2 . BÖLÜM ~ (KADERE KARŞI GELİNMEZ...)

1K 597 78
                                    

Kıza tam ateş edeceği sırada kafasına silah doğrultan adamın koluna nişan alıp vurdum . Bu sırada eli tetiğe değdi ve kızı karnından vurdu sonra da silahını yere düşürdü , diğer suç ortakları kaçarak ateş etmeye başladılar ve kısa bir süre içinde dağılarak oradan kaçtılar. Silahımı yere indirdim belimden kelepçeyi çıkarmamın ardından vurduğum adamın yanına giderken Komiser Hakan'a destek ve ambulans çağırmasını söyledim. O da telsizden anons etti.

"22-20 MERKEZ BİLİNEN YERE ACİL DESTEK VE AMBULANS İSTİYORUZ"

Bu anonsu bir kaç kez geçtikten sonra koşar adım arabayı almaya gitti.

Yerde yatan kolundan vurduğum adamı yandaki pencere korkuluğuna kelepçeledim ve yaralı kızın yanına gittim. Baygın bir şekilde yerde yatıyordu ve yarası fena kanıyordu. Bir şeyler yapmazsam kan kaybından ölebilirdi. Komiser Hakan olay yerine arabayı getirdi. Hakan'a ilk yardım çantasını getirmesi için bağırdım. Arabadaki ilk yardım çantasını getirir getirmez çantayı açtım. Ambulans gelene kadar bildiğim kadarıyla ilk yardım uyguluyordum. Çevredeki vatandaşlar etrafıma toplanmaya başlamıştı. Ben de stresten terlemeye başlamıştım. Tam bu sırada polis ekipleri gelmişti ve olay yerini kontrol altına almışlardı fakat ambulans halen gelememişti ve kızın durumu gittikçe kötüye gitmeye başlamıştı.

Etrafıma bakındım. Ambulans hala gelmemişti. Bir şeyler yapmam lazımdı yoksa kız orada can verebilirdi. Kızı kucağıma alıp Hakan'ın getirdiği ekip arabasına doğru koşar adımla ilerledim. Komiser Hakan'a arabanın yan koltuğun kapısını açmasını söyledim ve hemen kızı koltuğa oturttum ardından şoför koltuğuna oturdum. Sirenleri açtım sağ elimle kızın yarasına basarak tampon yaparken sol elimle vitesi ileriye taktım. Arabanın otomatik vites olmasından dolayı sadece sol elimde direksiyonu kontrol ediyordum. Kızın durumu ağırdı ve kanama halen durmamıştı. Arabayı Hastaneye zar zor sürdüm .

Hastane kapısında ani bir frenle durdum ve arabadan çıkıp doktor diye bağırmaya başladım . Kapıdaki personel hemen koşarak sedye getirmeye gitti . Bende kızı kucağıma alarak sedyeye yatırdım. Ardından içeriden bir polis memuru geldi . Bana arabamı buraya koyamayacağımı ve hemen çekmemi istemişti . Ben de sinirli bir tavırla adama baktım polis kimliğimi çıkarıp polis memuruna gösterdim ve anahtarı verdim.

İçeriden koşar adımda doktor hemşireler gelmeye başladılar. Doktor hemen ameliyathaneye götürmelerini söyledi. Sedye ameliyathaneye doğru ilerlerken bende onunla beraber ilerliyordum ve sonunda ameliyathaneye gelmiştik . Benim burada beklemem gerektiğini söylediler. Bende ameliyathanenin kapısında duvarın önündeki koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. Koluma baktığımda kızın kolyesi kol saatime takılmış olduğunu fark ettim. Elime alıp baktıktan sonra vermek için cebime attım. Kısa bir süre sonra ameliyathanenin önünde hareketlilik olmaya başladı.

Sürekli hemşireler ve doktorlar girip çıkmaya başladılar. Bir doktoru durdurup neler olduğunu sordum. Bana durumunun kritik olduğunu söylemişlerdi .

Sinirli bir şekilde doktora baktım ve o kızın kurtulması için elinden geleni yapmasını söyledim sonra doktor klasik sözlerle ''elimizden geleni yaparız'' deyip ameliyathaneye doğru ilerledi.

"ÖMER HER NE KADAR HATA KENDİNDE OLMASA DA BELKİ DE SAPASAĞLAM KURTARABİLİRDİK ÜMİDİYLE KIZIN VURULMASINDA KENDİNİ SUÇLU TUTUYORDU"

Hastanedeki iki Polis yanıma gelerek benden girişteki durum için özür dilediler. İfademi alıp gerekli prosedürleri yaptılar. Kızın hakkında hiçbir bilgi yoktu. Tam bu sırada Komiser Hakan hastaneye geldi. elinde kızın olay yerindeki eşyalarının olduğu sarılı torbayı getirdi. Polislerle birlikte torbayı açıp cüzdanına baktık.

İsmi Deniz'di. 26 yaşında ve sanırım Adliyede Hakimeydi. Eşya torbasını Hastane polisine teslim edip gelişmeler konusunda bizi bilgilendirmesini söyledik ve oradan ayrıldık.

Hakan arabanın sürücü koltuğuna geçerken bende yanındaki koltukta kan lekeleri olduğu için arka koltuğa bindim. Hastaneden ayrılmıştık. Olaylar gözümün önünde tekrar tekrar canlanıyordu. Olaylara dalıp gitmiş olacaktım ki Hakan'ın bana seslenişini bir kaç kez tekrar ettikten sonra duymuştum. Bir an kendime geldim.

"Başkomiserim nereye gidiyoruz isterseniz sizi evinize bırakıyım."

"Karakola sür Hakan, daha yapılacak çok iş var."

Karakola geldik. Hakan arabayı park etti ve arabadan indik. Hakan'a bakarak bu olay hakkında bilgi toplamasını ve arabayı temizletmesini istedim. Hakan'la birlikte Karakola girdim. Sinem arkamızdan koşarak yanımıza gelip Müdür'ün beni beklediğini söyledi.

"Sadece Başkomiserimizi mi?"

"Evet çok sinirliydi."

"Tamam Hakan sen arabayı temizletmeye git ben hallederim."

"Emredersiniz Başkomiserim."

Hızlı adımlarla Müdür'ün odasına doğru ilerledim. Kapıyı iki kere tıkladım ve içeriye girdim. Müdür sinirli bir şekilde arkasına dönmüş arkadan ellerini bağlamış bir vaziyette pencereyi izliyordu. İçeri girer girmez bana doğru dönerek masasına oturdu. Benim karşısındaki koltuğa oturmamı söyledi. Oturur oturmaz beni azarlamaya başlamıştı.

"Biz burada oyun mu oynuyoruz ha!! Sen aktör değilsin sen polissin bu devletin polisi."

Sesler tüm koridorda yankılanıyordu..

"Polis olduğumun bilincindeyim Müdür'üm ama bunu sizde biliyorsunuz ki yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmek de bizim vazifemiz."

İşaret parmağını Ömer'e doğru yönelterek, bağırır bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Sakın bana işimi öğretme! Bak evlat, burada suçlar asla bitmez azalır fakat bitmez. Sen süper kahraman değilsin. Adaleti başına buyruk istediğin gibi sağlayamazsın. Buranın kuralları var."

Ömer ayağa kalkarak:

"Süper kahraman olmak için özel bir güce veya pelerine ihtiyaç yoktur Müdür'üm, belki süper kahraman değilim ama yardıma ihtiyacı olan insanların yanında olmaktan asla vazgeçmeyeceğim ister polis olayım ister olmayayım..." Ömer, Müdür' e rest çektikten sonra arkasını dönerek kapıya yöneldi. Bu sırada Müdür son uyarısını da yaptı.

"Ömer eğer o kıza bir şey olursa polislik görevine veda edebilirsin." Müdür'ün son sözün üstüne bir şey söylemeyip odadan ayrıldı. Tüm karakol bana bakıyordu. bir süre bakıştıktan sonra sinirli bir şekilde işlerine dönmelerini söyledim.

"Fakat o kızı öylece orada bırakamazdım. yaptığımın arkasındaydım."

Sinirle odama doğru yürüdüm, kapıyı açıp içeriye girdim ve sertçe vurarak kapattım. Masama doğru ilerledim ve koltuğuma oturdum. Masamın üzerinde bir torba zarf vardı ve üzerinde benim ismim(Ömer Karasu) yazıyordu.

ADALET AVCISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin