X Chapter twenty one X

1.7K 117 193
                                        

Taeyong son anda kararını değiştirmiş ve Jaehyun'a alışverişe çıkmak istediğini söylemişti.

Eve gitmek istememesinin nedeni ise çok barizdi.

Taeyong Yuta'nın dominant karakterinden çekiniyordu, haliyle Taeyong sonu onun azarlarıyla sonuçlanacak olan kavgaya girmek hiç istemiyordu. Sonuçta iki cambaz bir ipte oynamazdı.

Jaehyun arabayı durduğunda büyüğe bir gülümseme yolladı. "Geldik, bu arada sanat galerisine gitmek istemediğinden emin misin?"

Taeyong kafasını yukarı aşağı sallarken elleriyle oynamayı kesti ve derin bir nefes aldı. Sürekli yazdığı yazıyı ve ona attığı yalanı düşünüyordu. Taeyong ya şimdi ya da hiç diye düşündü birden.

"Jae bekle," dedi Taeyong cesaretini toplarken. "Ben,"

"Beni seviyorsun," dedi Jaehyun flört dolu bir şekilde. "Biliyorum."

Taeyong diyeceği şeyi başka bir cümleye döndürdü. "Maskeni ve gözlüğünü takmadan nereye gittiğini sanıyorsun mankafa seni."

"Uh..." Jaehyun gözlerini kırpıştırdığında saçını kontrol etti ve sevgilisine geri döndü.

"Şurdan maskemi versene." dedi ensesini kaşıyıp Taeyong'un kendini kaybedeceği bir şirinlikte.

"Aegyo mu yaptın sen?" dedi Taeyong torpidodan bulduğu maskeyi sevgilisinin eline tutuşturduğunda. Jaehyun ise sevgilisine sadece sırıtmış ve arabadan kaçarcasına çıkmıştı.

Jaehyun'un kaçışıyla Taeyong dudaklarını dişlerken içinde bir şeyler kıpırdamış ve zar zor kendini dizginleyebilmişti. Jaehyun her ne yapsa ona doğru çekiliyor ve o şekilli dudaklarına yapışmak istiyordu. Jaehyun'un üstünde büyük bir etkisi vardı, bunu kabul edeli çok olmuştu aslında.

Taeyong Jaehyun'un yanına geldiğinde yavaşça sordu. "Gözlerin öyle açık mı gideceksin, hm?"

Jaehyun gözlerine takılan gözlükle kendine kızdı, daha dikkatli olması gerekti. Fakat Jaehyun'un tam olarak dikkati Taeyong'un pürüzsüz bacaklarındaydı. Giydiği ten rengi şort dizinin hafif üstünde oluşu güzel bacaklarını ortaya çıkarıyordu. Jaehyun onun giyimini kıskanmaya başlaması yeni bir huyu olmuştu.

Jaehyun yavaşça mırıldandı. "Üşümüyor musun?"

Taeyong elmacık kemikleri gözükene kadar gülümsedi ve küçüğün ceketiyle uğraşmaya başladı.

"Bu kimin umrunda ki? İçerisi ateş gibi sıcacık olacak."

Jaehyun sevgilisinin flörtünü anladığında muzipçe sırıttı. "Alışveriş merkezini ateşe mi vereceğiz?"

Taeyong yaramazca onayladı ve ellerini kenetledi. Onu çekiştirdiğinde Jaehyun bünyesi zayıf olan küçüğüne durması için yalvarıyordu. Fakat iş işten geçmişti bile. Gerçi kim böyle bir güzelliğin karşısında heyecanlanmazdı ki?

Sarı dağınık saçlar, pürüzsüz bir ten, koyu gözler ve yaramaz bakışlar. Jaehyun ona kelimenin tam anlamı ile ölüyordu. Yattığı hiçbir kız veya gördüğü yüzlerce kadının hiçbiri Taeyong ile asla yarışamazlardı, ki şu an Taeyong'u gören insanların ağzı açık ona bakmalarını buna bağlayabilirdi Jaehyun.

Büyük alışveriş merkezinde dolaşmaya başladıklarında Taeyong onu herhangi bir mağazaya çekiştirmişti. Kendisi de nereye veya hangi markaya girdiğini bilmiyordu fakat gördüğü birkaç simli kıyafet onu mıknatıs gibi mağazanın içine çekmişti.

Jaehyun büyüğün çekiştirmesi durduğunda tam maskesini aralayıp bir şey diyecekti ki Taeyong onu durdurdu. "Bugün adın Jeffrey olacak."

Jaehyun kaşlarını çattı. "Ha?"

journalist // jaeyongWhere stories live. Discover now