YAZARIN AĞZINDAN
Bir anda uyandı ve çevresine baktı. Yataktaydı hâlâ bir yere gitmemişti. Bunu görmek onu rahatlattı. Yataktan kalkıp hazırlandı. Yeni kıyafetler alınmış kombine halinde duruyordu. Giyindikten sonra aşağıya indi. Rose da gelmişti.
- BETTY: Uyanmışsın sonunda. Bak ablan Camelia da burada. Seni merak etti. Her kimse bu saplantılı adamı bulucaz. Merak etme sen, herşey çözülecek.
- LİNDA: Teşekkür ederim her şey için ama artık dönersek iyi olur daha tam yerleşemedik bile.
- ROSE: Sen dön tatlım biz biraz iş konuşacağız. Sana da uyar mı? Ya da burada bekleyebilirsin fark etmez bana.Tam konuşacak iken sözü ortada kesildi.
- LİNDA: As...
- MARTİN: Şey, bence eve gitmesi daha iyi olur. Yorgundur ve burada bunalır. Hem ben bırakırım, tabi önce güzel bir şekilde hava alır öyle geçer eve iyi gelecektir ona.
- LİNDA: Pekâlâ, bu bence de iyi bir fikir. Gitsem daha iyi olucak.Kız sözünün kesilmesine biraz rahatsız olmuştu ama dediği gibi şu anda gitmesi ona daha iyi gelecekti. Herkes ile görüşüp çıktı. Martin de sarayın önüne arabayı getirmişti bile. (Audi A9)
Arabaya bindi ve eve doğru yol aldılar. Üzerini değiştirmesi lazımdı. Eve varınca Martin'i de davet etti içeriye. Kendisi de odasına geçti. Üzerine rahat bir şeyler geçirip aşağıya indi.
Ve Martin'in yanına gitti.
- Martin ne içersin. İstediğin bir şey var mı. Ve kusura bakma seni beklettim.
- Hayır sorun değil. Ben dışarıda bir şeyler yer ya da içeriz diye düşünüyordum. Tabi sana da uyarsa?
- Tamam olur. Hem dediğin gibi hava almış olurum.
- Anlaştığımıza göre çok iyi. Sana bir de şey diyecektim.
- ?? ( Bakışları ile ne dermiş gibi sorguladı ve sonra) Boşver en iyisi yarın akşam yemekte söylemen daha uygun olur.
- Tamam o zamana kadar bekleyebilirim. Ama ne yemeği?
- Kraliçe gelemediği için telafi yemeği olarak özel restoranında sizi ağırlamak istiyor.
- Ahh ne demek. Bu zahmete gerek yoktu. Ama tabi o ne isterse bana uyar. Teşekkürümü ona iletirsen sevinirim.
- Aaa olur mu hiç, memnuniyetle iletirim tabiki de hanımefendi.Araba ile yola koyulduklarında derin düşüncelere daldı. Gelirken kin besliyordu. Ama bu kadar iyi insanlar olması onu şaşırtmıştı. Tuhaf şeyler vardı bunu sezdi ama bu konuyu kendine saklamaya karar verdi. Bunu o çözecektir. Peki William ne yapıyordu. Onun buradaki rolü neydi. Linda'nın amacı neydi yüzleşmek mi, ödeşmek mi ya da... . Bu insanlar şu ana kadar izlenimine göre iyi insanlardı. Ya onları öldürerek William'ın amacını mı gerçekleştirmiş olurlardı ya da onu derinden sarsmış mı olucaklardı. Ama arabada Martin'in ona okuması için uzattığı raporuna göre bunu yapan William Stone değildi. O dünyanın en büyük şarap imalatında olan biri ve Kraliyetin himayesi altındaydı. Ve bunu yapmak açık bir şekilde savaş açmak ve bunca ortaklığı hiçe saymak olurmuş. Tahminlere göre onu taklit eden biri vardı ve beni ortadan kaldırmak istiyordu. Onun yakalanması için bütün takipler ve soruşturmalar başlamış. Ve bu olayla bizzat William ilgilenecek ve bu taklitçiyi kendi elleri ile cezasını belirleyecekti. Anlamıştı ki bu insanlar iyiydin tek sorun aralarındaki bağlarıydı. Sanki bir sır vardı aralarında. Bu rapordan anladığım tek şey vardı. William onlara çok fazlası ile değer veriyordu. Ve bu ona büyük bir darbe olucak ve onu yıpratacaktı. Ama başka yolu olmalıydı onlar ölmeyi hak etmiyordu. Kafasında o kadar soru vardı ki ama cevaplayabilecek kimse yoktu.
YOU ARE READING
Bitmeyen Anılar
General FictionBir sır varsa eğer orada bu bulunmalı. Bir oyun var ortada ama kurtulamadığı ve çözemediği. Genç kız geçmişinin peşindeki gerçekleri ararken yaşadığı trajedi, gerilim, romantizm ve aksiyon içeren bir macera öyküsü.