1.1

279 11 19
                                    

Yanındaki kadınla beraber yavaşça onu evlat edinmek isteyen kişilerin yanına yürüyordu. Bu aile yaklaşık üç ay kadar önce onu evlat edinmek istediklerini söyleyerek onunla tanışmak istemişlerdi ama o bunu istemediği için tek yapabildikleri evrak işlerini halledebilmek olmuştu. İstememesinin nedenini merak dip sorduklarında ise onu bir kenara atıyorlar ve sonra geri almaya geldiklerini söyleyen bir cevap almışlardı. O kendi başına elbet daha iyi yaşayabilirdi, belki bir çöp kutusunda. O yüzden bu işleri çok saçma buluyor ama içindeki umut kırıntıları onun daha güzel bir geleceği olabileceğini ona acı bir şekilde hatırlatıyordu. Cidden, çok boktan bir durumdu.

Üstü dağınık olan masaya baktı. Cidden neden insanlar birini evlat edinirdi ki? Bu tip durumlarda cidden kendini bir köpek yavrusu gibi hissediyordu. Ağır aksak, önündeki renkli koridorda ilerkerken kafasının içindeki düşünceler resmen beynini kemiriyordu. Ortak alana geldiklerinde elinde tuttuğu küçük kağıtları ve kalemi masaya yavaşça bırakıp aynı şekilde sandalyeye oturdu. Konuşmayı sevmemesi onun işlerini cidden zorlaştırıyordu.

Görevli kadın onun yeni ailesini çağırmak için ortadan kaybolduğunda elindeki kağıtlardan birine soracağı sorulardan birini yazdı. Ciddi anlamda yazmak, konuşmaktan aha kolaydı. Dağınık ve göze pek hitap etmeyen yazıyı defalarca okudu, yeni ailesi yanına gelene kadar.

Kapıda bir hareketlilik hissettiğinde bakışları orayı buldu. Sarışın bir adam ve esmer bir kadın içeriye meraklı gözlerle girdiğinde onlara boş boş baktı. Kadın sanki o bir mücevhermişcesine bakışlarını ona kitlediğinde çocuk utanarak kapüşonunu kafasına geçirdi. İnsanların ona dik dik bakması onu çok rahatsız ediyordu. Ona göre bu ayıp bir şeydi. İkili masaya heyecanla oturduğunda esmer kadın konuştu.

"Merhaba, ben Amy. Bu da benim kocam, Jack. İsmini öğrenebilir miyiz?"

Çocuk kahverengi gözlerini ikisinin üzerinde gezdirdi ve elindeki renkli kağıtlardan birine bir şeyler yazıp önlerine uzattı.

'Otis.'

Adam ilgiyle kağıdı eline aldı ve aynı şekilde okudu. Yüzünde samimi bir gülümseme belirdiğinde ona baktı, cidden konuşmamasını yadırgamamışlar mıydı? Büyük ihtimalle hâlâ ismini bilmediği görevli kadın onlara anlatmıştı ama bu durumda bile onun için gelenler hep tuhafça yaklaşıyordu bu duruma. Kadın çocuğun dalıp gittiğini fark edince konuştu.

"Bizim ailemizin bir parçası olmak ister misin?"

Otis soruyla beraber dalgınlığını bir kenara bıraktı ve her zaman ki boş bakışlarını onların üzerinde gezindirdi. Tekrardan. Onlar gelmeden önce yazdığı kağıda baktı. Alacağı cevap onu korkutuyordu açıkçası. 'Sikik umutlar.' diye geçirdi içinden. İlk yazdığı kağıdı elinin altına koyup başka bir kağıt çekti ve hızla bir şeyler yazıp onların önüne bıraktı, yine.

'Neden benim gibi sorunlu bir çocuğu seçtiniz?'

Bir süre sessiz kalırlarken Jack konuştu.

"Biliyoruz, buradaki birçok çocuk yardıma muhtaç, ama daha hiçbir şeyden haberleri yok. Bize göre yaralı birini iyileştirmek kendi halinde olan birine yardım etmekten daha mâkul."

Çocuk kafasını 'peki' dercesine salladığında elindeki kağıtlardan birine daha bir şeyler karaladı ve onlara uzattı.

'Size sormak istediğim özel bir soru var ama bu kadını yanımızdan göndermeniz gerek. Olur mu?'

Çift, ortalarında duran sarı kağıdı okudu ve şaşkınca ona baktılar. Kötü bir şey mi vardı? Birkaç dakika kağıda aynı şekilde baktılar. Sonunda adam kendini toparlayıp yanında duran kadından birkaç dakikalığına dışarı çıkmasını rica etti.

snake | bxb [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin