Güzeldi, fazlasıyla.

Bana doğru yürüdükçe hızlanan kalbim, tam karşımda durduğu sırada anlık tekledi ve ben nefes almam gerektiğini henüz fark ettim.

"Bay ve Bayan Kang neredeler?"

"Onlar önden çıktılar. Seni ben götüreceğim," dedim. Bakışları yüzümde tereddütlü bir ifadeyle gezinirken elimi uzattım.

"Yürümekte zorluk çekiyorsun gibi görünüyor," dedim. Naif çıkan sesime kendim bile şaşırmıştım.

"Gerek yok, yürüyebiliyorum," diyerek önden ilerleyen Jieun'un ardından derin bir nefes alıp elimi kalbime götürdüm.

"Hiçbir şey hissedemezsin," diye mırıldandım.

Bu hatayı asla yapamazdım.

Dışarıda yağmaya devam eden yağmur yüzünden askılıktan aldığım şemsiye ile birlikte kapının önündeki Jieun'a yetiştim ve onu da şemsiyenin altına aldım.

"Yardımımı istemediğinden emin misin?"

Mavi şemsiyenin altında birbirimize yakın olmamızı umursamadan bana şaşkın bakışlar atan Jieun "bugün centilmen olmaya mı karar verdin?" diye sordu.

Bana olan yakınlığı yüzünden "soruların bittiyse gidelim artık," dedim ve birkaç adım attığımda Jieun'un ilerlememesi üzerine geriye döndüm. "Hadi Jieun!" diye yakındığımda Jieun kafasıyla açık kalan kapıyı işaret etti.

"Kapıyı açık bırakıp mı gideceğiz?"

Cidden, aklım neredeydi benim?

İç sesim aptallığıma lanet ederken şemsiyeyi Jieun'a verip kapıyı sertçe kapattım ve önceki yerimi alıp şemsiyeyi tutma görevini yeniden Jieun'dan aldım.

Yağmurlu havanın serin esintisi Jieun'un hafifçe titremesine sebep olurken aynı zamanda çilek kokusu burnuma doldu. Öyle ağır bir koku olmamasına rağmen beni rahatsız etmesini bekledim.

Ama olmadı.

Jieun hakkında her şey tersti, her şey alıştığımın aksineydi.

Serin havaya karşılık ürperen minik bedenini sarma isteği de neydi?

"Neden üzerine bir şey almadın?" diye biraz da sinirli bir ses tonuyla sordum.

"Böyle durumlarda yanındaki kıza ceketini vermen gerekir ama senin de centilmenliğin buraya kadar demek ki."

Ceketimi giyinmesi fikri içten içe hoşuma gitse de umursamazca omuz silktim.

"Üşüyor olman senin sorunun. Neden senin yüzünden ben üşümeyi göze alayım ki?"

"Ben de öyle düşünmüştüm," diyen Jieun arabaya doğru daha hızlı adımlar atmaya başladı. "Arabada ısınırım zaten."

Aramızda duygusal anlamda hiçbir şey olmayacağını bildiğim halde ilgili davranmam kendimle çelişmeme sebep olurdu değil mi?

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin