ba- baba.." Victoria babasının başını kucağına çekti ve gözyaşları adamın kusursuz ve kana boğulmuş yüzüne düşerken delirmiş gibi başını salladı "Baba uyan.." 

Leonardo'nun gözbebekleri son kez titredi ve kanla sulanmış dudakları huzurlu bir tebessümle aralanmışken son kez nefes verdi.

Leonardo Victoria'yı sonsuza dek yalnız bırakmıştı, ama şimdi biricik kadını Diana'ya doğru yürüyordu ölümün tozlu ve karanlık yolunda.

Cadı ve Vampir · Felix Volturi ·Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu