Seungmin aniden bağırdığında hepimiz ona döndük. Tam bir gerzek gibi davranıyordu ve Hyunjin şimdi ona başının üstünde iki anten taşıyor misali bakıyordu.

"Changbin nerede?" diyerek Seungmin'in üstünde olan bakışları kendime çevirmiştim. Böylece Seungmin, Hyunjin'in bakışlarının odağı olmaktan kurtulup rahat bir nefes almıştı.

"Ek dersleri vardı bugün."

Hyunjin'e anladığımı belirtir bir ses çıkardığımda ortamda bir süre rahatsız edici bir sessizlik oldu. Ardından Hyunjin aklına gelen şey ile Chan hyung'a döndü.

"Bizim öğleden sonra antremanımız var, aslında ben Jeongin'i almaya gelmiştim."

"Ayneeen."

"Tamam, Jeongin sana emanet. Çok koşup üşütmesin birde-"

"Hyung!"

Jeongin oflayıp dudaklarını ısırdığında, bunun sebebinin sürekli ona çocukmuş gibi muamele yapmamız olduğu mu yoksa Hyunjin'in yanında olmayan karizmasının çizilmesinden korktuğu için mi olduğunu anlayamamıştım. Şeytan çocuk, büyüdü de bizi beğenmiyor.

"Tamam, bir şey demiyorum."

Chan hyung kollarını göğüsünde bağlayıp kafasını başka yöne çevirdiğinde gülmüştüm. Ne kadar Jeongin'i koruyup kollasa da kendisinin de bazen çocuktan farkı olmuyordu.

Jeongin ayağa kalkıp ona arkadan kollarını sardığında Chan hyung hemen yelkenlerini suya indirmişti. Şimdi ikisininde dudaklarında kocaman tebessümler vardı ve ikisininde yanaklarındaki gamzeler gülümsemelerini çok daha canlı kılıyordu.

"Çok tatlısınız ama artık bizim gitmemiz lazım."

Hyunjin'in sesi ile Jeongin kollarını çekmişti. O an Hyunjin bile bu güzel anı böldüğü için üzülmüş gibi duruyordu.

"Jeongin çok dikkat ediyor ve sakatlanmıyorsun."

Jeongin sandalyesine asılı sırt çantasının tek kolunu omzuna takarken başını sallamıştı. Chan hyung farkında olmayabilirdi ancak Jeongin artık her şeyin üstesinden gelebilecek kadar profesyonel bir oyuncuydu. Bu velet bizim gözümüzde büyümüyor gibi dursa da çoktan aurası ve yeteneği ile herkesi büyülemeye başlamıştı bile.

Hyunjin, Jeongin ile gitmeden önce durup dakikalardır kendine bakan Seungmin'i fark etmişti.

"Seungmin bugün havalı görünüyorsun. Mor sana çok yakışmış."

Seungmin üzerindeki mor hoddieye baktıktan sonra Hyunjin'e dönmüştü.

"Ben her zaman havalıyım."

Elimi alnıma vurmamak için çok büyük bir çaba sarf ettim, yemin ederim.

Hyunjin ve Jeongin yanımızdan ayrıldığı an yumruğumu yanımdaki kumral oğlanın omzuna geçirmiştim.

"Gerizekalı. İnsan 'sende çok havalısın' falan der. Cidden tam bir gerizekalısın Min."

"Hiç aşık olmayanlar konuşmasın, kasıyor."

Seungmin'in bana dik dik bakıp yine aynı bahanenin ardına saklanması ile sandalyemden kalktım. Bugün yeterince Seungmin'e maruz kalmıştım, fazlasını bünyemin kaldırmayacağına emindim.

"Benim beden dersim var, daha fazla çekemeyeceğim bunu. Ona iletirsin Chan hyung, çıkışta görüşürüz."

Arkamı dönüp koridora ilerlediğimde Seungmin'in bana ardımdan orta parmak çektiğini tahmin edebiliyordum.

*

Huh, fazla mı uzun olmuş ne?
Amacım ekiplerin nasıl ayrıldığını ve kimin kiminle yakın olduğunu göstermekti. Kurgunun temeli otursun diye bir geçiş bölümü gibi düşünün.
Umarım okurken hala keyif alıyorsunuzdur, elimden gelenin en iyisini yapıp bölümleri kısaltarak daha eğlenceli hale getireceğim, ilayda sözü ✊
Sizleri seviyorum, öptüm öpüşledim 💛

 Umarım okurken hala keyif alıyorsunuzdur, elimden gelenin en iyisini yapıp bölümleri kısaltarak daha eğlenceli hale getireceğim, ilayda sözü ✊Sizleri seviyorum, öptüm öpüşledim 💛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
i'll make you my lover ♡ ¸. • *ᴍɪɴꜱᴜɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin