6

5.1K 597 473
                                    

"Geç kalmadım umarım, ben Yang Jeongin."

Donakalmıştım.

Lafın tam anlamıyla donakalmıştım.

Bedenim buz kesilmiş gibiydi ve nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim, öylece dikilip çocuğa dikmiştim gözlerimi.

Birden gözlerimiz buluştuğunda bana gülümsedi ve o gülümseden hiç hoşlanmadım.

Daha önce rüyalarında gördükleri kişiyi gerçek hayatta gören kişilerin olduğu şeyler görmüştüm, evet, fakat bu çocuğun o gülümsemesi bana bir şeyler anlatıyor gibiydi.

Nasıl açıklayabileceğim konusunda emin değilim, bazı insanların gözüne baktığınızda o sizi küçük hissettiren, bir konuda oldukça bilgili olduğunu gösteren şeytani bir bakış vardır ya, o tür bir bakıştı.

"Hoş geldin, içeri gel lütfen." Felix, kibarca rüyamda gördüğüm çocuğu içeri davet etmişti.

Jeongin'in kapıdan içeriye doğru yanımıza geldiği süre boyunca gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmamış olması beni iyice geriyordu. Rahatsızca gözlerini kaçıran ben oldum.

Felix, bunu fark etmiş olacak ki meraklı bir şekilde ikimiz arasında gözlerini gezdirerek "Siz tanışıyor musunuz?" diye sordu.

"Hayır."

"Evet."

Aynı anda konuştuğumuz sırada verdiğimiz zıt cevaplarla iyice kafam karışmaya başlamıştı. Felix'in yüz ifadesine bakarsak onun da kafası karışmıştı.

"Tanıştığımızı sanmıyorum." diyerek ters ters baktım. Burada ne yaşanıyordu şu an gerçekten?

"Dün gece 2. kere tanışmamıza rağmen böyle mi söylüyorsun? 3. kere de mi tanışmamız gerekiyor?"

Benim kaşlarım iyice çatılmıştı ve gerçekten hiçbir şey anlamadığım için sinirlenmeye başlamıştım, Felix ise kafası karışmış bir şekilde adının Jeongin olduğunu öğrendiğim ve deli deli konuşup tanıştığımızı, 2 kere tanıştığımızı, söyleyen çocuğa bakıyordu.

Ürkmediğimi söylersem yalan söylemiş olurdum. Kendimi saçma bir fantastik romanda hissetmeye başlamıştım iyice. Biri benimle dalga mı geçiyordu yoksa en sonunda kafayı mı yemiştim?

"Sen benimle gelsene bi ya!" diyerek çocuğun kolunu çekiştirdim. Diğerleri de yaptıkları işi bırakmış ne olduğunu anlamak için bize doğru bakıyorlardı.

Onu kapının dışına çektiğim sırada hâlâ o  bilmiş ve aynı oranda sinirinizi bozacak kadar güzel gülümsemesi üstündeydi.

"Kimsin sen ve ne saçmalıyorsun? Burada ne döndüğü hakkında, kim olduğun hakkında hiçbir fikrim olmadığını gayet biliyorsun ve deli deli konuşuyorsun. Büyü falan mı yaptın, ne oldu bilmiyorum ama dün rüyama nasıl girdiğini, beni nasıl tanıdığını ve '2 kere tanıştık' saçmalığını hemen açıklıyorsun."

Dediklerimden ufacık bile etkilenmemiş gibiydi, sadece dümdüz bana bakıyordu.

"Sen her zaman sabırsız ve istediğin şeyin hemen olmasını isteyen biri oldun."

Bu sözü beni iyice sinirlendirmişti. Sinirle elimi saçlarımın arasından geçirip kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"Sapık mısın sen? Deli misin? Neden bahsediyorsun?"

Biraz fazla yüksek sesle konuşmuş olmalıyım ki  çocuklar demir kapının önündeydiler, bize doğru bakarken sanırım adı Minho olan çocuk "Her şey yolunda mı burada?" diye sordu.

"Evet, sadece Hyunjin çok çabuk sinirlenir. İstediği cevapları alamayınca doğal olarak böyle tepki verdi, sorun değil. Nasıl biri olduğunu çok iyi biliyorum." Onlara sakince açıklamasını yaptıktan sonra -kimsenin bir şey anlamadığı açıklaması- bana dönüp "Bu kadar sinirlenmeye gerek yok. Yeniden arkadaş olabiliriz. Ben Jeongin." diyerek elini uzattı.

Bu çocuğun gerçekten deli olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Düşünün, psikolojik olarak çökmüş olduğunuz günlerden birindesiniz. O gün uyuyor, aşırı gerçekçi hissettiren bir rüya görüyorsunuz, sonra uyanıyorsunuz ve gördüğünüz şeyin sadece rüya olduğunu fark edip rahatlıyorsunuz. Sonra ertesi gün gittiğiniz yerde rüyanızda gördüğünüz kişiyi görüyorsunuz ve üstelik bu kişi daha önce tanıştığınızı iddia ediyor. Ama siz hiçbir şey hatırlamıyorsunuz.

Ve şu an, buna rağmen yeniden arkadaş olmak istediğini söyleyip elini uzatıyor.

Ne yapardınız? Kafayı yediğinizi, düşük bütçeli bir filmde olduğunuzu düşünmek dışında?

Ben ne mi yaptım?

Uzatmış olduğu eli geri çevirip, binadan ayrıldım.

Böylece başlamadan bitmiş olan kurslarıma bir yenisi daha eklenmiş oldu.

Ya da ben öyle sanmıştım.

Ölmedim

o | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin