LÂCİVERT | BİRİNCİ BÖLÜM ♤ ZEMHERİ

En başından başla
                                    

Elini ön koltuğun sırtına yaslayarak bedenini bana döndüren adama korku ve tiksintiyle baktım.

Son on beş yılımın katili olan adam.

Yüzünde aptal ve bir o kadar itici bir sırıtma meydana geldi. Ondan korkmam sadistçe hoşuna gidiyordu. Burnumdan genzime doğru yakıcı bir hava indi.

Sigara içmekten sararan dişlerini gözler önüne sererek, "İleri de kontrol var, yanlış bir hareketinde neler olacağını biliyorsun değil mi?" dedi gitgide sertelen sesiyle. Beni tehdit etmeyi adeta kendine görev edinmişti.

Gözlerimin odağına düşen askeri arabayı görünce içimde nedenini bilmediğim bir rahatlama oluştu.

Sigara kokusuyla sarmalanan bu kısıtlı alanda ilk kez rahat bir nefes alabilmenin sevincini yaşayabilirdim.

Kaçırılıyordum.

Sınır ötesine geçerek beni ailemden alıkoyan bir psikopatla aynı arabanın içinde kilometrelerce yol gelmiştik.

Hakan, üvey annemin erkek kardeşiydi. Babam Semiha hanımla evlendiğinden beri hayatımı cehenneme çeviren zalimdi.

Annem ben sekiz yaşındayken kanserden vefat etmişti. Babamla bir başımıza kalmıştık. Babam tır şoförüydü. Sınır dışında oluyordu epey süre. Haliyle aylarca eve gelmediği oluyordu. Annem ölünce beni bırakacak kimseyi bulamamıştı.

Babam tek çocuktu. Annesi ve babası zaten yıllar önce ölmüştü. Annemin akrabaları ise onu kaybettikten sonra bize sırt çevirmişlerdi. Kara günümüzde yanımızda olmamışlardı.

Babamda annemin ölümünden beş ay sonra mecburen Semiha hanımla evlenmişti. Bu beş ayda beni bir yere emanet edememiş ve çalışamamıştı. İş bulamamıştı. Biriktirdiği para suyunu çekince mecburen bu yola başvurmuştu.

Ya evlenip çalışacaktı ya da beni şehre yatılı yurtta bırakacaktı. Annemin kaybının acısını yaşıyordum ve babamda beni bırakmak istemiyordu.

Keşke diyorum şimdi,

Keşke bıraksaydı.

Semiha hanım çok iyi bir kadındı. Öyle ki bana hiç üvey anne olduğunu hissettirmemişti. Daha önce onunda başından bir evlilik geçmişti. Eşini trafik kazasında kaybetmişti. Çocukları olmamıştı.

Hakan evli olmadığı ve bir geliri de olmadığı için onun omuzlarında bir yüktü. Zaten evlenirken kardeşimi kabul edersen evlenebilirim demişti.

O da çaresizdi. Kardeşi normal değildi. Onu bırakacak kimsesi yoktu. Ruh sağlığı bozuk olduğundan birkaç kez hastaneye kapatılmıştı ancak o iyileştiğini kanıtlayarak çıkmayı başarmıştı.

Ben on beş yaşıma girdikten sonra bana olan davranışları değişmeye başlamıştı. Önceleri bir ağabey gibi yaklaşırken bir anda tuhaf davranışlar sergilemeye başlaması beni korkutmuştu.

Bana şiddet uygulamaya başlamasıyla babama söylemiştim. Babam öfkeden deliye dönmüştü ve onu hırpalamıştı. Bir daha yapmayacağına yeminler etsede babam onu evden kovmuştu.

Ancak yine pes etmemişti. Beni dışarıya çıkamayacak hale getirmişti. Bakkala dahi gidemiyordum. Her yerde karşıma çıkmaya ve beni tehdit etmeye başlamıştı.

Babam onun durmayacağını anlayınca beni şehir dışına göndermişti. Bir süre Düzce'de saklanmıştım ancak bu da uzun sürmemişti, beni bulmuştu.

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin